Kürt Sorununu ya biz çözeriz ya da küresel sistem!

Kürt Sorununu ya biz çözeriz ya da küresel sistem!

Amerikan yönetimi Irak’takine benzer bir hamleyle İran’la kriz peşinde.

Durup dururken İran’ın Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçisi’ne suikast girişiminde bulunmakla suçlaması, “Saddam’ın kitle imha silahları var” demeye benziyor.

Colin Powell’ın güvenilir kimliğiyle Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşma aralarında benim de bulunduğum çok sayıda insanı ikna etmişti.

Sonradan Saddam’ın kimyasal ve biyolojik silahları olduğuna dair delillerin Amerikan yönetimi tarafından üretildiği ortaya çıktı.

İsrail’in Hareetz gazetesi, İran’ın suikast bağlantısındaki delillerin de farklı olmadığını yazdı.

Fazla zorlama bir İran bağlantısı bulunduğu anlaşılıyor.

Ama görülen o ki Amerikan yönetimi İranlı mollalar rejimini devirmeye kararlı, bahane arıyor.

İran’da rejim değişiminin Mısır’daki gibi halk destekli silahlı kuvvetler eliyle değil de, Libya’daki gibi dış müdahaleyle olacağı anlaşılıyor.

Suriye’nin durumu belirsiz, İran ile maraza çıkarma ihtimali yüksek.

Bu iki ülkede de Kürtler daha organize ve bir bölgede yoğunlaşmış durumda.

Herhangi bir karışıklığın hem Şii-Sünni çatışmasına yol açması, hem de Kuzey Irak benzeri gelişmelerle sonuçlanması beklenmeli.

Böyle bir tablo, Ankara’nın hareket imkanını daha da zorlaştıracaktır.

Türkiye’nin Kürtleri ile birlik beraberlik içinde yaşamaya devam etmesinin koşulu onlar için cazibe merkezi olmaya devam etmesine bağlı.

Anayasası Türklüğe atıf yapan, anadilde savunma hakkına izin vermeyen, çocuklarına her gün ‘’Ne mutlu Türküm’’ diye ant içiren Türkiye’nin Kürtler için cazibe merkezi olabilmesi ise atılan her türlü adıma rağmen açıkçası kolay değildir.

Ankara, PKK’nın taleplerinden bağımsız olarak bu gerçeği görmeli ve gerekli adımları atmalı.

Yoksa bölgedeki değişim hızı çok geç kalınabileceğinin işaretçisi gibi görünüyor.

Nesim Malki cinayeti!

Susurluk tartışmaları arasında Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutacak bir başka cinayet konuşulmuyor nedense.

Ünlü işadamı Nesim Malki’nin 28 Kasım 1995’te öldürülmesi.

Malki, tekstil dünyasının önde gelen bir ismiydi ama asıl işi tefecilikti.

İnşaattan tekstile kadar geniş bir alanda iş yapan işadamlarına açtığı kredilerle ünlüydü.

Öldürülmesinin ardından dönemin parasıyla trilyonları bulan alacaklarının akıbetini kimse sorgulamadı.

Cinayet sadece Erol Evcil’in üzerine yıkıldı.

Ancak şimdi ortaya çıkan Susurluk itirafları bu cinayetin de değişik boyutları olabileceğini gösteriyor.

Her karanlık ölüm olayında Cumhurbaşkanı Gül’ün Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmesini bekleyemeyiz.

Cesur ve namuslu savcıların bu olayların üzerine gitmesi gerekiyor.

İçeri tıkılmaktan korunma yolları

Eğer karanlık işlere bulaşmış bir gazeteciyseniz ve bulaştığınız işler aydınlanmaya başlamışsa, işiniz zor demektir.

Çünkü kapıyı çalan sütçü bile olsa, siz polisi beklersiniz.

Sonuç ya vakit varken yurtdışına çıkmak veya sürekli olarak ‘’Herkes kulbuna uydurulup tutuklanıyor’’ havası pompalamaktır.

Bu ruh haline hak da vermek gerekir.

Çünkü mahkemelerimiz çok kolay tutuklama kararı veriyor, tutukladığını da kolay kolay salıvermiyor.

Ama bu kimilerinin karıştığı karanlık olaylar görmezden gelinsin veya sorgulanmasın demek anlamına gelmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi