Yasadan sonra ne olacak?
Beni tanıyorsunuz. Futboldan anlamam. Şike meselesine ise tamamen kriminolojik vaka olarak bakıyorum.. Beni asıl ilgilendiren ise meselenin politik tarafı. AK Parti’de, şike yasası ile ilgili fikri ayrılık olduğu gizlenmiyor. Hatta, aralarında, AK Parti’nin dört önemli kurucu gücünden biri olan Bülent Arınç’ın da bulunduğu bir-iki kişi, bu tavrını açıkça da ortaya koydu. CHP ise, bundan kendisi için faydalı bir sonuç çıkarmanın derdine düştü.. İstanbul milletvekili Oktay Ekşi’yi, yüzümde bir tebessümle izledim. AK Parti’nin bölündüğünü, parçalandığını iddia ediyordu.. Oysa kafasını çevirip arkasına baksa, kendi partisinin halini bir görse, AK Parti’nin bu durumu ile ilgili konuşmaya çekinirdi.. CHP, Baykal zamanında, en azından; C, H ve P olarak üç ayrı hizipti.. Şimdi ise sayamıyorum bile.. Ama o CHP, bugün iki üç AK Partili milletvekilinin demecinden yola çıkarak kendince bir politika üretmeye çalışıyor.. Çok yazık..
ARINÇ FAKTÖRÜ
Bülent Arınç’ın tavrı çok konuşuluyor.. Bunu neden yaptığı özellikle de.. Hem de adının, Erdoğan sonrası ara dönemde başbakanlık için geçtiği bu günlerde.. Çok açık.. çünkü Arınç’ın (iyi-kötü) bir fikri var. Ve bu fikrini de söyleyecek.. Hatta, Arınç’ın, “Ben hiçbir dönemde Erdoğan’a biat etmedim” sözünü pas geçenler bile, şike yasası üzerinden politik ayrılık olduğu yorumunu yükseltiyorlar,anlamakta güçlük çekiyorum.. Pazartesiden itibaren ne olacağını söyleyeyim.. Şu ya da bu karar çıkacak, şu ya da bu yol haritası üzerinde uzlaşılacak. Fark etmez. Kabul olması, reddedilmesi hiç önemli değil. Önemli olan bu süreçte yorumlarını yükselten herkesin, pazartesiden itibaren partilerinin verdiği karar doğrultusunda hareket edecek olmasıdır. 1 Mart tezkeresinde de böyle oldu, kara mayınlarının temizlenmesi ihalesinde de böyle oldu, vicdani ret tartışmalarında da böyle oldu, bedelli askerlikte de böyle oldu.. Herkes sanıyor ki Ak parti ilk kez bunu yaşıyor.. Hayır efendim.. AK Parti bunu en demokratik şekilde hep yaşıyor.. Tartışıyor, fikir alış-verişi yapıyor.. Doğruları yanlışları tartıyor.. Sonunda bir karara varıyor.. Arınç’ın da bir kararı vardı şüphesiz, Erdoğan’ın da.. Ama sonuçta parti olarak bir karar verip, yola devam ettiler..
ŞAMİL FAKTÖRÜ
Az önce bahsettiğim kategoriye Şamil Tayyar girmiyor.. O tamamen şahsına münhasır bir politika izliyor. Yani Tayyar eğer, pazartesiden itibaren partisiyle iplerini koparırsa benim için sürpriz olmaz. İyi ya da kötü olur-olmaz o benim bileceğim bir iş değil. Sadece beklediğim bir gelişme olur.. Bana sorarsanız artık, Şamil’in, AK Parti’de politika yapma yolu tıkanmıştır.. Barışsalar bile köprüler atılmış gibi görünüyor.. Ama bir kez daha söyleyelim, bu parti içinde bir çatlak sayılmaz.. Tamamen Şamil Tayyar’ın kişisel meselesidir..
CEMAAT FAKTÖRÜ
Fethullah Gülen Hocaefendi’yi seven ve takip eden kitle ile AK Parti’nin arasının açıldığı yorumları da bu süreçte yükseltildi.. Bu ilk önce, homojen olarak bir siyasi hareketi destekleme talimatı aldığı imajı yaratılmak istenen Hocaefendi’yi sevenlere bir haksızlıktır. Orası bir şirket, bir dükkan, patronu ve çalışanları olan bir işletme değil ki. Herkesin özellikle de siyaseten kişisel fikirleri var.. İsteyen AK Parti’yi destekler isteyen CHP’yi.. Ama asıl haksızlık, herhangi bir cemaatin oyuyla ayakta duruyor imajı verilmeye çalışılan AK Parti’ye yönelik yapılıyor burada.. Bunun böyle olmadığını CHP de biliyor da, maksat çamur atmak olsun.. “Gülen ve AK Parti’yi bitirme Planı” da aynı saikle kurgulanmamış mıydı?.. Kalın sağlıcakla.