‘Fena ve fani bir adamın, güzel ve bâkî bir sözü’
Tahkikî imanının derecesine göre Allah’ın nuruyla bakan mü'min ferasetli ve müdakkiktir. Her gıdanın midesine inmesine izin vermediği gibi; söylenen her sözün de kalbe girmesine müsaade etmez.
Herkesi yalnız bir sözü veya davranışıyla değerlendirmez. Bütün boyutlarıyla yaklaşır, tahkik eder, kritiğini yapar, inceler, araştırır ve sonra bir karara varır.
Fert, cemaat, felsefî akımlar, ekoller, düşünceler ne bütün bütün iyi, güzel ve mükemmel; ne de tamamen kötü, çirkin veya yanlıştır. İyi tarafları da, kötü tarafları da olabilir. En sapıtmış insan veya mezheplerde bile, güzel bir düşünce, bir “dane-i hakikat” bulunabilir.
Şu halde herkese, her kesime, her akıma yaklaşırken toptancı değil, seçici, ölçülü ve dengeli yaklaşmalı.
Söz, kelâm için şöyle muhteşem bir ölçü verilir: “Bir sözün, bir kelâmın tabakaları, ulviyet ve kuvvet ve hüsn-ü cemâl cihetinden dört menbaı (kaynağı) var:
Biri mütekellim, biri muhatap, biri maksad, biri makamdır. Ediblerin, yanlış olarak, yalnız makam gösterdikleri gibi değildir.
Öyle ise, sözde ‘Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?’ ise bak. Yalnız söze bakıp durma. Kelâm, kuvvetini, hüsnünü bu dört menbadan alır.” 1
Bu prensipler gözlüğüyle bakıp değerlendirdiğimizde, “fena ve fâni bir adamın, güzel ve bâkî bir sözü” olabilir. Meselâ; Bediüzzaman’ın ifadesiyle:
“Fena ve fâni bir adamın, güzel ve bâki şöyle bir sözü var:
‘Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.’
Ben de derim:
‘Ehl-i dünyanın hükmü var, şevketi var, kuvveti varsa,
Kur’ân’ın feyziyle, hâdiminde de
Şaşırmaz ilmi, susmaz sözü vardır,
Yanılmaz kalbi, sönmez nuru vardır.’” 2
Bediüzzaman “Fena ve fâni bir adamın, güzel ve bâki şöyle bir sözü var” diyerek bize her fena adamın, her hareket ve her sözünün kötü ve çirkin olmayacağı ölçüsünü verir. Bediüzzaman’ın eserlerinde yer verdiği ikinci örnek de şudur:
“Bizde birisi demiştir:
‘Her zerrede temayül ayandır tekâmüle
Her soyda füyuz-u hüveyda-nüma ile
Bir nokta-i kemale şitab üzre kâinat,
Ol noktaya teveccüh ile yükselir hayat.
Kahriyyat” 3
Buradaki “Kahriyyat”, Abdullah Cevdet’tir. Jön Türk hareketini başlatan son devir fikir ve siyaset adamıdır. Materyalist fikirlerin etkisindedir. Dine, maneviyata düşmanlıkta ileri giden materyalistlerdendir. R. Dozy’nin, Peygamber Efendimiz (asm) ve İslâmiyete hakaretlerle dolu “Tarih-i İslâmiyet” isimli eserini tercüme etmiştir.4 Ki, bir lâkabı da “aduvullah”tır.
Özetle Bediüzzaman, kritikçi, katılımcı, ölçü ve mihenge vurucu bir bakış açısı kazandırır bize. Bir sözü kim söylerse söylesin, akıl ve hikmet süzgecinden geçirmeye dâvet eder.
Dipnotlar: 1- Sözler, s. 395. 2- Mektubat, s. 75. 3- Muhakemat, s. 13. 4- Tarihçe-i Hayat, YAN, s. 1151.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.