Bizdeki El Şebab!..
Somali’yi unuttuk...
Bizde işler böyle; bir rüzgar esiyor, millet sırada.
Sayın Başbakan’ın üzerinde bolca konuştuğu bir konuda hemen “yarış” başlıyor, gazetelerde boy boy haber, şu sivil toplum örgütü şu kadar yardım gönderiyor filan...
Gündem değiştiğinde, bakıyorsunuz konu iyice dikkatlerden uzaklaşmış...
İşte...
Yardım organizasyonları devam etse de, medyamız ilgisini haylice azaltmış durumda...
Somali misali; sanki açlık bitti, sanki oradaki durumlar bir ay öncekinden çok daha az vahamet arz etmekte.
Somali hakkında seri yazılar kaleme alan bendeniz de aynı durumda; baktık ki biz de yazmaz olmuşuz...
Hemen harekete geçtik, doğru Somali Büyükelçiliği’ne...
Sayın Nur Sh. Hamud, Sayın Büyükelçi, sağolsun çok sıcak bir karşılama hazırlamış bizim için.
Ekip oradaydı, Yeni Akit’i çok yakından takip ettiklerini, “Yetimlere yardım eli” uzatmamızı takdirle karşıladıklarını söylediler.
Yeni Akit’i Osmanlı ruhuna sahip çıktığı için uzun uzun övdüler...
Biz de kendilerinden son durumu aldık...
Dedi ki Sayın Hamud;
“Sıkıntılarımız olanca ağırlığı ile devam ediyor. Örgüt (El Şebab) sıkıştırdıkça sıkıştırıyor. Esas sıkıntı burada. El Şebab, ülkede tarım yapılmasını engelliyor. Kuraklıktan dolayı fakir olan halk, El Şebab’ın tarım arazilerini gasp etmesinin yanı sıra, gelen yardımların halka ulaştırılmasına da engel oluyor. Açlık ve sefalet içerisinde kalan halk, savaşın da verdiği baskı nedeniyle ülkeden kaçmaya başladı. Halk Kenya, Etiyopya vb. ülkelere göç etmekte. Halkımızın büyük bir çoğunluğu bu göç yolunda doğan çocuklarının hayatta kalması için mücadele veriyor. Açlık ve susuzluktan dolayı çok sıkıntılar çekiyor. El Şebab örgütü, Somali için en büyük tehdit.”
Sayın Büyükelçi Türkiye faslına, sormamıza fırsat vermeden girdi hemen:
- Farklı ülkelerin yardım çabaları oldu. Her ülkenin bir beklentisi var tabii... Türkiye ise bu işe yüreğiyle asıldı. Ne ABD, ne Çin ne de bir başka ülke... Biz en büyük desteği Türkiye’den gördük. Son derece karizmatik bir lideriniz var. Sayın Erdoğan’ın Somali’ye ilgisi, diğer ülkeleri de tetikledi. Türkiye öncü oldu, dost oldu, kardeş oldu...
- Ne gibi alanlarda ne gibi mesafeler alındı, Türkiye neler yapmayı vaat etti ve neler yapıyor?
- TOKİ, THY, TİKA, İHH, Kimse Yok mu, Deniz Feneri, Can Suyu... Hep birlikte el attılar bizim oraya...
Hastane işi hızla yol alıyor; fizibilite aşaması tamamlanmak üzere. Türk Hava Yolları, sağolsun Genel Müdürleri Sayın Temel Kotil öncülüğünde bir çalışma başlattı, kısa süre sonra karşılıklı seferler başlıyor.
TİKA ise, bütün imkanları ile seferber oldu... Yollarımızı Türkiye yapıyor, su meselemizi Türkiye çözüyor...
- Su meselesinde ne aşamadayız?..
- Aslında su problemimiz yok. Somali’de su kaynaklarımız çok fazla. İki büyük nehrimiz var. Bu nehirler Etiyopya dağlarından geliyor ve Hint Okyanusu’na akıyor. Yeraltı su kaynaklarımız var ama, bu kaynakları yüzeye çıkaracak kuyularımız yok, barajlarımız yok. Türkiye bunları sağlayacak inşallah...
- Türkiye’nin zenginliklerinizde gözü yok... Ama bu “zenginliklerden sadece ABD, Çin vs. istifade edecek” anlamına da gelmemeli, öyle değil mi?..
- Somali hayvancılığın yaygın olduğu bir ülke. Bu alanda çalışabiliriz. Muz ağaçları ve susamı ile meşhur bir ülke. Somali’de üretilen susamlar Ortadoğu’ya ihraç ediliyor. Yeraltı kaynaklarımız zengin. Ancak, keşfedilmemiş kaynaklar bunlar. Bu kaynakları ortaya çıkarmak için para ve teknolojiye ihtiyaç var. Bizim kaynaklarımızı çıkaracak para ve teknoloji olanaklarımız yok. Bir başka problem ise, Somali’de ABD şirketlerinin çok olması ve yeraltı kaynaklarımızın olduğu yerleri koruma altına almaları. Böylece kimse bu kaynakları açığa çıkaramıyor. Türkiye, sizin de belirttiğiniz gibi “karşılıksız” yardım edecek yüreğe sahip. Ancak, zenginlikler niçin karşılıklı yardımlaşma ile büyütülmesin?..
•
- Somali’de Türkiye’nin ve dolayısıyla Somali’nin istifade edebileceği muazzam zenginlik kaynakları var. Bunlar, sadece bizim değil, aynı zamanda Türkiye’nin... Bütün insanlığın...
•
Sayın Büyükelçi böyle düşünüyor...
Bizdeki “ulusalcı muhalefet” ise, “Türkiye’nin Somali’de ne işi var?” zihniyetinde...
“İrtica”dedikleri de bu olmalı...
Bizdeki El Şebab yani!..