Alet çantası (1)
Terörü, özellikle de ayrılıkçı terörü ve o mücadeleyi yürüten örgütleri bitirmenin denenen ve denenmeye devam edilen, toplasanız bir elin parmaklarını geçmeyecek yöntemleri ya da seçenekleri var.
Örneğin, Hindistan'ın güneyinde bir ada ülkesi olan Sri Lanka'nın Tamil Kaplanları örgütüne karşı savaşını harp akademilerinde tez, hatta ders konusu olabilecek bir yöntem olarak gösterebiliriz. Uzlaşma, barışma dahil birçok girişimin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından uygulamaya konulan "Radikal" bir seçenek o. Barındırdığı her türlü ucu açık anlamla, "Bataklığı kurutmak" diye ifade edebilirim. Ama bir cümleyle anlatmamı isterseniz, nihai tahlilde "Topyekûn imha" diye özetleyebilirim.
Bu seçenek Türkiye'ye yakışmaz. Çünkü Sri Lanka'da, terörist-sivil halk ayrımı yapmadan, sivil halktan da eli silah tutma çağındakiler ile yaşlılar, kadınlar, çocuklar farkını gözetmeden, herkes ama herkes, bizim Genelkurmay Başkanlığı'nın bildirilerindeki ifadeyle, "Etkisiz duruma getirildi." Açıkçası, "Topyekûn savaş" yürütüldü. Terörle meşru mücadele ile insanlık suçu, savaş suçu, soykırım arasındaki çizgiler kayboldu, kaybettirildi. Bu yöntem, tanıyın veya tanımayın; sizi, yani devletin o yöntemi uygulayan, o mücadeleyi yürüten birimlerinin tüm komutanlarını, şeflerini ve de tüm siyasi sorumlularını er veya geç Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin önüne götürür. Sri Lanka da tanımıyor BM şemsiyesi altındaki bu küresel adalet kurumunu ama devlet başkanı, başbakanı, bakanları, silahlı kuvvetlerinin komuta kademesi adadan dışarı burnunu bile çıkaramıyor.
Terörle mücadelede ikinci seçenek olarak, Kolombiya'nın FARC gerillalarıyla neredeyse 50 yıldır sürdürdüğü mücadelede izlediği yöntemi gösterebiliriz: Bataklığı kuşatmak ve oradan başka bölgelere uçmaya kalkışan sivrisinekleri öldürmek. 15-20 yıldır uygulanan bu taktiğin de sonuç verdiğini söylemek zor. Zira bataklığa hapsolan sivrisineklerde değişim- dönüşüm ortaya çıkıyor: Teröristlikten veya kendilerinin edebiyatıyla memleketlerini kurtarmaktan vazgeçip, uyuşturucu, silah, insan ticaretine atlayıveriyorlar. Mafyalaşıyorlar. Uluslararası uzantılarıyla da küresel mafya şemasının esaslı bir yerine oturuveriyorlar. Ve de terörden de tehlikeli bir risk kaynağına dönüşüyorlar. Çünkü terör ve terör örgütüyle mücadele nihayetinde belli bir coğrafyada, belli sınırlar içinde, haydi sınırları kaldıralım, en fazla bir kıta ölçeğinde yürütülüyor. Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, insan ticareti ise, o örgütün önünde küresel ufuklar açıyor.
Sri Lanka, Türkiye'ye yakışmaz dedim. Elbette Kolombiya da yakışmaz.
Terörle mücadelede bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar seçenek var dedim, Sri Lanka ve Kolombiya'yı saf dışı bıraktıktan sonra geriye ne kaldı? Sayayım.
Kendinize özgü bir senaryonuz yoksa;
Ya İngiltere'nin Kuzey İrlanda'da ayrılıkçı terör örgütü IRA ile yürüttüğü ve çoook sabırlı bir dönemin sonunda silah bıraktırdığı modeli benimseyeceksiniz.
Ya da İspanya'nın ayrılıkçı Bask örgütü ETA ile mücadelesinin yol haritasına odaklanacaksınız.
Ama ister İngiltere'yi işaretleyin seçenekler arasında, ister İspanya'yı; mutlaka bir "Alet çantası"ndan yardım istemek zorundasınız.
Alet çantası? Onu da belki yarın, belki yarından sonra, bir başka yazıda anlatayım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.