İnşallah yanılırım
Arap baharının başlangıç noktası olan Tunus, kurucu meclisi seçimini tamamladı. Bu meclis kendi iç tüzüğünü hazırladıktan sonra geçici hükümet teşekkül edecek, sonra bir yıl içinde yeni anayasayı hazırlayacaklar, yeni anayasaya göre parlamento seçimleri yapılacak ve demokratik düzene geçmiş olacaklar.
Bizim için sürpriz olmayan ama çevresini görememe marazına mübtela çevreler için sürpriz olan Tunus seçimlerinde Ğannuşi liderliğindeki İslami Nahda (kalkınma) hareketi rakiplerine büyük fark atarak seçimi kazandı. Duyulan tedirginliği gidermek için de kendilerinin Türkiye'deki AK Parti'yi örnek aldıklarını söylüyorlar!
Tunus seçimleri uluslar arası gözlemcilerin de şahadetiyle şeffaf, hilesiz dürüst ve adil bir seçim olmuştur.
Seçimler şeffaf ve dürüst olarak yapıldığı takdirde Libya'da da Mısır'da da diğer Arap ülkelerinde de dindar hareketlerin seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Hatta birçok tarafsız gözlemci, Arap dünyasında Müslüman Kardeşler (Arap ülkelerinde toplumun bütün hücrelerine kadar örgütlü bulunan tek İslami hareket) döneminin başladığını başlaması gerektiğini ve onlara fırsat verilmesi gerektiğini yazıyorlar, söylüyorlar.
Arap dünyasındaki rejimler, İslami hareketlere siyasi tecrübe fırsatı vermediği için önlerinde tek başarılı örnek olarak Türkiye AK Parti'yi görüyorlar, AK Parti'ye özeniyorlar ve öykünüyorlar.
Öte yandan güçlü ve büyük aktör ABD artık bölgeden çekiliyor. ABD'nin bırakacağı boşluğu doldurmak için gayret eden Fransa sömürgeci politikaları nedeniyle rağbet görmüyor, Rusya zaten sabıkalı olduğu için şansı yok, Çin'in ticaretten başka bir düşüncesi yok. Bölgedeki boşluğu doldurmaya aday iki ülke var. İran ve Türkiye.
İran rejimi, mezhebi yapısı itibariyle Arap halklarının sıcak baktığı bir devlet değil. Dolayısıyla Sünni Erdoğan liderliğindeki Türkiye bölgedeki boşluğu doldurmaya tek aday olarak görülüyor.
Buraya kadar yazdıklarım Arap dünyasının genel tavrını özetten ibaret.
Evet onlar Türkiye'ye özenirken aslında bizim en büyük sorunumuzun da anayasa sorunu olduğunu göremiyorlar.
Aslında Tunus ne kadar yeni bir anayasaya muhtaç ise biz de en az o kadar yeni bir anayasaya muhtacız. Onlar henüz bizim anayasal sorunlarımızın farkında değiller. Onlar Tayyip bey liderliğindeki AK Parti'nin başarılarına bakarak bize özeniyorlar.
AK Parti milli iradeye dayalı başarılarını anayasayı daha doğrusu sistemi gerçek manada demokratikleştirerek kurumsallaştırmaya gayret ediyor. Bu bağlamda ülke olarak henüz Arap dünyasına örneklik teşkil edecek mükemmeliyeti kazanmış değiliz.
Aksine engelleler var.
Bu mükemmeliyeti sağlamak için olmazsa olmaz ilk şart insanı esas alan, çağdaş demokrasi ölçütlerine sahip bir anayasadır.
Muhalefetin ilk üç madde üzerindeki katı tutumu, bazı konuların tartışmaya açılmasına bile yaklaşmayan sert tavrı öyle görülüyor ki çağdaş bir anayasa yapmayı neredeyse imkansız kılıyor.
Mesela Türkiye dışında hiçbir ilmi, akademik ve siyasi çevrede savunulamayacak Atatürk milliyetçiliği gibi dar bir çerçeve içine hapsedilecek anayasa ülkemize özenen hiçbir topluma müspet bir örnek teşkil etmeyecektir.
Çağdaş bir anayasa yapamamak Türkiye'nin dünyada ve özellikle bölgemizdeki ekonomik ve siyasi gelişmesine de engel olmayı beraberinde getirecektir.
Tunus'la aynı zaman diliminde yeni bir anayasa yapacağız.
Muhalefetin açıklamalarını duydukça, bize özenen Tunus'a biz özeneceğiz gibi geliyor bana.
İnşallah yanılırım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.