Ünlü sergideki yanlış bilinç eseri
Pazar günü İstanbul Modern'de açılan "Hayal ve Hakikat" adlı sergiyi gezdik. Bu sergide "modern" ve "çağdaş" sanata imzasını atmış kadınların eserlerini, 100 yıllık bir perspektifte görme fırsatı bulduk.
Sergideki nice ilginç çalışma arasından, biri özellikle dikkatimi çekti: Sanat değil, "siyasi ideolojiler" açısından...
Hale Tenger'in 1990 tarihli "S... Aşşa Kasımpaşa Ekolü" adını verdiği bu eserin görüntüsünü buraya alıyorum. Ancak anlatmak da gerekli:
Devasa bir kazan düşünün. İçinde kırmızı renkli bir sıvı var. Yukarıda asılı çok sayıda kılıca bakarak bunun kan olduğunu düşünüyoruz.
Kazanın yan tarafında ise musluklar yer alıyor. Aynı camilerdeki gibi: Abdest almak için yapılmış bir şadırvanla karşı karşıyayız.
***
Esere genel olarak baktıktan sonra duvardaki açıklamayı okuyoruz... Bir bölümünde şöyle denmiş:
"... Hale Tenger'in bu çalışmasının asıl kaynağı, yaşadığı günlerin gerçekliğine dayanmaktadır. 1990 yılında; laiklik, kadınlar ve İslam hakkında yaptığı özgürleştirici yorumlarla radikal İslamcı kesimin tepkisini çeken, ilahiyatçı ve siyasetçi Bahriye Üçok bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Çalışma, isminin de işaret ettiği gibi, darbe sonrası dönemde benzer örneklerle ortaya çıkan öfke ve şiddet olaylarına karşı duyulan kayıtsızlık ve suskunluğu yansıtır..."
***
Modern/çağdaş eserleri anlatan bu tip metinler, "Öyle, böyle ama aynı zamanda da şöyle" deyip durular.
Zengin çağrışımlı "şık" kelimeler ve devrik cümlelerle eseri "açıklar gibi yaparak örterler". Anlamı muğlaklaştırırlar.
Yine de açıklamadaki "Bahriye Üçok", "laiklik" ve "radikal İslam" kelimeleri eseri yeteri kadar kuşatıyor.
"Sanatçı onu da kastetti, bunu da kastetti" gibi sulandırıcı, törpüleyici değerlendirmeleri aştığınızda, geriye "Kanla abdest alma" göndermesi kalıyor.
Sanırsınız ki 2007 tarihli ünlü kara propaganda kitabı, bu yapıta bakarak isimlendirilmiş.
Eserin elbette birçok göndermesi var.
Ancak, toz duman dağılıp anlam çökeldiğinde... Jandarma İstihbarat elemanı Ergün Poyraz'ın yazdığı kitabın adı kalıyor geride: "Kanla Abdest Alanlar". Yani İslami kesim.
***
İnsanlar uzun yıllar bir gölge oyununa maruz bırakıldı. Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet başta olmak üzere, orducu-laikçi medya, Çetin Emeç'leri, Uğur Mumcu'ları, Bahriye Üçok'ları, İslamcıların öldürdüğünü söyleyip durdu.
Bu halkın üzerinde envai çeşit psikolojik operasyon yapıldı. Ama artık bunların kamuoyunu yönlendirme amaçlı haberler olduğunu biliyoruz.
Hale Tenger 1990'da 30 yaşındaydı. Belki de saydığım gazetelerin etkisinde fazla kalmış ve sonuçta ortaya bir "yanlış bilinç eseri" çıkmıştı.
Olabilir. İnsanlar değişiyor. Uyanıyor. Farkına varıyor. Büyük olasılıkla Hale Tenger de gerçeği anlamıştır aradan geçen 21 yıl içinde.
Peki ama bu bilinçlenmenin ipuçları nerede? Basitçe de olsa bir özeleştiri gerekmez mi? "Milyonlarca insanın günahını almışız..." demek çok mu zor?
Sergiyi açan Emine Erdoğan, "bu ne iş" diye sorsaydı, Hale Hanım "Kasımpaşa" mı diyecekti?