Faruk Çakır

Faruk Çakır

Cumhurbaşkanını CHP seçsin!

Cumhurbaşkanını CHP seçsin!

Siyasî partiler, plan ve programlarıyla milletin önüne çıkar ve iktidara gelmek için çalışır. “Ben iktidar olmak istemiyorum” diyen bir parti ‘normal bir parti’ olarak kabul edilmez. İktidar olmak için ilk ve belki de son şart, milletle barışık olmaktır. Millete rağmen, milletin taleplerini dikkate almayan bir siyasî hareket iktidar yüzü de görmez, göremez.

Tabiî ki bu anlattıklarımız, normal “demokrat ve hür ülke”lerde, “serbest ve adil seçimler”le mümküdür. Adil olmayan seçimlerle de bazı partiler iktidara gelebilir, ama onlar iktidar olsa da milletle bütünleşemez, kaynaşamaz ve kalıcı olamaz.
Türkiye’de milletle uzlaşamayan partiye en çarpıcı örnek CHP’dir. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren 1950 yılına kadar ülkeyi CHP yönetmiştir, ama bunun sebebi milletle kaynaşmış olması değil, başka partilere müsaade edilmemiş olmasıdır. Nitekim CHP, ilk “hür, serbest ve çok partili” seçimde ‘tek başına iktidar’ı kaybetmiş ve bir daha da bu imkâna kavuşamamıştır.
CHP’nin “meşhur” bir milletvekili, iktidar olabilmeleri için “bir çırpıda” beş maddeyi şöyle sıralamış: “1- Kendi içimizdeki kavgalara son vermeliyiz, 2- Seçkinci yapı ve anlayıştan sıyrılmalıyız, 3- Daha çalışkan olmalıyız, 4- Haramdan korkan ve şu ana kadar CHP’ye oy vermemiş dürüst, namuslu vatandaşlarımızı mutlaka partiye kazandırmalıyız, 5- Ve son olarak ne yapıp edip Kürt seçmenden oy alabilmenin siyasi bir yolunu bulmalıyız.” (Akşam, 17 Aralık 2011)
Aslında sıralanan maddeler de CHP’nin derdine çare olmaz, fakat olsa bile bu maddeleri “bir çırpıda” yerine getirmek kolay mı? Dikkat ederseniz, sıralanan maddelerde CHP’nin “tek parti” devrinde yaptıkları yanlışlardan dolayı bir “özür” borcu olduğu akla bile getirilmemiş. Oysa problemin temelinde “tek parti” devrinde yapılan yanlışlar var. O yanlışları sahiplenmekten vazgeçmedikten sonra, günümüz CHP yöneticileri ne yapsa milletle kaynaşma ve barışmayı temin edemez...
Kabul ediyorum, “CHP’nin nasıl iktidar olacağı derdi” beni almadı, almaz ve almamalı. Fakat siyasetçilerin “kesin yanlış”ları görmemekteki ısrarları insanı üzüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüş ve değerlendirmelerini okuyunca ilgisiz kalmaya devam edemedik. Kılıçdaroğlu demiş ki, “(Cumhurbaşkanını seçme konusunda) Eskiye dönülmesi lâzım. Yine cumhurbaşkanının parlamentodan seçilmesi lâzım. Çünkü cumhurbaşkanlığı icra organı değildir. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eder, sembolik bir makamdır. Hukuk sistemimizde de, geleneklerimiz de böyledir.” (Sabah, 19 Aralık 2011)
Gördünüz mü? “Ana muhalefet partisi” bir “seçim”i milletin önünden alıp, TBMM’ye vermek istiyor. Neymiş, sembolik bir makammış, geleneklerimiz böyleymiş... El insaf! Yıllardan beri zaten TBMM seçti. Şartlar değişti, millet talep etti ve şimdi kendisi seçmek istiyor. Bu seçimi millete niçin fazla ve lüks görüyorsunuz?
Şunu deseydiniz anlaşılırdı: “Biz CHP olarak yarım asrı aşkındır iktidar yüzü görmedik. Cumhurbaşkanını da millet seçtikten sonra bizim etkimiz ve yetkimiz kalmıyor. Bari Cumhurbaşkanını TBMM seçsin, belki bu şekilde bir ‘etki’de bulunup, ‘bize [CHP’ye] uygun cumurbaşkanı’ seçer ve varlığımızı devam ettirirdik!”
CHP yöneticileri bunu açıkça söylemiyorsa da, “Cumhurbaşkanını TBMM seçsin” demekle fiilen bunu ifade etmek istiyorlar. CHP başta olmak üzere bütün “kurum”lar milletle ve onun değerleriyle kavga etme yanlışından vazgeçsin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi