Müslümanlar!.. Biz Bu Kafayla Kurtulamayız...
Sevgili Müslüman kardeşlerim, biz bugünkü kafamızla adam olamayız, esaretten kurtulamayız, zilletten izzete kavuşamayız, rezillikten haysiyete geçemeyiz.
Bu iddialarımın gerekçelerini arz etmeme müsaade buyurunuz:
1. Allah’a iman etmiş bulunuyoruz ama O’nunla ezelde yapmış olduğumuz ahd ve misaka hıyanet ediyoruz. Allah’ın kesin emir ve yasaklarına uygun şekilde yaşamıyoruz.
2. “Onlar namazı terk ettiler ve şehvetlerine uydular” ayetinde anlatılanlara benzer bir durumdayız. Bir kısmımız hem namazı terk etmişler ve şehvetlerine uymuşlar. Bir kısmımız ise namaz kılar gibi görünüyoruz ama dünya şehvetlerine batmış vaziyetteyiz.
3. Resulullah’a iman ettik diyoruz ama O’nun sünnetini yerine getirmiyoruz, bin çeşit bid’ate ve isyana gark olmuşuz.
4. Dinimiz bize “kâfirleri taklit etmeyin, onları dost ve velî (idareci) edinmeyin” diyor ama biz kâfirleri öylesine taklid ediyoruz ki, onlar sıçan deliğine girseler biz de peşlerinden gireceğiz.
5. Dinimiz bize “Allah’ın ipine (Kur’an’a, İslâm’a, şeriata) sımsıkı sarılın, sakın parçalanıp ayrılmayın...” (âyet meali) diyor ama biz binlerce hizbe, fırkaya, gruba, cemaate ayrılmışız, şirazesi sökülmüş bir kitabın yele savrulmuş sayfalarına dönmüşüz; birbirimizle çekişip tepişiyoruz. Bizde maalesef ümmet şuuru kalmamış. Bütün Müslümanların itaat ettiği emirlerini dinlediği bir İmam veya Emîr yok.
6. Birtakım din baronlarını erbab (rabler) haline getirmişiz, putlaştırmışız. Böylece Kur’an’a ters düşmüşüz.
7. Dinimiz ve mukaddesatımız ticaret ve rant konusu olmuş, dehşetli bir din sömürüsü yapılıyor ve biz bunu önlemek için etkili bir şekilde çalışmıyoruz.
8. Dinimizin temel farzlarından olan “İyiliği emretmek ve kötülüğü önlemek” farizasını terk etmişiz. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu farzı terk eden bir ümmetin azaba duçar olacağını haber veriyor, aldırdığımız yok.
9. Dinimiz lüksü, israfı, aşırı tüketimi, aşırı konforu, gösterişi, gururu, kibri, saçıp savurmayı yasakladığı halde bizim bir kısmımız bu pisliklere gırtlağına kadar batmıştır. Onları uyarması gerekenler bu uyarı hizmetini yapmıyor.
10. Dinimiz bize önce nefsimizle, sonra harbî ve saldırgan küffarla cihadı emr ediyor, biz bunu da terk etmişiz.
11. çoğumuzun lüks, pahalı, gösterişli, gurur ve kibre yol açan binitleri var. Bunlarla gezmelere, tozmalara, pikniklere gideriz ama acaba kaçta kaçımız sabah vakti bunlara binerek camilere gidiyoruz?
12. İslâm ilim, irfan, hikmet dinidir. Biz bunlarla yeteri kadar meşgul olmuyor, tahsiline çalışmıyoruz. Günde saatlerce tv seyrediyoruz ama kaçta kaçımız faydalı, değerli kitapları mütalaa ediyoruz? Kaçta kaçımız ehliyetli hoca ve üstadlardan faydalı ilimleri ders olarak okuyor? Dedikodu, polemik, çekişme, horoz döğüşü oldu mu ilgileniyoruz ama bize ebedî saadet kazandıracak ilimlere ve uygulamaya yönelmiyoruz.
13. Müslümanların bir kısmı çok zengin, bir kısmı ise çok fakir. Niçin çok zenginler bir araya gelip de fakirlere ticaret, üretim, marifet, hırfet, sanat ve zanaat öğretecek bir teşkilat kurmuyor?
14. Bir kısmımız aç gecelerken, bir kısmımız tok sabahlıyor. Biz nasıl Müslümanlarız? İyi Müslümanlar mı, kötü Müslümanlar mı?
15. Hem Müslümanız diyoruz hem de bir kısmımız küfre razı oluyor. Küfre rıza küfür değil midir?
16. Allah mü’minleri kardeş kılmıştır. Biz sudan sebeplerle, şeytanî gerekçelerle iman kardeşlerimize düşman oluyoruz.
17. Umre ibadetini bile bir kısmımız “din turizmi” haline getirmiş vaziyette...
18. Bin dört yüz yıllık İslâm tarihi bizim için ibretli derslerle dolu. Onlardan kendimize pay çıkartmıyoruz,
19. İçi ateş dolu bir uçurumun kenarındayız. Patlamaya hazırlanan bir volkanın üzerindeyiz. Hâlâ yan gelip yatıyoruz, tedbir almıyoruz, kendimize gelmiyoruz.
20. Bir kısım din hizmetkârları dinî faaliyet ve hizmetleri canla başla, bütün güç ve varlığıyla yapmıyor, sanki hobi yapıyormuş gibi yapıyor.
21. Allah’a ve Peygambere sadığız diyoruz ama bir kısmımız haramdan uzak durmak, helal kazanıp, helal yemek konusunda hiç de hassas değil.
Sevgili Müslüman kardeşlerim!..
Bugünkü dindarlığımız bizi kurtarmaz...
Gaflet içindeyiz, uyanamıyoruz.
Tembellik içindeyiz, harekete geçemiyoruz.
Yeterli miktarda i’lâ-i kelimetullah yapmıyoruz.
Halkın ve gençliğin bir kısmı irtidat ediyor (dinden çıkıyor) biz aldırmıyoruz.
Bütün suçu, kabahati, kötülüğü dinsizlerde görüyor, kendimizi hiç eleştirmiyor, muhasebemizi yapmıyoruz.
Esarete, zillete, rezilliğe, ezilmeye, güdülmeye razı gibiyiz.
Haklarımız, hürriyetlerimiz, haysiyetimizi korumak için meşru/yasal yolları ve imkanları sonuna kadar kullanmıyoruz.
Dünyayı, dünya nimetlerini, parayı, maddeyi, dünya haz ve zevklerini, müzeyyen evleri, israflı sofraları çok seviyoruz; ahirete ve ebedî saadete yönelik değiliz.
çok çabuk öfkeleniyoruz... Kin tutuyoruz... İntikam alıyoruz... Gıybet ve nemime yapıyoruz... Nefs-i emmarelerimiz çok azgın ve kuduz... Yaratıklara yeterli derecede merhametli değiliz... Gurur ve kibir... Bin çeşit şehvet... Kendini beğenmişlik... İslâmî disiplinden uzak başıboş bir hayat... Nicemiz ezanlar okunurken leşler gibi yatıyor... Ben ben ben... Bir türlü biz olamıyoruz...
Sayı çokluğumuz bir işe yaramıyor. Adam gibi Müslüman olsak, sayımız az da olsa izzet ve zafer buluruz. Kur’an’da “Nice az topluluk, Allah’ın izniyle, kalabalık topluluğa galebe çalmıştır” buyruluyor.
Sevgili Müslümanlar!.. Ben size nasihat edecek sıfat ve selahiyete sahip değilim. Kendinize öğüt verecek, sizi uyaracak, ikazları tesirli olacak nâsihlere kulak verseniz ne iyi olacak.