Bir güzel yolcunun ardından
Bugünkü yazacağım yazının temelini-çatısını hazırlamıştım..
Sütun arkadaşım, muhterem kardeşim Sibel Eraslan’ın yazısını okuyunca yazacaklarımı iptal ettim..
Sibel Eraslan, dostum, kardeşim, şiirde meslektaşım Dilaver Cebeci’nin vefatını haber veriyordu..
Yüzlerce, daha açıkçası sıradan ve sıradışı fikirsizlerin binlerce kalabalığına tek başına bedel bir yolcu gönderdik Ukba alemine..
“Alimin ölümü alemin ölümü” diyenler boşa dememişler..
Henüz sıra bize gelmedi.. Kimbilir kaç saniye, kaç gün sonra mutlaka gelecektir..
Kur’an’da “Her nefis ölümü tadacaktır” buyuruyor Yaratan..
Dilaver Cebeci ender insanlardan birisiydi.. Bilgili, sevimli, sözüne ve dostluğuna güvenilir birisi..
Ankara’da genellikle Hüseyin çelikcan, ben ve Dilaver Cebeci imkan buldukça buluşur, şiir, edebiyat ve dahi Türkiye üzerine sohbetler yapardık..
Ben İstanbul’a geldiğimde ise, o beni bulur, gezdirir, gidecek yerlere beraber giderdik..
Mükemmel bir şairdi...
Mükemmel bir vatanseverdi..
İbadetlerini aksatmayan bir mü’mindi O..
İnşallah mekanı cennet olacaktır..
Bir gün yine İstanbul’a yolum düşmüştü.. üsküdar taraflarında yeğenlerimin evinde misafirdim.. Haber vermişler, geldi yüzündeki gülümseme ile..
Sohbetlerimiz oldu ve bu arada “Ağabey, Yıldırım Niyazi Gençosmanoğlu ağır denecek derecede hasta imiş. Beraberce görmeye gidelim mi?” teklifinde bulundu..
“Elbette” dedim ve rahmetli Gençosmanoğlu’nun evine gitttik.. Yatakta yatıyordu, lakin bizi görünce canlandı, sevindi..
Son sohbetimizi o gün yaptık.. çünkü Gençosmanoğlu ebedi yolculuğa çıktı daha sonra..
Gel oldu, ki gitti..
Benden yaşça daha genç olan Dilaver Cebeci’ye “gel” emri vaki olmuş, haberimiz olmuyor..
Sibel kardeşime de Bursa’nın bayraktarlarından bildiğim Av. Veysel Aşkın haber veriyor.. üçüncü ağızdan duyan ben oldum.. Kimbilir benim ağzımdan duyanlar ne kadar olacak..
İyi bir dost, iyi bir arkadaş, iyi bir öğretmen, iyi bir şair, iyi bir mü’min olan Dilaver Cebeci ile en son bir telefon görüşmemiz olmuştu..
Rahatsızdı..
Unutkanlık başgöstermişti..
Kimbilir ufak/tefek günahlarına kefaret miydi hastalığı?
O gümbür gümbür İslâm kokan, Türklük kokan şiirler sanırım öksüz kalmayacaktır..
Sevenlerinin kalbinde yaşayacaktır kendisi de, şiirleri de..
Allah (cc) gani gani rahmet eylesin..
“Yeri doldurulmaz” demeyelim..
Yaradan murad etmişse doldurur inşallah.. Göç yeri boş kalmaz..
İltica adlı şiirinden:
Kurşun benizli bulutlar gelir ufuklardan
Sıkar üstümüze gömleklerini
çılgın bir sağnak vurur bahçemin güllerine
Arsız böcekler iri yapraklara sığınır
Ben sana...
Güneş kanlar içinde yavaş yavaş boğulur
Karanlık kuşanır pusatlarını
Titretir bozkırların başıboş atlarını
Yıldızlar uzakta kehkaşanlara sığınır
Ben sana...
Dünyadaki mekanı, sevenlerin gönülleriydi.. Ahirette Yüce Allah onu inşallah ermişlerinin yanına koyar..
Başımız sağ olsun!.
------------
Ya Rab, inkarcı isyankâr etme kimseyi
Yaşarken, ölünce mundar etme kimseyi
Zerrece bir iman varsa içinde eğer
Yoldan çıkmış şeytana yâr etme kimseyi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.