Huzursuz musunuz?
Çevremize şöyle bir bakalım.
İnsanların belirgin bir şekilde, hep gergin, sinirli, sıkıntılı ve stresli olduklarını görüyoruz.
Bu da onları, devamlı huysuz ve huzursuz yapıyor!
Bu davranış bozukluğu, şüphesiz toplumda psikolojik rahatsızlıkları da beraberinde getiriyor.
Donuk bakışlar, asık suratlar, gülmeyen dudaklarla insanlar çevrelerine hep negatif enerji saçıyorlar!
Çünkü bu davranışlar birer sâri hastalık gibi, diğer insanlara da bulaşıyor!
Bu insanların, ruh sağlıkları, kimyaları, moralleri bozuk!
İş yerinde böyle, sokakta böyle, dolmuşta-otobüste böyle, maçta böyle, evde böyle!
Sanki bunlar, başka dünyaların varlıkları gibiler!
Bedenleri burada, ruhları başka diyarlarda!
Böyle toplumlarda küfür en alt davranış biçimidir, cinayet de en üstü!
Ortasındakiler; yalanlar, talanlar, yağmalar, çalmalar, zulümler, haksızlıklar, saldırılar, yaralamalar vs… artık o toplumda normal hale gelirler.
Bu durum, üzerinde ciddi durulması gereken bir konudur.
Eşref-i mahlukat olan bir insan, nasıl bu hale gelir?
***
Mekke’de Ümmu’l Kura Üniversitesi’nden Şahinaz Milibari isimli doktora öğrencisi bir tez hazırlamış.
Tam da bu konuyla ilgili.
Tezinde; “Sünneti Nebeviye Işığında Psikolojik Hastalıklardan Korunmak ve Bu Hastalıkların Tedavisi” konusunu işliyor.
Şahinaz Milibari, en belirgin psikolojik hastalıkların; kaygı, üzüntü, obsesif kompulsif bozukluk, baş ağrısı, stres, hastalık korkusu, insomnia ve psiko-fiziksel hastalıklar olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, psikolojik hastalıklardan korunmanın ve bu hastalıkların tedavisinin birinci faktörünün; Allah’a (cc) yakîn bir iman olduğu vurgulanıyor.
Müminler zaten bunun böyle olduğuna inanıyor ve biliyor da, bir bilimsel araştırma sonucunda bu tespitin yapılmış olması, “biz bilimden başka gerçek tanımayız” diyenler için önemli bir tespittir!
Milibari tezinde bakın ne diyor:
“Küçüklükten itibaren içine Allah inancı yerleşen bir kimsenin özgüveni ve direnci artar.
O kişi, olaylar karşısında şaşırmaz, eli ayağına dolaşmaz.
Psikolojik hastalıklara karşı korunaklı olur ve bağışıklık sistemi güçlenir”
Ve ardından şu ayeti ekliyor:
“İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.” (En’am,82)
Araştırma ayrıca, tesbih, dua ve Allah’ı zikretmenin yapıldığı beş vakit namazı eda etmenin kişiyi psikolojik olarak çok rahatlattığını, bunun da kişinin her türlü kaygı ve stresten uzaklaştırdığını, bu durumun namaz sonrası da devam ettiğini ispatlıyor.
Nitekim, Hz.Peygamber aleyhisselam da namazın bu özelliklerine dikkat çekerek, namaz vakti geldiğinde “Erihna ya Bilal! Yani, Ey Bilal! Namaz için kamet getir de rahatlat bizi!..)” buyururlardı.
Gerçekten hakkını vererek kılınan bir namazdan daha huzur verici bir eylem yoktur?!
“Zihne enginlik, ruha dinginlik, kalbe inşirah ve itminan, bedene de huzur ve sükûn veren bu ibadetlerden uzaklaşınca mı, acaba insanlar stres ve bunalıma girdi?” sorusunun cevabını bu tezde bulabiliyorsunuz.
***
Şimdi denecek ki; “Elbette Mekke’deki bir Üniversitenin öğrencisinden başka türlü bir tez beklenemez! O öğrenci Müslüman olduğu için de objektif davranmayabilir! Bize asıl batıdaki üniversitelerde yapılan bilimsel araştırmalardan örnek verin!”
Böyle diyenlere vereceğimiz örnekler de var elbet!
Ama gelecek yazımızda inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.