Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Peçeye kelepçe, teşhire hürriyet!

Peçeye kelepçe, teşhire hürriyet!

Fransa peçe takanlara bir yandan 140’ar euro ceza keserken, diğer yandan inadına peçeli sayısı 2000’i geçiyor. Kıyafeti yüzünden ceza yemek, Ortadoğu’da olsa hadi ipini çekelim, Avrupa’nın Paris’i olursa gel de mantığını izah et.

Öyle ya, bizim daracık pantolon kızgınları kıyafet hürriyetini Avrupa’nın medeniyet merkezi sayılan(!) Fransa gibi bir yerden alınca kutsanmış bakıyorlardı bu işe.

Diyorlar ya, kıyafetimize kimseler karışamaz. Demek ki öyle değilmiş, karışanlar varmış...

İşte Fransa; çarşaflıya takip, peçeliye kelepçe...

Yadırgamıyorum, çünkü Fransa bizim tarihi bataklığımız. Ne kadar sivrisinek varsa bu tarafa hep oradan uçurulur. Biz de sıtma oluruz... Merakım güme gitmeden konuya gireyim.

Örtünme el hak, ama peçenin İslam’da ne kadar zorunlu bir örtü olduğunu söylemek yetkisine sahip birisi değilim, merak edilen, kadıncılar cinsel teşhire sınır tanımazken, Fransa peçeye neden yasak uygular onu anlayamıyorum. Kıyafet serbestisini savunan sen değil miydin?

O zaman birisi arsızlığına kadar açılırsa, diğeri de hayasına kadar kapanır, ne var bunda?..

Demokrasiyi işte bu ikiyüzlülüğünden sebep sevmiyorum.

Bizim vergi rekortmenimiz Manukyan, kadın satarak devlet nişanesi almadı mı?

Avrupa’nın zenginleri ya uyuşturucu/silah tüccarı, veya kadın cinselliğini pazarlayanlar.

Kapitalizmin pazarında namuslunun alın teri para pul etmiyor.

Hem Fransa, çarşaf konusunda sabıkalı. Belleğindeki korku çizgileri tâ Kahramanmaraş olaylarındaki Sütçü İmam’a dayanır. İmamın tokadı hâlâ geçmedi.

Çarşaflılar geliyor, Fransa’nın gözü yaşlı...

Eskiden Türkler geliyor derlerdi. O yüzden Avrupa Osmanlı’nın kalpağı ile çarşafından çok korkar, titrer. Bir çarşaflı veya kalpaklı görse, zanneder ki, Osmanlı Balkanlar’dan kafasını uzatmış bakıyor. Kanuni gibi bir deha düşer korkularına.

Tarihçi Hammer’in naklettiğine göre Kanuni Fransa Kralına mektup yazmıştı:

“Ben ki; kırksekiz krallığın hakanı Sultan Süleyman Han’ım. Seferimden aldığım habere göre, memleketinizde dans namı altında kadın-erkek birbirine sarılmak suretiyle herkesin gözü önünde faydasız işler işlemekte olduğunu işitmişimdir... İş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde name-i hümayunum yed’inize (elinize) bulaşmasından itibaren derhal son verilmediği taktirde, bizzat orduya hümayumumla gelip men’e muktedirim .”

“Muhteşem Yüzyıl” filmi adı altında Osmanlı’nın padişahına çamur atanlar en azından bu name-i hümayumu okusalar padişah ne demek olduğunu anlardılar.

Şaşı baktı şaşı gördü...

Laikçilerin hafızasındaki devlet adamı imajı ya sarhoş veya kadın düşkünü hovarda olacak, başka türlü ifade edemezler, kavrayamazlar.

Şiddet olayı bir başka sancı.

Şiddeti meydana getiren altyapı aslında tâ kendileri...

Hiçbir kurala uymayan aile ilişkileri yanısıra çakma kadıncılık ve erkek arkadaşlığının sonu her zaman fecaat, pislik, serüven, çöplük...

Erenlere sorsanız kalpleri temiz, her birisi Hacı Bektaş Veli(!)..

Özel hayatlarına bir girin de görün, öyle mi değil mi? Sorun bakalım, yaşı küçük kızlar nerelerde pazarlanıyor... Gün geçmiyor ki kıskançlık yüzünden kadın öldürülmesin.

Kadın cinselliği eşittir para geçiyor alt yazılarda...

Eskiden bu olaylar aydın geçinenlerin not defterlerinde “töre cinayeti” olarak geçerdi, ne olacak köylü, çoban, amele, cahil... Şimdilerde Gavur İzmir dedikleri şehirde kaçıncı cinayet...

Ne dersiniz, ibre tersine mi döndü?

Geçenlerde yazdığım makalemdeki ekran kirliliği ile daracık pantolon giyme rezaletine karşı Fransızlaşanlardan sayılmayacak kadar tepki aldım. Hâlâ da köşe yazılarında tepkiler devam ediyor...

Akşam gazetesi yazarı Sevim Gözay da dertli yazdı:

“(...) Pantolonu, cinsel teşhirin birinci maddesi ilan ediyor ve Arap ülkelerinin meclislerinde de çarşafın kalkacağından tasalanıyor devamında.

Emekli hakim bu adam.

Şimdi anladınız mı; bu ülkede kadına şiddetin, tecavüzün neden önüne geçilemediğini ve o aşağılık indirim yasalarının neden harıl harıl çalıştığını? Adalet dağıtmanın Nusret gibilere kaldığı bir ülkede, bıçaklanmış kadınları sürmanşet yapanlar kahramanlığa soyunmuş çok mu?”

İşte Türk’ün aklı bu odaktan çalışıyor... Sokak teşhirini kınadım diye kadına şiddet artıyormuş, çıplaklığı teşvik edersem kadına şiddet azalacakmış...

Hadi İslâm’ı kuralları bir kenara koyalım, bankocular toplum psikolojisi ile sosyolojiden çakmıyorlarsa ne diyelim, sür eşeğine Niğde’ye, veya Allah(c.c) acil şifalar versin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi