Melih Gökçek’e gıcık olmak!..
Bir grup “Ünlü gazeteci” arkadaşımızla birlikte Roma sokaklarını dolaşıyorduk...
Biri dedi ki; “Melih Gökçek gelsin de burada belediyecilik eğitimi alsın!..”
O böyle deyince, “muhafazakar” takımından bir arkadaş atıldı: “Şimdi Melih Gökçek tartışması açıp da, beni Melih Gökçek gibi bir adamı savunmaya mecbur etme!..”
•
Uygun bir zamanda bu arkadaşı kenara çektim:
“Melih Gökçek gibi bir adamı derken bunlara... Neydi kastın?..”
Dedi ki: “Baksana, işi gücü CHP’lilerle kavga etmek!..”
•
Güldüm...
“Allah sizleri pençesinde kıvrandığınız bu ‘aşağılık kompleksi’nden kurtarsın!..”
•
Melih Gökçek onla bunla kavga ediyormuş... “Bizimki”nin kızma sebebi buymuş!..
•
Bu tür tepkilere sağda solda rastlıyorum...
AK Parti’nin en amansız düşmanları olan Emin Çölaşangillerin Melih Gökçek’e kızma sebebi ile AK Parti’den beslenen bazı “atanmış muhafazakarların” kızma sebebi aynı!..
•
Melih Gökçek’i gündemime alan; Kanaltürk’te Sami Dadallıoğlu kardeşimin sunduğu Pazar Politika adlı programda ve sonrasında -bizim de iştirak ettiğimiz-Twitter’daki takipçileriyle buluşmasında söyledikleri oldu.
Her iki etkinlikte de soruldu kendisine:
“En çok gıcık olunanlar arasında yer almanızın kritiğini yaptığınızda... Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, hatalarınızın da payı yok mu!..”
Melih Gökçek’in bu sorulara verdiği karşılık bakın ne denli mânidardı:
“Bunca yıl, bu kadar göz önünde bulunan ve saldırılan bir insanın elbette hataları olabilir. Ama şunu görmek lazım: Bilhassa Refah, Fazilet dönemlerinde sağ tandanslı insanlar, televizyonlarda, şuralarda buralarda tabiri caizse evrile çevrile dövülürdü. Hep tek taraflı hücumlar olurdu. Bunlar, bu CHP zihniyetli adamlar, bizim sağ tandanslı insanlarımız, karşılarında hep böyle el pençe divan dursun istiyorlardı. Sayın Başbakanımız Tayyip Bey’le ben bu kanaati zannediyorum ki yıktık. Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin sayfasında, çok bilir kişi olarak tanınan birileri Türkiye’nin en fazla gıcık kapılan dört kişisinden biri olarak beni işaret etmiş... Okuyunca memnun oldum; sebeplerden biri de Emin Çölaşan’ı yok etmemmiş, bundan dolayı gıcık kapıyorlamış!... Bundan daha doğal olay olamaz. Bizden rahatsız oldular ve bize cephe aldılar. Siyasete girdiğimden bu yana hangi sıfatta olursam olayım hiç eğilip bükülmedim!.. Bu benim karakterim. Böyle de devam edecek inşallah.”
•
Dedim ya; Melih Gökçek’e şu veya bu sebepten dolayı kızmak mümkün...
Hele hele bir CHP’li olsaydım, “Bir an evvel yok olması için” Anıtkabir’e gider, adak adardım.
Ancak...
Gökçek’e bazı “AK Partili”lerin, sırf CHP’liler kendisine gıcık oluyor diye kızması garip!..
Allah şifa versin!..
AHMET GÜNDOĞDU’NUN
FIRÇA ÇEKTİĞİ BÜROKRAT!..
Son yazımızda, katsayı haksızlığına son veren YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’a ve haksızlığın ortadan kaldırılmasında büyük emeği geçen Memur Sen/Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’ya teşekkür etmiştik.
O yazıda, Sayın Ahmet Gündoğdu’nun bir Milli Eğitim Şurasında, “Türkan Saylan ve adamlarıyla el ele vererek” kesintisiz eğitimi, katsayı haksızlığını savunan bir üst düzey bürokrata acayip bir fırça attığını da belirtmiştik.
Sayın Ahmet Gündoğdu aradı: “Sabahın erken saatlerinden itibaren çok sayıda okuyucunuzun ilgisine muhatabız. Türkiye’nin ve hatta dünyanın dört bir yanından arayıp, hem tebrik ediyorlar hem de ‘O bürokrat kimdi?’ diye soruyorlar!..”
Evet, isim vermemiştik ama bize de teker teker cevaplamamız halinde işi gücü bırakmamıza sebep olacak kadar yoğun talep ulaştı...
Öyleyse belirtelim; Ahmet Gündoğdu’nun acayip fırça çektiği katsayı haksızlığı ve kesintisiz eğitim savunucusu bürokrat, zamanın Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan...
Kendileri, 2006-2008 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak görev yapmıştı.
Bir başka ifadeyle göreve “AK Parti iktidarı” tarafından getirilmişti!..
Bilgilerinize arz etmiş olayım.