Haccın nârı (sıcaklığı) da hoş, nûru da hoş
Her Müslümanın, bülûğa ermeden öğrendiği gibi, hac, İslâm şartlarının beşincisi. Yalnızca zengin Müslümana farz. Hem malî, hem bedenî, hem fikrî, hem içtimâî, hem İslâmın yüksek siyâseti, hem de Müslümanların birliğine hizmet eden geniş, şumullü bir ibâdet.
Hac, diğer bütün ibâdetler gibi yalnız Allah emrettiği ve Onun rızasını kazanmak için yapılan mukkaddes bir vazife aynı zamanda.
Yarattığı her varlığı binlerce hikmetle donatan Hakîm-i Mutlak olan Cenâb-ı Hak, elbette hac gibi teşriî emir ve kanunlarına—ve sâir ibâdetlere de—hem dünyevî, hem de uhrevî binlerce hikmet, fayda ve netice takmıştır.
Rabbimiz, sonsuz adâlet ve şefkat sahibi. Eziyet, meşakkat vermekten berîdir. Şu halde, meşakkatli, zahmetli, sıkıntılı ve masraflı hac emrinde pek çok meyveler olması aklın, mantığın zarurî olarak kabul ettiği hususlardır. Kalbin, vicdânın ve aklın gıdalarından birisi de, Allah’ın emirlerini yerine getirmektir. Sayılamayacak kadar çeşitli nimetlerle donatılan ve her an türlü türlü nimetlere mazhar olan insanın, ne kadar meşakkatli olsa da, Allah’a kulluk etmek, şükretmek ve niyaz etmekten başka tatmin olacağı, huzur bulacağı ne var?
Hac ibâdetinin dünyevî meyvelerinden birisi, Müslümanların, hem de varlıklı olanlarının bir araya gelmesi, tanışması, görüşmesi, fikir alış verişinde bulunması, yüksek İslâm siyaseti hakkında meşveret etmeleridir. Bu arada, akıl, müşahede, zekâ, tecrübe, hâfıza, sevgi ve kardeşlik gibi sâir duyguların da inkişaf etmesidir.
Hac, gerçekten mâlî yükümlülükleri çok olan, külfetli ve meşakkatli bir ibâdettir. Evet, meşakkat, zahmet ve sıkıntı ile kazanılan tecrübeler, fikirler ve düşünceler, hem akıl, kalp, vicdana mâl olucu, hem de mâledicidirler. Yâni, insan, meşakkatle elde ettiği bir serveti, bir gerçeği, âdeta bütün zerrelerine sindirir, meleke haline getirir ve kolay kolay unutmaz.
Hac, eğitim-öğretimden idâre ve siyasete, san'attan ticarete, mimarîden örf ve geleneklere kadar müsbet olan ne varsa, Müslüman milletlerin bunları birbirinde müşahedesi, tesbiti, birbirinden öğrenmesi, tecrübe etmesi ve aynısını veya benzerini kendi şartlarına adapte ederek uygulamasıdır aynı zamanda. Netice itibariyle; insanın, insanlığın, İslâm âleminin kemâline ve olgunlaşmasına hizmet eden, bir zahmetinde yüzlerce rahmet bulunan haccın herşeyi güzeldir. Nârı (sıcaklığı) da hoş, nûru da hoş; zahmeti de hoş, meşakkati de hoştur.
Bu vesileyle Arefe Gününüzü ve mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder; ülkemiz, İslâm âlemi; özellikle muztar ve mağdur Müslümanlar, mazlûmlar ve insanlık âlemi için hayırlara vesîle olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.