Ebu Yusuf’un İtibar Zenginligi
Hayatı yoksulluk içinde geçen Ebu Yusuf’u bilirsiniz.
Hanefi Mezhebinin büyük müçtehitlerinden.
İmam Azam Ebu Hanife’nin de en meşhur talebelerinden.
Kadıyyül-Kudat (Baş kadı)’lığa kadar yükselmiş büyük hukukçu.
Hakkında pek çok menkıbe anlatılır.
Aşağıda anlatacağım da onlardan sadece biri.
Günümüze ışık tutacak derinlikte bir anlayış örneği olmasıyla hayli dikkat çekici..
***
“El-Fevayıhı’l-Münife Fi Tercemeti’n-Nesayihı Li Ebi Hanife” isimli eserde Ebu İshak Razi’den naklen şöyle anlatılıyor:
Fakir bir ailenin çocuğu iken okuyarak sarayda en yüksek yargının başına geçen Ebu Yusuf’un nakit varlığı ve mallarının çokluğu halkın dikkatini çekiyordu.
Üstelik sahip olduğu atlarının üzengileri altından, eğerleri gümüştendi.
Kendisi de çok şık ve şatafatlı giyinir, Bağdat sokaklarında atı üzerinde debdebe ve şaşaa içinde makamına gider gelirdi.
Bu durumu yakıştıramayanlardan birisi Ebu Yusuf’un önüne geçerek sordu:
“Ey İmam! Ziynet olarak altın kullanımı erkeklere caiz değil iken, hayvanlarınızın üzengilerini niçin altından imal ettirdiniz?!”
Ebu Yusuf bu suale şu cevabı verdi:
“Ben bunları büyüklenmek, kibirlenmek için yaptırmadım. Ancak, insanların muzahrafat ve alayiş-i dünyeviyeye rağbetlerini bildiğimden halk beni böyle ihtişamlı gördüğünde: “Bu adam bir fakirin oğlu iken bu izzet ve şerefe ilim sayesinde nail oldu. Biz de çalışıp böyle muhteşem ve görkemli bir hayata sahip olalım” diyerek halkı tahsile (dini ilimleri öğrenmeye) teşvik ve rağbetlerini celb etmek için böyle yapıyorum.”
Gerçekten de o dönemde yetişen nesile Ebu Yusuf böyle bir “rol model” olmuş, tahsilin yayılmasında ve dini ilimlerin inkişafında mühim rol oynamıştır.
“Marifet iltifata tabidir” derler.
Gerçekten de, iltifatlar hangi meslek ve şahsiyetlere yapılırsa, marifet de onlarda tecelli eder.
***
Ulema dediğimiz ilmiye sınıfının, bilim adamlarının, akademisyenlerin, din alimlerinin madden ve manen desteklenmesi, onların konumlarının toplum içinde yükseltilmesi, bu açıdan çok mühimdir.
Kıymet ve itibarları ne kadar yüksek olursa, insanların bunlara rağbeti de o denli artmış olacaktır.
Günümüz gençleri, kendilerine “rol model” olarak acaba niçin futbolcuları, ses sanatçılarını, film yıldızlarını veya mankenleri seçiyorlar dersiniz?!
Çünkü, toplumun bütün rağbeti onlara...
Şöhret de onlar da, dudak uçuklatan paralar da...
Her gittikleri yerde olağanüstü ilgiyle karşılanıyorlar!
Onlara gösterilen itibar, bugün hangi ilim adamına veya din alimine gösteriliyor?!
Mesela, bir futbolcunun oynadığı tek bir maçta aldığı ücret, bir alimin toplam bir yıllık ücretinden daha fazla!
Bir ses sanatçının tek bir konserden aldığı para, bir profesörün veya bilim uzmanının yıllık maaşının toplamından daha çok!
Film artistlerinin, dizi oyuncularının, komedyenlerin, mankenlerin, modellerin aldıkları da öyle!...
Böyle olunca da, yeni yetişen çocuklar ve gençlerimiz, hep bunlara imreniyor, bu alanlara rağbet ediyorlar!
***
Oyun oynaş, eğlence, zevk, sefa ve süfli duyguların meslek haline getirilip insanların bunlara ilgi ve itibar ettiği toplumlar, ne yazık ki ilerleyemez, yükselemez, yücelemezler.
Böyle toplumlar, asla medeniyet inşa edemezler.
Hatta, eğer tarihlerini unuturlar ve yaşatmazlarsa, eski medeniyetlerini de kaybederler!
Şimdi çevremize bakalım:
Kimlerin, neye ve nasıl rağbet edip değer verdiklerini görerek, kendi hükmümüzü kendimiz verelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.