Gündem O Kadar Hızlı ki
Evet, “gündeme yetişmek mümkün değil. Oysa iki kelimeyle de olsa bahsetmek gerek. Çünkü edilmeyince “bunu niye görmüyorsunuz?” diye ithamlar geliyor haklı olarak. Oysa bizim onu bilinçli olarak görmeme gibi bir niyetimiz yok. Gündem yoğun o kadar.” Demiş ve BDP’nin tavrı başta olmak üzere içeriden ve dışarıdan bazı örnekler vermiştik.
Devam edelim.
Mesela Antalya Belediyesini de kınıyoruz. Alman saçmalığını bu ülkeye taşıyarak alkolseverlere halkın kesesinden, yani vergilerinden bira dağıtmasını şiddetle kınıyor ve kendi payımıza düşen kısmını helal etmiyoruz.
Biz fakir emekliler, çok iş adamından, müessese sahibinden daha fazla vergi veriyoruz. Hükümetin iki kulakları da çınlasın. Kör kuruşu biracılara gitmemeli…
Bir başka kınadığımız durum daha var. Gelir dağılımında en kötü ülkelerdeniz. Sondan üçüncüymüşüz. Ne kadar ayıp!
Kişi başına düşen gelir seviyesi on bin doları geçmiş. Bana ne?
Biz evimizde dört kişi kaldık. Şimdi bizim evimize yılda 40 - 50 bin dolar mı giriyor?
Asla! “Evet” diyen yalan söyler!
Ben bu ülkenin yüksek tahsilli bir emekli öğretmeniyim. Halimden rızık olarak şikayetçi değilim. Allah göstermesin. Ama bana yapılan haksızlıktan, zulümden çok şikayetçiyim. Bunu gücü yettiği halde düzeltemeyen –kim olursa olsun- zalimdir derim.
Adaletsiz ve dengesiz gelir dağılımı halk arasında fitne ve fesat çıkarır. “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.” Bugün yaşanan terörün altında yatan bir sebep de gelir dağılımındaki bu zulümdür.
Asgari ücret kaç para? Bununla insan geçinebilir mi? Değilse, peki ne yapar? İşini nasıl bilir de geçinir?
Hükümet 3. Döneminde. Dokuz yıldır iş başında. Kimse “terörden başını alamıyor ki?” demesin. Onunla uğraşan bakanlık başka, bununla uğraşan bakanlık başka. Bunların hepsi de mi terör bakanı? Öyleyse ülkeye kim bakacak? Milli Eğitim, kiltür, ekonomi ve adalet bakanlarının elini tutan mı var? Ya sanayi ve Ticaret bakanlarının? Ülke terörle meşgul diye diğer bakanlıklarndan beklentimiz olmayacak mı şimdi?..
Kayıtlı ekonomi gerek artık. Çalışıp kazanan vergi vermeli. “Kazanamadım” diyen de incelenmeli. Asgari ücretten vergi alınmamalı. Fakir vergi verir mi yahu?
Zenginden vergi alamayınca yüklenirler “dolaylı vergilere.” Dolaylı vergi ile işleri götürürsen, benimle Koçlar, Sabancılar bir olur. Reva mı bu?
Dert bir değil elvan elvan…
Yeni bir anayasa ve yepyeni bir devlet ve toplum anlayışı gerek. Adına “karma” denilen ama ne mal olduğu belli olmayan bu düzen çöpe atılmalı artık. Halkın iradesine kulak verilmeli. Halk nasıl istiyorsa öyle bir düzen gelmeli.
Neyse, bu kadar sızlanma yeter. Biz dönelim tekrar asıl gündemimize. İslam’a yani.
Zira bizim asıl derdimiz İslam. Eninde sonunda o hakim olacak arza. Arzın mirası Müslümanlar…
İnşallah.