Küreselleşme ve sanal dil
Küreselleşme süreci, "doğal" sonuçlarına ulaştığında acaba nasıl bir dünya ile karşı karşıya kalacağız?
Küreselleşme denilen olay, son tahlilde, yerel kültürlerin var oluşunu tehdit altında tutarken, bütün dünyayı Batı kültür dairesi içinde birörnekleştirmeye sevk ediyor.
Oysa yerli kültürlerin yeryüzünden silinmesi değil fakat onların öz kimliklerini muhafaza etmesi dünya kültürünün zenginliğine katkı sayılmalıdır. Sınırların açılması, gümrüksüz ticarete yol verilmesi gibi küreselleşmenin temel özellikleri, kişilerin ve insan kümelerinin özyapısını ve kimliklerini bertaraf etmeden de gerçekleştirilebilir. Oysa küreselleşmenin hedefinde asimilasyon yer alıyor ve küreselleşme asal anlamını belki de ve bilhassa diğer kültürlerin asimilasyonunda buluyor; yerli kültürlerse asimilasyonu reddediyor.
İşte tam da bu noktada, günümüzün sınır tanımayan medyasına ciddi sorumluluklar düşüyor. öteki medya araçlarının yanında internetin kendine özgü bir işlev üslenmesi beklenebilir. İnternet iletişimi kişisel alanda olduğu kadar profesyonel haberleşme ağı yönünden de halen, geçmişte örneği görülmemiş bir yaygınlıkta kullanılmaktadır.
öyle görünüyor ki, internet marifetiyle kurulan iletişim dünyanın her yerinde yaşayan insanlar arasında ortak bir anlaşma dili oluşturmaya doğru yol alıyor. önümüzdeki zaman dilimi içinde internet ortamında yeni bir iletişim, hatta yeni bir edebiyat dilinin oluşmasını bekleyebiliriz. Böyle bir ortaklaşa internet dilinin oluşması, küreselleşmenin değindiğimiz sakıncasını bertaraf edebilecek bir imkân olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Şöyle ki:
Küreselleşme dünyanın tek kültürlü olmasına zemin hazırlamaya çalışırken, internet ortamının oluşturacağı ortak dil, yerli kültürlerin varlık yapısını koruma altına alırken, bir yandan da insanlar arasında ortak bir dilin oluşmasına katkı sağlayabilir.
Gerçi internetin özgül dilini bulması zamana bağlı. Nitekim sözlü edebiyattan yazılı edebiyata geçişte olsun, öteki medya araçlarının kendi özgül dillerini yaratma sürecinde olsun zamana ilişkin süreç daima belirleyici olmuştur.
Bugün sinema, televizyon, gazete, radyo kendi özgün dillerine büyük ölçüde ulaşmıştır. Keza edebiyat bu araçlar karşısında kendi özgün dilini yakalamıştır. Bu araçların her biri bir diğerinin diline dönüştürülemez olan özgünlüğünü fark etmeye başlamıştır. Televizyon filminin özellikleriyle sinema filminin özellikleri, radyofonik piyesle tiyatro oyununun özellikleri birbirinden farklıdır. Bir şiirin radyo mikrofonuna okunması, keza bir sinema filminin televizyon ekranına taşınması, bu ürünleri, onu yayınlayan ortamın özgün ürünü hâline getirmez. Bunların o ortamın (radyonun, televizyonun, sinemanın, yazının) özgün ürünü hâline gelebilmesi için onun özgün dilini kullanması gerekir.
Ben, sanal ortamın kendine özgü iletişim ve edebiyat dilini meydana getireceğini umuyorum. Bu beklentimin gerçekleştiğini gördüğümüz gün, farklı kültür ortamlarının hâsıl edeceği edebiyatın hem bir yandan kendi yerel kültürlerin özelliklerini koruduğunu, hem de uluslararası bir ortak dil ortamını oluşturabileceğini görmüş olacağız. Küreselleşmenin dünyada yaşayan farklı kültürleri birörnekleştirme suretiyle açtığı kültürel fakirleşme eğiliminin, yeni süreçte farklı kültürlerin kendi asal kimliklerini korumak suretiyle, üstelik karşılıklı etkileşim halinde hem kendi zenginliklerini çoğaltacağını, hem her bir kültürün dünya kültürüne sağladığı katkı dolayımından dünya kültürünü zenginleştireceği bir kültürel oluşumun gerçekleşeceğini müşahede etme imkânına kavuşmuş olacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.