Yolu yol değil, hastanesi hastane... Telefonu da çekmiyo!..
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer ilgililere arzımdır:
Bilen bilir, bu kardeşiniz Kastamonuludur.
Kastamonu, “Türklüğü ile gurur duyanların” ağırlıkta olduğu bir ilimizdir.
Türkiye’nin -İstanbul’dan sonra- en güzel şehri.
Denizi, ormanı, tarihi, kültürü...
Eskiden “Üsküdar’a kadar” Kastamonu imiş.
Kastamonu, Osmanlı’nın bütün savaşlarında, en bilineni Çanakkale Savaşı’nda ve tabii Kurtuluş Savaşı’nda en fazla şehit verenlerden.
Ve dahi, “PKK ile mücadele”de başı çekiyor; bu alanda ya birinci ya ikinci.
Yüzölçümünün yaklaşık üçte biri “Orman”.
“Ağaç” sektöründen elde ettiğimiz gelirin aşağı yukarı yarısı buradan. Başkent’e çok yakın; otobana bağlandım mı İstanbul’a da anında ulaşıveriyorsun. Stratejik açıdan “kısmetli” illerden.
Amma velâkin gel gör ki; “Hizmet” sıfıra yakın.
Çoğu ilçenin vaziyeti, “Hakkari”den hallice.
Önceki gün Araç’taydım.
Buraya bağlı,
İğdir adlı nahiyenin bazı köylerini dolaşmak nasip oldu. Okçular, Karcılar, Recep Bey, Gökçesu, Uğurlu... Baktım; yollar rezil.
Yaz zamanı zor geçit veriyor; kışın ise ancak “kallavi” araçlar çıkabiliyor –muş-. Bizim köyleri kalkındıracak KÖY-DES, buralarda kayıp.
“Niye böyle” dedik.
Devletten ses geldi:
“KÖY-DES var da para yok!..”
Para mı yok?..
Hazineye bunca katkıdan bizim oraların payına düşmüyor mu bir şeyler?..
“Her şeyi devletten beklemeyeceksin!..”
“Ne yani; yolu da mı devletten beklemeyeceksin!..”
¥
Vatandaş yapacağını yapmış; okulun, caminin arazisi, binası, müştemilatı, gelen gidenin memurun memurenin ikramı vatandaştan.
Bir “ormancı”ya işin düşse, “kanat” kızartıcan; Allah affetsin “üç beş şişe de bira” ısmarlayacan ki işin görüle...
Vatandaşın bir yol talebi var; tam 41 yıldır uğraşıyor adamlar, kürek mahkûmu gibi, ödenek önceki gün yoktu...
Dün de yoktu... Bugün de yok!
Bir hastalandım mı yandın.
Hamileysen yolda doğur, çoğun adını da erkek ise “KÖY-DES” kız ise “LADES” koyarsın.
¥
Diyelim ki aşılmaz yolları aştın...
Ve Araç Devlet Hastanesi’ne ulaştın.
En fazla “Aspirin”le iyileşebilecek kadar hasta olman gerek; fazlasına tedavi müşkilât.
Gittim, gördüm, kapısına yazmışlar:
“Saat 17’den sonra tahlil mahlil yok!..”
Burada hastalıklar da “devlet dairesi” nizamı; 17’de paydos!...
Bakteriler bile sabah 9 akşam 5 usulü çalışırmış buralarda!..
“Amip”ler de müdür oluyor, düzenine yandığımın memleketinde!..
¥
Garibim; bir pratisyen koymuşlar, ne yapsın.
Dedik ki; “Karnımız ağrısa...”
Dedi ki; “Bakteri tedavisi uygularız, daha derindeyse hastalık bilmeyiz...”
Dedik ki; “Ne yapmalıyız...”
Dedi ki; “Kastamonu veya Karabük’e gitmelisin. İyisi mi Ankara!..”
-Burası ne?..
-Hastane..
-Valla mı?..
-Tabelaya göre öyle!..
¥
Kastamonu, iyi vatandaşların diyarı.
AB’nin yolu buradan geçmiyor; buradan aslında hiçbir yol geçmiyor!..
Garibim Kastamonulu;
Devletine asla ve kat’a karşı gelmemiş...
“Şapka’yı önce senin kafaya geçirecez” demişler...
Zerre itiraz etmemiş...
O zamanlar kumaş yetmemiş de, bizim iyi vatandaşlar kafaya “Sepet” geçirmiş... Bir rivayete göre –inanmamak serbest, ben inanmadım mesela- Sepetçioğlu havası da oradan gelmekteymiş!..
¥
Bir de...
“Su diyarı” Kastamonu’da Devlet Su İşleri bir afet.
Millet karın elde gezmekte, ilk geleni “amip” denilen yaratık karşılamakta. İlk vartayı atlattım mı, sudaki “amip”lerle akraba oluyorsun...
Bakterine, amipine, ishaline yandım...
Bedava mı sandın, para vedim aldım.
BİR DE TURKCELL
Burada GSM (JİESEM diye okunuyo) işi de berbat.
TURKCELL galiba en yaygını ama, ne işse o da çoğu köyde çekmiyo.
Genel Müdür’e Bayram tebriğine ilave bir mesaj salladım; evladım “Selocan”, sen de mi uğramıyon buralara!..
Ya işte böyle... Kastamonulu iyi vatandaş...
Sessiz, sakin, mûtedil, mülâyim...
“Biz de açılım isteriz” dediler...
“Ağlamayana meme yok” dedim.
“Ağlayalım mı?” dediler.
“Hiç olmazsa gülmeyin!” dedim.