Kılıçdaroğlu’nun infiali
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Orgeneral Işık Koşaner’in konuşmalarının sızdırılmasına tepki göstermiş.
Haklıdır. Kimsenin özel hayatı ihlal edilmemeli.
İnsanlar ağır suç unsurları içeren faaliyetlerde bulunmadıkları sürece telefonda dinlenme kaygısı olmadan konuşabilmeli.
Ancak burada farklı bir tablo var.
Emekli Orgeneral Işık Koşaner’in medyaya sızan konuşmalarının ortam dinlenmesi sonucu gerçekleştiği anlaşılıyor.
Tıpkı İlker Başbuğ’un Brüksel’deki komutanlarla yaptığı toplantısının sızmasında olduğu gibi.
Yani toplantıya katılanlardan birinin kaydettiği bir konuşma mevcut gibi görünüyor.
İkincisi, komutanların kendi aralarında yaptıkları bir toplantı kaydının sızdırılması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde müthiş bir güvenlik zaafiyeti olduğunu gösteriyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde sır kavramı olmadığı, ulusal güvenliğe ilişkin bilgilerin bile sızdığı kuşkusu uyandırıyor.
Üçüncü ve daha az önemli olmayan husus ise konuşmanın içeriği. Orgeneral Koşaner bu konuşmada Kılıçdaroğlu’nun hararetle karşı çıkıp çürütmeye çabaladığı Balyoz Davası’nın gerçekliğine işaret ediyor.
1’inci Ordu Komutanlığı’nı darbe planları hazırladığı için değil de, bu planlara sahip çıkamadığı için eleştiriyor.
Silahlı Kuvvetler’in rastgele yerleştirdiği mayınların kendi askerlerimizin ölümüne neden olduğunu anlatıyor.
Silahlı Kuvvetler’de disiplin eksikliğine, komutanların yetersizliğine vurgu yapıyor.
CHP lideri sadece konuşmanın sızdırılmış olmasına tepki göstererek üzerine gitmemiz gereken asıl sorunları hasıraltı etmeye çabalıyor.
Ergenekon’a, Balyoz’a sahip çıkarak demokrasi sınavında zayıf not alan CHP ve liderlik kadrosu aynı yanlışı sürdürmekte ısrar ediyor.
CHP liderinin öncelikle Balyoz konusuna bir açıklık getirmesi, bu davalar hakkında seçim meydanları, televizyon ekranlarında yaptığı eleştiriler hakkında bir kaç laf etmesi gerekir.
Kılıçdaroğlu’nun göremediği bir gerçek var, bu ülkede halk ordusunu seviyor, sayıyor.
Evlatlarını davul zurna eşliğinde askere gönderiyor. Ancak bunun karşılığında bir beklentisi var: Evlatlarına sahip çıkılması, vatan hizmeti diye köpek gezdirtilmemesi ve de ordunun asli görevini yapması.
CHP, ordunun bu zaaflarını, siyasete müdahale hastalığını ciddi biçimde sorgulayıp tavır almadıkça ciddi bir iktidar alternatifi haline gelmesi mümkün değildir.
Kılıçdaroğlu ve CHP, komutanların konuşmalarının sızdırılmasına gösterdikleri hassasiyeti demokratik ilkeler için de göstermediği sürece bu oy oranında kalmaya mahkumdur.
Son kamuoyu araştırmaları da bu gerçeğe işaret ediyor zaten.
CHP bu kafada gittiği sürece AK Parti’nin değil 2023, 2050’ye kadar iktidarda kalması işten bile değil.
Federasyon’un kararı
Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’nde oynamaktan men ederken Bank Asya’ya düşürme kararı alamayan Federasyon, özerkliği konusuna gölge düşürmüştür.
Federasyon, Fenerbahçe ile ilgili kararını hukuk ve kurallar çerçevesinde değil, maç yayınları gelirlerini düşürerek almıştır.
Amaç, Süper Lig’te kalan ama kolu kanadı kırılan bir Fenerbahçe’nin varlığıdır.
Eğer şike varsa, gereği yapılır.
Siyasi veya maddi kaygılarla karar verilirse, adalet duygusu zedelenir.
Federasyon, Fenerbahçe’nin talebini reddederek Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ne katılımı konusunda haksız yere men kararı aldığını kabul etmiştir.
Aksi bir karar Avrupa’da ayrı kural, Türkiye’de aksi kural uygulamak anlamına gelecektir. Kupasını iade eden bir takımı Avrupa kupalarından men etmeyen Federasyon, Fenerbahçe ile ilgili kararlarında tam bir açmaz içinde olduğunu göstermiştir. Biz bu ligi sadece Fenerbahçe stadında izleriz.