Üçüncü yolu ve yeni AK Parti'yi açıklıyorum
Şu anda Türkiye’nin en önemli gündemi AK Parti’nin kapatılma davası ve buna yönelik yapılan bildiriler savaşı..
Bu tsunamide Türkiye gemisini sağ salim karaya çıkarıp güvenli bir limana demirlemek gereken bir zamanda, tarafsız olması gereken Yargıtay Başkanlar Kurulu, CHP’nin arka bahçesi gibi hareket ediyor.
Aslında yapılan bütün açıklamaların temel amacı yargıyı etkilemek.
Artık bunu kundaktaki bebek bile biliyor!
Burda asıl önemli olan AK Parti’nin kapatılma davası…
Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın ortaya attığı “oh dedirtecek formülün” yani üçüncü yolun ne olduğu ile ilgili çok şey söylendi ve çok yorumlar yapıldı.
Ben şimdiden niyet okuyuculuğu yaparak, beyinlerin arkasındaki düşünceleri okuyarak AK Parti’nin kapatılması davasıyla ilgili bir kehanette bulunuyorum;
1- AK Parti kapatılmayacak.
2- İddianamede adı geçen, başta Başbakan olmak üzere beyin takımının çoğuna siyasi yasak gelecek.
3- Bağımsız adaylıklar kabul edilmeyecek.
4- Cumhurbaşkanının dosyası davadan ayrılıp iade edilecek.
Bu kararlar neden böyle olacak derseniz;
1- AK parti kapatılırsa yeni kurulacak parti (ki bütün Türkiye’ye ilan ediyorum AK Parti kapatılırsa yerine kurulacak parti de hazır, adı da Yenilikçi Atılım Partisi-YAP) çok daha büyük bir tepki oyuyla gelecek.
Bunu bildikleri için AK Parti’yi kapatmayıp kör ve topal yürüyen ve kendilerince iktidar olamayacak bir parti haline getirmek, onların daha çok işine yarayacak.
Böylelikle tepkilerin bir kısmı ortadan kalkacak ve parti kapatmayan bir Türkiye imajı çizilecek.
Cumhurbaşkanının dosyasının davadan ayrılıp iade edilmesiyle de mahkemenin adaleti ortaya konacak.
Daha önceden senaryoları çizilen CHP-MHP koalisyonu tekrar ısıtılıp milletin önüne konacak.
Tabii ki millet yerse!
2- Başbakan ve beyin takımı siyasi yasaklı hale geleceği ve partide kalanlar içinde ikinci bir lider olmadığı için, kaptansız bir gemi ne kadar yol alırsa, bu partinin o kadar yol alması sağlanacak.
Böyle bir partiyi parçalamak, bölmek ve yutmak bu kurtlar için hiç de zor olmayacak!
3- Birileri Başbakan için ara seçimlerde bağımsız aday olabilir derse de muhtemelen CHP’nin ispiyonlaması, pardon şikâyetiyle bu adaylık da kabul edilmeyecek.
4- Hukukun üstünlüğünü benimsemiş demokratik ülkelerde uygulanan normlara göre bu partinin kapatılmaması gerektiğini aslında herkes biliyor.
Davayı açan Yargıtay Başsavcısı dahi!
Ancak açılan bu dava reddedilirse laik cephe büyük bir hezimet yaşamış olacak..
Bu durum yargının büyük bir güven erozyonuna uğraması demek.
Bunun için AK Parti’nin kapatılmaması ancak Başbakan ve ekibi tasfiye edilerek kolları ve bacakları budanmış bir parti haline getirilmesi laik cepheyi kısmen rahatlatacak.
‘Evet kapatmadık ama ekibi de tasfiye ettik’ denecek.
AK Partililer Başbakan siyasi yasaklı olduğu için, Yargıtay partililer AK Parti kapatılmadığı için üzülecekler.
AK Partililer parti kapatılmadığı için, Yargıtay partililer de korkulu belaları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları tasfiye olduğu için sevinecekler.
Anlayacağınız her iki cenah da hem sevinci hem üzüntüyü birden yaşayacaklar.
Yani halkımızın deyimiyle Anayasa Mahkemesi hem nalına hem de mıhına vuracak!
İnanmıyorsanız bekleyin ve görün!
GüNüN SöZü
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Onuncu köyü hâlâ arıyorum