50 sene sonra, nihayet...

50 sene sonra, nihayet...

Hükümet yerli otomobil imalatı için zemin hazırlıyor. Çalışmalar hızlandı, manzara netleşti: Yabancılarla rekabet edebilecek yerli arabanın birim maliyeti 20-25 bin lira civarında olacak, 4 yılda 200 bin araba imal edilebilecek...

Bu vesile ile Erbakan Hoca'nın bundan 50 sene evvel verdiği mücadeleyi ve o mücadele sayesinde doğan "Devrim"i hatırlayalım.

Düşünen Adam dergisi, 24 Mart 1961:

"Gümüş Motor fabrikasının genç ve muvaffak Umum Müdürü Doçent Necmeddin Erbakan basın toplantısı üstüne basın toplantısı yapıyor, konferans üstüne konferans yapıyordu. Mümkündü: Türkiye'de kısa zamanda otomobil yapılabilirdi. Önce buna inanmak lazımdı. Necmeddin Erbakan İstanbul'un boş ve geniş bir arazi parçası üzerinde Gümüş Motor fabrikasını kurmağa niyet ettiği zaman da her kafadan bir ses çıkmıştı. 'Olamaz, Türkiye'de motor değil, çivi bile yapılamaz' denilmişti. Erbakan, 'yapılır' demiş ve yapmıştı. Bir kaç sene içinde yükselen fabrika, Batı memleketleri imalatı ayarında dizel motorları, seri halinde dizel motorları imal etmeğe başlamıştı. Dışarıdan getirilmesi mesele haline gelen ve çok pahalıya mal olan en ince makine parçaları artık piyasaya Türk malı olarak pırıl pırıl sürülüyordu.... Bu başarı bir başlangıçtı. Arkasından Türkiye'yi olduğu yerde kımıldatacak, silkinip kalkındıracak 'Sanayi Birliği' teşebbüsü ve yerli otomobil imali fikri büyüyordu."

Hürriyet gazetesi, 30 Ekim 1961:

"Büyük Millet Meclisi'nin methalinde büyük bir kalabalık, biri sarı, biri siyah iki otomobilin etrafında toplanmış, merakla seyrediyor. Saatler sabahın 10'unu gösteriyor, bir devlet başkanı bunlardan birine biniyor. Otomobil biraz sonra hareket edecek ve devlet başkanını gezdirecektir. Bu başkanın adı Cemal Gürsel, bindiği otomobil de kendi milletinin yapısıdır.

Otomobil homurdayarak hareket ediyor. Bu homurdayışta sanki Türkiye'de otomobil yapılamaz diyenlere karşı serzeniş var.

Otomobil elbette günde yüzlerce otomobil çıkaran Ford, Opel, Cadillac fabrikaları mamullerinin ayarında değil, fakat Türklerin de otomobil yapabileceğini gösteren bir örnek.

Cumhurbaşkanı Gürsel bu otomobil konusunda şöyle konuşuyor:

-'Bir aşağılık duygusu ile bizde otomobil yapılamayacağı iddia ediliyordu. Bizde otomobil yapılmıştır. İşte örneği.'

Gürsel'in otomobili gösteren parmağı titriyor...

Gerçi iki otomobil de mükemmel olmaktan çok uzaktır, ilk bakışta bile birçok kusurları seziliyor. Karoserisi bildiğimiz yabancı malı otomobillerinki gibi kaygan, düzgün değil, elle düzeltilmiş gibi, kapıları rahat kapanmıyor. Vites kolu rahat atmıyor.

Ama bütün bunlar neyi gösterir? Otomobil yapamayız diyenler haklı mı?

Yirminci asrın başlarında Amerikalıların, Avrupalıların yaptıkları otomobiller, bugünküler gibi mükemmel mi idi? Meşhur komediyen Bob Hope'un otomobillerini hatırlarsınız. Bir müddet gittikten sonra dağılıveren, motörü çıkıp kaportası bir ağaca takılıveren ilk otomobilleri çok görmüşsünüzdür.

Bizim ilk otomobillerimizin de elbette birçok kusurları olacak ama zamanla mükemmelliğe yaklaşacaktır. Bugün bu otomobilleri beğenmeyenler, yarın beğenecekleri Türk yapısı otomobile kavuşacaklardır. Bugün Türk otomobilini görenler bu intibaın sahibi olmuşlardır.

Cumhurbaşkanı Gürsel, Türk otomobili ile ilk gezisini Anıt-Kabre yaptı. Bindiği ilk otomobil, 50 metre gittikten sonra durdu. Benzini bitmişti. Gürsel indi, etrafındakilere, 'Garb kafası ile otomobil yaptık, Şark kafası ile ikmali yapamadık.' diye takıldı.

İkinci otomobil, arızasız yürüdü. Kendisine otomobilin kontak anahtarını verdiler, otomobil Cumhurbaşkanının olmuştu. Anahtarı yaverine teslim etti. 'Bunu iyi sakla, kaybolmasın.' dedi, sonra otomobillerin seri halinde yapılmasını istedi. Daha ucuz maliyet şartlarının temini üzerinde durdu.

Ulaştırma Bakanı Orhan Mersinli de bu iki ilk otomobilin gayrı ... (kelime okunamadı - H.A.) kimseler tarafından yapıldığını, gözle görülür bazı kusurlarının bundan ileri geldiğini, ileride gerek Sanayi Bakanlığı, gerek Ulaştırma Bakanlığı tarafından daha ciddi planlar neticesi yüzümüzü ağartacak bir otomobil sanayii kurulması imkânının elde edileceğini bildirdi.

Ulaştırma Bakanının verdiği bilgiye göre, otomobillerin motorları 4 silindirli ve 60 beygir takatindedir. Bazı elektrik aksamı ve karbüratörü hariç, diğer aksamı tamamen Devlet Demir Yolları Fabrikalarında imal edilmiştir."

Yeni Sabah gazetesi, 31 Ekim 1961:

"İlk Türk otomobilinin, Devlet Başkanı Cemal Gürsel'in arzusuna uyularak kuvveden fiile çıkması, bu imalata taraftar ve muhalif olan iki zümre arasında geniş akisler husule getirmiştir.

Gürsel'in 'Bir aşağılık duygusu ile bizde otomobil yapılamaz diyenler utansın' sözünden utanması icabedenler Türk otomobilinin imalatını kendi menfaatlerini düşünerek baltalamak isteyenlerdir..... Devrim adı verilen otomobilin seri olarak imalinin mümkün olup olamayacağı hakkında dün Teknik Üniversitesi Motörler kürsüsü Doçenti Necmettin Erbakan'ın malumatına müracaat ettik.

Devlet Başkanı Gürsel'in yakından tanıdığı ve Türk otomobilini gerçekleştirecek çalışmaları sebebi ile kendisine geniş itimat beslediği hatta bu vazifeyi bir devlet bakanlığı payesinde yürütmesini arzu ettiği Erbakan şunları söyledi:

'Eskişehir Cer Atölyesinin üç ay insan üstü gayret sarfederek meydana getirdiği iki otomobil, iki özellik taşımaktadır. Birincisi, bizde otomobil yapılamaz diyenlere güzel bir cevaptır. İkincisi, bu işi yapacaklara cesaret vermiştir. Fakat otomobil, Teknik Üniversitesi Motörler Enstitüsüne sorulmadan yapılmıştır. Üzerinde çalışan arkadaşların otomobil ihtisası yoktur. Cer Atölyesi 1946'da üç dizel motör yapmış, fakat asıl işi Devlet Demiryollarına hizmet olduğundan seri imalata geçememişti. Eskişehir'deki hareket bizim davamız için atılmış adımdır. Üç ayda bir otomobil motörü imaline imkan yoktur. Teknik birçok hataları olduğunu kabul etmek lazımdır. Zira otomobil süt sağma makinesi veya dikiş makinesi değil, can makinesidir. Emniyet ister. Bizim on aydır üzerinde çalıştığımız dava başkadır. Biz binanın maketini yaparak övünmek yerine aslını meydana getirmek gayretinde idik. Aslı dediğim şey seri imalattır. Eskişehir'de arkadaşların yapmağa muvaffak oldukları otomobili tetkik ettikten sonra bunun bizim planlarımıza göre seri şekilde imal edilip edilmeyeceğini söyleyebilirim. Bu maksatla biliyorsunuz 9 firma oto sanayii için birleşmeğe hazırdır. İlerideki iltihaklarla bu rakamın 36'ya yükseleceğini tahmin ediyorum. Cer Atölyesi ilk adımı atmıştır. Şimdi iş memleket sanayiine bilhassa bunu yapmağa muktedir firmalara düşmektedir.'"

Türkiye, Erbakan Hoca'nın 50 sene önce işaret ettiği yere daha yeni geliyor. Geç olsun güç olmasın.

ZALİM ŞEBAB

"'Zalim Şebab' efsanesinin sonu" demiştim. Konu, Somali'nin Şebab kontrolündeki bölgelerinde yardım dağıtımına izin verilmediği iddiasının yalan çıkması idi. O yalan yine yalan, ama ilgili yazıma keşke başka bir başlık bulsaymışım.

Mogadişu'da milletin ortasında bomba patlatıldı, 70 masun insan öldürüldü – ve Şebab bu katliamı resmen üstlendi. Demiş oldu ki: 'İslam devleti için icabında böyle oluk oluk masum kanı akıtırız.' Yok böyle bir İslam. Zulümle kurulacak devlet de olmaz olsun. Zalim Şebab! Zalim Şebab! Zalim Şebab!

BAŞBAKAN'A TAZİYE

Başbakanımızın annesi Tenzile Erdoğan hanımefendi bugün ebediyete yolcu ediliyor. Merhumeye Cenâb-ı Hakk'tan cennet niyaz ediyoruz, başbakanımıza ve ailesine sabr-ı cemîl diliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi