Faruk Çakır

Faruk Çakır

Adalet de adalet

Adalet de adalet

Adaletin olmadığı yerde, huzur ve sükûnetin olması da mümkün değil. Bunun en büyük delillerinden biri de, ülkemizin içinde bulunduğu durumdur. Görünüşte çok şeye sahibiz, ama cemiyet olarak başımız dertlerden de kurtulmuyor.
Adaleti dağıtan hukuk sistemimiz, bir bakıma ‘dosya dağları’nın altında kalmış vaziyette. Bazı dâvâlar bir iki değil, 10 ya da 15 yıl sürüyor. Elbette sıkıntı sadece dâvâların uzun sürmesi de değil. Verilen kararlar ne ölçüde âdil, asıl bunun tartışılması gerekir. Bazı kararların cemiyet üzerinde infiâle sebep olduğuna günümüz ve yakın tarihimiz şahittir. Dolayısı ile “Kısa sürede ve acele karar alınması”nı istemek de tek başına problemi çözmeye yetmez. Aslolan, âdil ve hakkaniyetli kararlara imza atabilecek bir sistemi kurabilmektir.
Son günlerde yine kamuoyunun ummadığı ve beklemediği gözaltılar oldu. Doğrusu bu isimlerin hiçbirini yakînen tanıyor ve işin ayrıntılarını bilmiyoruz. Ama şunu biliyor ve her zaman ifade etmeye çalışıyoruz: Adalet sistemi, kılı kırk değil, hatta ‘kırk bir’ yarmalı! Çok dikkatli ve âdil olunmalı. Âdil olmayan kararlar, ‘adalet sistemi’ne olan güveni sarsar ki, bu sarsıntı zihinlerde ‘maddî deprem’lerden daha fazla zarar verir!
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de, kamuoyunu ikna için çeşitli ‘paket haber’ler medyada yer alıyor. Bundan maksat, insanların itirazlarını kesmek, “Demek ki bir yaptıkları varmış” kanaati meydana getirmektir. Tabiî ki bu iddiaların gerçekleşmiş olması da mümkündür, ama bir ihtimal dahi olsa bu kişilerin ‘masum’ olma ihtimali her an için aklımızın bir kenarında durmalıdır. Sadece medyada yer alan haberlerle kanaat oluşturmak insanı büyük ölçüde yanıltır.
Sadece ‘haber’lere bakarak kanaat oluşturmanın yanlışlığını şöyle izah etmek mümkün: Düşünün ki geçmiş yıllarda insanlar sadece ‘kitap’ okudukları için yakalanmış ve hapislere atılmıştır. Böyle bir hadisede, hapse atılan kişinin komşusu, gazetelerdeki haberlere bakıp, “Hımm, demek ki kapı komşum devletin temel nizamlarını bozmak istiyormuş” dese ve komşusunu mahkûm etse haklı olur mu?
Benzer hadiseler bizim başımıza da gelmiştir. Yazılar ya da haberlerden dolayı yargılandığımız günlerde bazı safdil dostlarımız, “Sen de öyle şeyler yazma! Demek ki bir ‘suç’un var ki seni de mahkemeye verdiler” gibi ‘gül’ler atmıştı.
Tabiî ki hukukun ve adaletin sarsılmasına, en başta darbeler sebep olmuştur. Meselâ, 12 Eylül sonrasında pek çok kişi, ‘idam’la yargılandığı halde sonrasında beraat etmişlerdir. Hazırlanan iddianamelere bakılarak kanaat ortaya koyanlar sonunda hata ettiklerini anlamışlardır. Dolayısı ile sadece gazete ve TV haberlerine bakılarak uygulamalar hakkında kesin kanaat ortaya koymak insanı yanıltabilir.
“Adalet mülkün temeli” olduğuna göre bu konuya ne kadar dikkat edilirse o kadar fayda var. Temel sağlam olmadıktan sonra, ‘kule’leri boyamak, parlatmak ve cilâlamak bir fayda verir mi? Adalet sisteminin sıkıntılı olduğunu işbaşındaki ve eski bakanlar da ifade ediyor. O halde bu sistemi düzeltmek ve gerçekten ‘âdil’ hale getirmek şart. Kanunlar her yerde olur, ama mühim olan adaleti tesis edebilmekte. Bunun için ilk iş olarak kanunları da ‘adaleti tecelli ettirecek şekle’ getirmek lâzım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi