Apo’nun avukatları
PKK liderlerinden Murat Karayılan, Fırat Haber Ajansı’na bir açıklama yapmış ve KCK operasyonlarını eleştirmiş.
Haklı olabileceği noktalar var...
Operasyonların kapsamı, gözaltına alınan avukatların aslında devletin temsilcisi olarak mesaj taşıdıkları gibi.
Öncelikle benim dikkatimi Karayılan’ın bu açıklamayı yaptığı gün, CHP’nin MİT Müsteşarı hakkında suç duyurusunda bulunması çekti.
AK Parti’yi doğrudan hedef alan açıklamayla suç duyurusunun aynı zaman dilimine gelmesi CHP açısından talihsizlik olmuş açıkçası.
Karayılan’a gelirsek...
PKK lideri, avukatların cezaevinden dışarı herhangi bir bilgi çıkarmasının imkansız olduğunu, Kandil’e ulaşan notların devletin bilgisi dahilinde geldiğini savunuyor.
Ama bu savunma Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı ve dışarı çıkması yasak olan görüşmelerin ve talimatların PKK’ya yakın sitelerde kelimesi kelimesine nasıl yer bulduğunu açıklamıyor.
Öcalan, İmralı’da otomobil soygunculuğundan bulunmuyor, bir örgüt lideri olarak bulunuyor.
PKK sitelerine yansıyan görüşmeleri savunma notları olmaktan çok, örgüte ve tabana mesaj niteliği taşıyor.
Öcalan bir açıdan avukatları aracılığıyla örgüt üzerindeki yönetim gücünü sürdürüyor.
Bu devlet açısından iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilemem.
Benim bildiğim, bir hukuk sisteminin buna izin veremeyeceği.
Yıllar önce SABAH Gazetesi’nde bir hukuk sayfası başlatmıştık.
Ana hikayemizi The New York Times gazetesinden almıştık.
New York’ta bir yargıç, işlediği suçlar nedeniyle hücre cezasına çarptırılan bir çete liderinin avukatları aracılığıyla dışarıya 2 kişinin infaz emrini gönderdiği ortaya çıkınca, mahkum hakkında tam tecrit kararı vermişti.
Yani, gardiyanlar dahil herhangi bir insanla teması yasaklanmıştı, yemekleri bile kapının altındaki bir delikten verilecekti.
Affa uğramadıysa, hala tecritte yaşıyor olmalı bu mahkum.
Diyeceğim, devlet bazen olaylara ve gelişmelere farklı bakabilir ama hukuk bakamaz.
Ben hukuka saygı duyacaksam, yurttaşların can güvenliğine yönelik tehditlere karşı önlem almasını beklerim.
Eğer, girdiği savaşta yakalanmış bir örgüt lideri hala örgütü üzerinde etkili oluyor ve o örgüt ölümle sonuçlanan eylemler yapıyorsa, hukukun devreye girmesi gerekir.
Amerika’daki Türkler
Washington DC
Avrupa’dan farklı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde sayısı az ama niteliği oldukça yüksek Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yaşıyor.
Akademiden işdünyasına kadar pek çok alanda aktif olan bu insanlar nedense varlıklarını hissettirmekte çok başarılı olamıyordu.
Ancak bu durum hızla değişiyor.
Anadolu’dan, Orta Asya’dan, Balkanlar’dan gelen göçmenlerin kurduğu federasyonlardan oluşan Turkic American Alliance, kıta boyunca kurulmuş 6 federasyonu kapsıyor, bu federasyonlara üye 220 dernek bulunuyor.
Faaliyetlerine giderek hız veren Alliance, aralarında Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da bulunduğu çok sayıda senatör ve Temsilciler Meclisi üyesi ile doğrudan iyi ilişkiler kurmayı başarmış.
Çarşamba akşamı yapılan bu yılki toplantının kapanış galasına da çok sayıda senatör ve Temsilciler Meclisi üyesi katıldı .
Bu nasıl başarıldı, cevaplanması gereken bir soru.
Başarının altında, Amerika çapında örgütlenen derneklerin yereldeki etkileri, faaliyetleri önemli rol oynuyor. En alttan başlayarak ilişkiler ağı oluşturuyorlar ve eyalet bazında yasa koyucularla dost olmayı başarıyorlar. Kimi siyasetçilerle seçimlerinden önce ilişki kurup kampanyalarına destek veriyorlar.
Bu aktiviteleri onları eyaletlerinin senatör veya Temsilciler Meclisi üyeleriyle doğrudan ilişki kurmaya kadar götürüyor çünkü faaliyetleri onlar için gözden kaçırılmayacak kadar önemli hale geliyor.
Özetle, Washington’a hapsolup lobi faaliyetiyle yetinmiyorlar, doğrudan tabana iniyorlar. Bununla da yetinmiyorlar, her yıl düzenledikleri gezilerle eyaletlerinin kanaat önderlerini Türkiye’ye getiriyor ve Hatay’dan Konya’ya, Kapadokya’dan İzmir’e gezdirip ağırlıyorlar.
Sonuçta çok önemli bir sivil toplum gücü haline geliyorlar.
Kıymetlerini bilmek gerekir.