Ersoy Dede

Ersoy Dede

O terörist de askerdi!

O terörist de askerdi!

Kartepe Operasyonu’nda sizin de bir şey dikkatinizi çekti mi? Eylemcinin asker firarisi olduğu gibi..

En başından anlatayım en iyisi.. Hepsini bilmeme imkan yok. Ama hiç yoktan, Dağlıca Baskını sırasında birliğine ihanet eden Er Ramazan Yüce’yi biliyorum. Hatırlatayım müsaadenizle..


2002 yılında, ‘PKK’ya, yardım ve yataklık yapmak’ suçundan yargılanıp beraat ediyor. Aynı yıl, Mersin’de 2’si polis 4 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin de yaralandığı nevruz kutlamalarında gözaltına alınıyor. Özel yetkili mahkemede tutuklu yargılanırken yaşının 18’den küçük olması nedeniyle tahliye ediliyor. Dava 2005’te, yaşının küçük olması göz önünde bulundurularak beraatle sonuçlanıyor. Ayrıca Mersin Asliye Ceza Mahkemesi’nde de taşla polis yaralamak, resmi araç ve işyerlerini hasara uğratmak, izinsiz gösteri yapmak, polise mukavemet suçlarından da yargılanıyor. Sonra da askere gidiyor. Karşımıza ise Dağlıca Baskını sırasında (sözüm ona) örgüt tarafından kaçırılırken çıkıyor. Peki Ramazan Yüce’nin, askeriyedeki pozisyonu neydi biliyor musunuz? Muhabereci ve termalciydi.. Yani telsiz konuşmalarının başındaydı ve ısıya duyarlı kamera ile aldığı görüntüleri komutanına bildirmekle yükümlüydü. Sonrasını biliyorsunuz zaten.


Şimdi de Kartepe eylemcisi Mensur Güzel var karşımızda. PKK’nın sözde Kocaeli gençlik sorumlusu. İçişleri Bakanı, onun, örgüt tarafından sıkı eğitilmiş bir militan olduğunu söyledi. Ve dahası, üzerine bombalar sarıp gemi kaçıracak kadar da gözü dönmüş bir terörist. İşin psikolojik tahliline girmeyeceğim. Sıkı durun şimdi. Aynı Mensur Güzel, 2008 yılı Temmuz ayında Ankara Mamak’ta bulunan Mekanize Tugayı’ndaki birliğinden firar ediyor. Tersten baktığınız zaman bu bilgiye, şöyle okuyabilirsiniz; eğer birliğinden firar etmeyi seçmeyip de askerliğini yapmaya devam etseydi, başkentin göbeğindeki en kıymetli birliklerimizden birinde bu gözü dönmüş azılı teröristi barındırmaya devam edecektik. Üstelik de bunda onun zerre kadar suçu yok. Çünkü öyle bir asker alma sistemimiz var ki, sadece yaşının gelmiş olması yeterli. Ordu’da bir işe yarar mı, varlığı faydadan çok zarar mı getirir? Hiç bunları değerlendirmiyoruz. Ya hu, bir işletme düşünün ki, her dakika zarar ettirseniz bile işten atılma ihtimaliniz yok.


Benim askerlik yaptığım birlikte bir jiletçi vardı. Psycho derlerdi zaten askerler. 24 saat aralıksız kendini doğrardı. Doktor Teğmen, sıhhiye onbaşı gece-gündüz etrafında onu tedavi etmeye uğraşırlardı. Ne nöbet tutar, ne bir iş yapardı. Sırf zarar.. Dayanamadım, bölük komutanına bir gün sordum; “Komutanım göndersenize şu adamı. Sınır birliğindeyiz, içeride uğraştığımız meseleye bakın”.. Ne cevap verdi biliyor musunuz? “Vallahi elimde olsa bir gün bile tutmam ama, gönderemiyorum. Sadece askerliğini uzatmamak için ceza vermemeye çalışıyorum” dedi.. Bu adamı istihdam ederek Türk Silahlı Kuvvetleri, ne kazanıyor olabilir ki? Hiçbir askeri, sivilde yaptığı işler dolayısıyla fişleyin ve de onlara özel muamele yapın demiyorum. Sakın ha yanlış anlaşılmasın. Benim zihniyetime de ters bu tür şeyler. Ama askere alacağınız zaman seçici davranamaz mısınız biraz?


Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi