Ah o fotoğraf var ya!
Rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes'e, boynunda yağlı ilmek, göğsünde idam fermanı, güya mahkeme kararı olan fotoğrafını göstermişler ve sormuşlar:
Bu fotoğrafa bakabiliyor musunuz?
Ne kadar da acımasızca bir soru sorma şekli!
Ah o fotoğraf. Ah o fotoğraf var ya...
O fotoğraf milletin idamının fotoğrafı!
Bakabiliyor musunuz o fotoğrafa?
"18 Eylül 1961 sabahından beri baktım. Sık baktığım bir resim değildir. özellikle bakmam ama karşıma çıkarsa özellikle bakarım. Yok sayamam ondan kaçamam."
Bir sabah kahvaltıda gazetenizi açıyorsunuz ve babanızı darağacında gösteren fotoğrafla karşılaşıyorsunuz! İnsan allak bullak olur herhalde?
"Hem de nasıl! Sadece beni allak bullak etmesi değil ki! Adnan Menderes'in idamına Türkiye'de çoğu insan ağladı da, ben inanıyorum ki meleklerin de hepsi ağlamıştır. O insanı tanıdıktan sonra o apayrı bir şey... çok büyük bir trajedi... Sadece babamın asılması değil ki! çok ağır, insanlığın kabul edebileceği bir olay değildir bu. 29 sene evvel tam da 15 Eylül akşamı İmralı'daydım. Gece geç vakit infazların gerçekleştiği yerleri gördük. Tahta parçaları vardı, herhalde darağacından kalmıştır. İpler, birkaç tane boş tabut vardı... Bundan kaçamazsınız, bu var."
Dün yazarın biri 27 Mayıs için "Türkiye'nin bugünkü büyük sorunları hep 27 Mayıs kaynaklıdır" diyordu.
En büyük sorun, milletin idamı işte.
Milletin ezici çoğunlukla seçtiği başbakanın sudan sebeplerle asılması. Ve fotoğrafının medyaya verilmesi...
Galiba Aydın Menderes'e sorulan "Bu fotoğrafa bakabiliyor musunuz" sorusunu, başbakanlara "Bakınca neler hissediyorsunuz" ilavesiyle sormak, "Size ne hissettiriyor, mesela korkuyor musunuz" diye sormak mümkün olabilse...
Ah o fotoğraf...
Türkiye'de onca idam gerçekleştirilmiştir. Sadece ve sadece Rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in o fotoğrafı kamuoyuna verilmiştir.
ötekiler, Talat Aydemirler, Deniz Gezmişler, Onca ülkücü hep olağanüstü dönemlerde çoğu siyasi suçlarla asılmışlar.
Ama bir tek Rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in fotoğrafı var. ötekiler niye yok demiyorum, keşke bu da olmasaydı diyorum.
Neyi anlatmaya çalışıyorlar bize, halkın oyları ile seçilen insanlara.
27 Mayısçıların elleri kanlıdır. Bugün hâlâ 27 Mayıs'ı savunanlar var ve tabii ki onlarında elleri kanlıdır...
27 Mayıs öncesi yapılan her şey bu gün yeniden yapılmakta ve yaşanmakta. Rahmetli Başbakan Adnan Menderes 1954 yılında ikinci kez ezici bir çoğunlukla iktidara geldiğinde TMMM'de yaptığı konuşmada şunları söylüyor:
"... Bu gibi zamanlarda memlekette karışıklık çıkarmak isteyenler ve bugünkü hadiselere teşebbüs etmiş olanlar bir taraftan, diğer taraftan da memleketin düşmanları adeta el ele vererek ortalığı her an her saat başında bir takım yalan ve maksatlarına göre uydurulmuş haberler yaymak suretiyle gayelerine erişmek istiyorlar."
"... Derhal ifade edeyim ki, İstanbul'da ve Ankara'da çıkarılmak istenen hadiseler; memleketin huzuruna, asayişine ve selametine karşı girişilmiş ağır ve vahim suikastlardır. Bunların tertipçileri olduğu gibi işi iyice bilmeden ve anlamadan kendilerini tertipçilerin aleti haline sokmuş bulunanlar da vardır. Genç mekteplilerimiz üzerinde bir zamandan beri teşkilatlı ve hesaplı surette yapılmakta olan tahrikler artık meş'ul neticeler göstermektedir. Bu manzara ve hadiseler memleketin birtakım genç ve masum evladının tahrikçi ve tertipçilerin nasıl aleti haline getirildiği hakkında açık bir fikir vermeye kafidir sanırım. Fakat bu tahrikçi ve tertipçilerle bunların aleti haline getirilmiş olanların teşkil ettiği iki ayrı zümreden başka bir de üçüncü zümre vardır ki, bunu da kaydetmeden geçmeyeceğim. Bu üçüncü zümre, yine bir zamandan beri dahili tahrik ve kışkırtma politikasına maruz bırakılmış olan birtakım mutaassıp gazetecilerdir. Bunların, aynı vatanın evlatları olan kardeşlerini bir düşman gibi görme gafletine düşürüldüklerini, içlerinde tutuşturulan kin ve husumet ateşiyle gözlerine bir ihtiras ve gaflet perdesinin çekilmiş olduğunu, bu suretle de ve sun'i telkinlerle harekete geçirilmiş bir heyecanın baskısı altında hizmetlerinin büsbütün işlemez hale geldiğini görmekteyiz. Bunlar, aynı vatandaki kardeşlerini düşman telakki eden bedbahtlardır."
"...Bunların hepsi, yani tertipçiler ve tertibe ilk elden alet ve vasıta haline getirilenler de, gözü dönmüş parti mensuplarının da huzur isteyen milyonlar ve milyonların arasında ancak birer zerreden ibaret kalır. Fakat, dikkat edelim ki onlar, mühim noktalarda toplanıverdi ve suni topluluklar vücuda getirmek suretiyle, teşkilatlı hareket etmek yolundan bir şeyler elde etmenin imkanına inanmış veya inandırılmış olan bedbahtlardır." (Konuşmanın bütününü ve Adnan Menderes'in kendi sesinden dinlemek isteyenler www.gasteci.com adresine bakabilir.)