“Başörtülü”den kime ne!..
Hükümet, “mevzuata göre” serbest olan…
“Rektör hukuk tanımazlığı”ndan başka da engeli bulunmayan “başörtüsü” meselesini…
Kahir ekseriyeti “Sezer” tarafından atanmış üyelerin “adalet anlayışına” terk edince…
Beklenen oldu!..
“Dört ay daha top dolaştırılması halinde” birçok rektör zaten gidiyordu…
Yerlerine Sayın Gül’ün tercih edecekleri geleceğinden…
öncelikle bu üniversitelerde ve kısa süre içinde de “rüzgâra” dayanamayan diğerlerinde başörtüsü yasağı tarih oluyordu…
Hal bu iken; Sayın Erdoğan nasıl oldu da; “Anayasa Mahkemesi’ndeki mevcut yapının hukuka uygun karar vereceğine” inandırılabildi…
Bilemiyorum…
Bildiğim, bazı önemli hukukçuların kendisine uyarılarda bulunduğu…
Ve… Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın ziyaretine gelen “sağ duyulu sivil toplum temsilcilerine”;
“Burada tablo iyi değil, ben ilgili arkadaşları çok uyardım ama dinletemedim” dediği!..
Ne yazık ki… Olan oldu…
Başörtüsüne özgürlük mücadelesi çok büyük bir darbe yedi!..
Yedi de…
Kafam bozuluyor arkadaş!..
Sanki darbeyi, yıllardır bin türlü eziyete, hakarete muhatap olan, itilip kakılan, incecik bileklerine kelepçe geçirilerek güvenlik merkezlerine götürülen, hayallerini, ümitlerini hatta ve hatta ailelerini kaybeden mağdureler değil de…
Başkaları yedi!..
Böyle bir bağlamda konuşuyoruz;
“AK Parti kapatılacak mı, kapatılmayacak mı?..”
“Bu karar, AK Parti’nin kapatılacağı anlamına geliyor mu, gelmiyor mu?..”
Şu hale bak!..
Koca bir dava; bir başka tabelayla da pekala yoluna devam edebilecek olan bir siyasi partinin varlığı ve yokluğu çerçevesinde değerlendiriliyor!..
Her “mütedeyyin” siyaset adamının, iş adamının, gazetecinin, yazarın, şairin vesairenin yükselişinde büyük katkısı bulunan; bunları yıllarca adeta sırtında taşıyan başörtülü şimdi perişan halde!..
Fikirleri alınmaksızın gerçekleştirilen bir değişiklikten…
Ve örtülerini düşman ilan eden zihniyetin bu değişikliği hukuka aykırı bir kararla iptal etmesinden dolayı, ümitlerinin kalan kısmını da yitirme noktasına gelmiş bulunan hanımefendilerin durumu ne olacak?!..
Bakın…
Dünkü grup toplantısının öncesinde ve sonrasında…
Ve Sayın Başbakan’ın konuşmasında ne yazık ki “başörtüsü” yoktu!..
Yüzbinlerce mağdurenin son gelişmelerden sonra yaşadığı büyük yıkım, tepkilere yansımıyordu…
Biz, politikayı konuşuyorduk…
Kulislerde filan hep, “AK Parti kapatılır mı, kapatılmaz mı?..”
Bundan bahis vardı!..
Ha bir de…
“Bu karar AK Parti’nin kapatılacağının işareti ise…
Ve gerçekten de Ak Parti kapatılır ise..”
-Evet?..
“Piyasalar ne olur?..
Borsa nasıl etkilenir?..”
Bunlar konuşuluyordu!...
Arkadaşlar!.. Beyler!...
Dalga mı geçiyorsunuz, Allah aşkına!..
-Başörtülülerin durumu ne olacak?..
Müdahil olmadıkları bir süreç boyunca yapılanların, yapılmayanların faturasını ödemek mecburiyetinde bırakılan bu biçarelere, kim ne diyecek?..
Ve kim hesap verecek?..
“Erkler karşı karşıya geliyor”muş!..
“Bu tür yetki ihlalleri demokrasimize zarar veriyor”muş!..
“Anayasa Mahkemesi’nin saygınlığına öncelikle bu kurumda görev yapanların özen göstermesi gerekir”miş!..
“İhracatı patlatmış”lar!..
“Merkez Bankası’nın döviz rezervini arttırmış”lar!..
“26’ncı büyük ekonomi iken 17’nci büyük ekonomi haline gelmemizi sağlamış”lar!.
•
Tamam, hepsine tamam da…
Ben aynı noktadayım: “Bugüne kadar her türlü bedeli ödemiş bulunan başörtülünün hali ne olacak?..”
Diyelim ki; Anayasa Mahkemesi’nin “Sezer” tarafından atanmış üyeleri… “ölümü gösterdik, sıtmaya razı edelim; AK Parti’yi kapatmayalım” dediler…
Ve diyelim ki…
üçüncü yol olarak; “Hazine yardımından mahrum bırakmakla” yetindiler…
Ya da…
En iyi senaryo… “AK Parti laikliği ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerin odağı haline gelmemiştir” dediler…
Ve…
“Beraate” karar verdiler!..
Anladık;
Parti rahatlayacak…
Piyasalar da öyle…
Peki efendim… Başörtülüler ne olacak?...
Onlara vaadiniz kaldı mı?..
Ne güzel bir süreç;
Aydın Doğan servetini üçe katladı…
Faizciler, bu dönemde hiç olmadığı kadar büyük vurgunlara imza attı…
Yüksek bürokrasinin dokunulmazlığı olduğu gibi kaldı…
Sayın Adalet Bakanı açıklamıştı;
Yüksek Yargı ekstra maaş zamları aldı…
Birileri “ihale”, birileri “prestij”, birileri de “seçim” kazandı…
Kaybeden ise…
Başörtülü oldu!..
Olan bitende dahli olmayan başörtülü, bu “oyun”un tek kaybedeni!..
Buna tahammül edemiyorum!..