Ayasofya, Ayasofya seni bu hale sokan kim? Seni çırılçıplak soyan kim...
Ayasofya cami olarak vakfedildiği halde, Fatih’in vasiyetini çiğneyerek, bu mâbedi müze yapanlara, meşhur ve merhum arkadaşım Osman Yüksel Serdengeçti böyle haykırmıştı.
Olayı protesto etmişti ve bu konuda şahane bir makâle yayınlamıştı.
Yayınlamıştı ama bu sebepten başına gelmedik belâ kalmamıştı. Zira kendisi aleyhinde Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu olarak yargılanması ve Müebbeden hapsolunması için dava açılmıştı. Hem de milli mukavemeti kırmak iddiasıyla.
“Bu yazıyı yazmanın, milli mukavemeti kırmakla ne alakası var” diyeceksiniz. Evet alakası yok amma, devir tek parti devri idi ve Ayasofya’yı müze yapan “24/Teşrinisâni 1934 tarih ve 2/1589 sayılı karar” CHP’li Bakanlar Kurulu tarafından alınmıştı.
Ama diyeceksiniz ki “Aradan 19 sene gibi uzun bir zaman geçtikten sonra bu dâvâ niçin ve neden DP devrinde açılmıştı?” Açılmıştı çünki 1954 senesinde, ABD’den meşhur Patrik Atenegoras Türkiye’ye gelmişti. Mevcud hükümetin kilise yapmak için Ayasofya’yı Atenegoras’a vereceğine dair ciddi söylentiler mevcuttu.
Rahmetli Serdengeçti bu sebepten kamuoyumuzu uyararak bu işe engel olmak istityordu.
C.Başsavcılığı iddianamesinde, “Bu sanık milli mukavemeti kırma suçu işlemiş” diyordu. Zirâ onun mantığına göre Osman’ın yazısı ile Türk Yunan dostluğu sekteye uğrayacak, kilise yapma girişimi engellenmiş olacaktı.
DAVANIN SONU:
Kısa keselim, dava beraatle sonuçlandı. Yargıtay beraatı onadı, bu iş bu aşamada kapanmış oldu.
Ama bu haksız müze yapma kararı, maalesef hâlâ yürürlükte. Üç gün kadar önce Anadolu Gençlik Derneği’nin Serdengeçti’nin ruhunu şadeden bir girişimi oldu. Ayasofya’nın ibadete açılması için Anadolu Gençlik Teşkilatı’nın toplantı yaptığına şahid olduk. Bu hareket takdire şayan bir hareketti. Milletimiz, bu haksız ve kanun dışı uygulamanın bir an önce kaldırılarak Ayasofya’nın tekrar ibadete açılmasını sabırsızlıkla beklemektedir.
Müzeye çevirme kararnamesi tamamen kanun dışıdır çünki:
Bilindiği gibi Ayasofya bir kararname ile müzeye çevrilmiştir.
1- Mevzuatımıza göre hayrat vakıflar asla gayeleri dışında (başka bir maksatla) kullanılamazlar.
2- Fatih Sultan Mehmed Han’ın vakfiyesinin hükümleri böyle bir değişiklik yapılmasına mânidir.
3- Medeni Kanun’un hükümleri dahi vakfiyenin başka amaçlarla kullanılmasına cevaz vermez.
4- Çünki Medeni Kanun’un mer’iyete vaz’ına (konulmasına) dair kanunda da bu açıklık mevcuttur.
5- Vakıflar mevzuatında da bu kesin hükmü teyit eden bir fıkra mevcuttur.
6- Şu saydığımız kanunlar, Osmanlı döneminde ihdas edilmiş vakfiyelerin, Cumhuriyet döneminde de hükümlerine riayet edilmesini emreder.
7- Milli Korunma Kanunu’nun bir hükmü dahi, mabetlerle ilgili vakıflara dokunulmasını yasaklamıştır.
AKP iktidarının bu gerçekleri ve gerekçeleri inceleyerek, tarihi hatayı düzeltmesi gerekir. Milletimiz bu kararı istemekte ve beklemektedir.
Şimdi size Serdengeçti’nin yukarıda bahse konu yaptığımız hem tarihi, hem edebi ve hem de hamâsi yazısını aynen taktim ediyorum.
“Ey İslâm’ın nûru, Türklüğün gururu Ayasofya. Şerefelerinde fethin Fatih’in şerefi ışıl ışıl yanan muhteşem mâbet... Neden böyle bir hoş, neden böyle bir hoşsun, hani minarelerinden göklere yükselen taa mâveradan gelen ezanlar, hani o ilahi devir, ilâhi nizamlar?..
Ayasofya ses vermiyor, Ayasofya bir hoş? Ayasofya bomboş..
Hani nerde, şu muhteşem minberde, binlerce erin, binlerce gazinin baş koyduğu şu temiz yerde, şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?
Ayasofya, Ayasofya seni bu hâle koyan kim? Seni çırılçıplak soyan kim?
Hani gönüllerden kubbelere, kubblerden gönüllere gürül gürül sineler yakan Kur’an sesleri?
Asırlık surların arkasından, köhne Bizansı hortlatmak isteyen kimin eli? Bunu söyleyenler kimin dili? Elleri kurusun, dilleri kurusun Ayasofya..
Ayasofya, ey muhteşem mâbet, merak etme Fatih’in torunları bütün putları devirip seni camiye çevirecekler. Gözyaşlarıyla abdest alarak secdelere kapanacaklar. Tekbir ve tehlil sedâları, boş kubbeleri yeniden dolduracak. İkinci bir fetih olacak, ozanlar bunun destanını yazacaklar, ezanlar ilânını yapacaklar.. Sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen, tekbir sesleri yeniden fezâları inletecek.
Şerefelerin yine Allah’ın ve onun sevgilisi Hz. Muhammed’in şerefine ışıl ışıl yanacak... Bütün dünya Fatih dirildi sanacak. Bu olacak Ayasofya bu olacak... İkinci bir fetih, yeni bir Basübadelmevt. Bu günler yakın, belki yarından da yakın. ‘OSMAN YÜKSEL’ ”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.