Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

O coğrafyada yaşıyorum... Kürt’üm... Elhamdülillah Müslüman’

O coğrafyada yaşıyorum... Kürt’üm... Elhamdülillah Müslüman’

Başlıktaki ifade, Adıyaman Milletvekili ve AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın’a ait... Aynen bu ifadeyi kullanmış; “O coğrafyadan olan bir insanım, Kürt’üm, elhamdülillah Müslüman’ım.”

Peki nerede ve ne maksatla kullanmış bu ifadeyi?..

Efendim, geçtiğimiz günlerde, TBMM Genel Kurulu’nda, AK Parti ile BDP arasında, “Kürtlerin temsilcisi kim” tartışması yaşanmış...

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, söz alıp; “Siz, bize Kürtleri temsil etmediğimizi söylüyorsunuz ama, Diyarbakır’da yapılan tüm seçimlerde bizim adaylarımız galip çıktı... Kürt coğrafyasında tüm hilelere rağmen, biz birinci parti olmuşuz” deyince, AK Parti Milletvekili Cuma İçten, bu “sataşma”ya şöyle cevap vermiş;

“Biz nasıl oy aldık biliyor musunuz?.. Benim seçim büromu 3 defa bombaladılar!.. Hiçbir sokakta çalışma yapamadık, köylere giremedik!.. Madem Kürtlerin temsilcisi olduğunuzu iddia ediyorsunuz, Siirt’te 5 Kürt kız katledildiği zaman niye hiç sesiniz çıkmadı?”

İçten’den sonra kürsüye gelen AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat şöyle konuşmuş:

“Şu bir gerçektir ki Hatip Dicle’nin seçilemeyeceğini bal gibi biliyordunuz. Seçimlerin ertesi günü Diyarbakır yerel kanallarında izlediğim Hatip Dicle’nin avukatı ‘YSK düşürmesin, Meclis düşürsün’ diyordu. Nereden biliyordu, Hatip Dicle’nin düşeceğini, soruyorum arkadaşlar? Bile bile halkı kandırdınız, 77 bin oyu halktan çaldınız.”

Daha sonra söz alan Ahmet Aydın da, başlıktaki ifadeyi kullanmış;

“O coğrafyadan olan bir insanım...

Kürt’üm...

Elhamdülillah Müslüman’ım.”

Bunu, “açık ve net” biçimde ifade eden bir milletvekili, gerçekten de “Kürtlerin temsilcisi”dir... Çünkü, Kürt halkının büyük bir çoğunluğu “Müslüman”dır!..

Aralarında elbette “Alevi”ler ve “Zerdüşt”ler de vardır ama, “Kürt halkının mayası”nda “İslâm” vardır.

“Elhamdülillah Müslümanım” diyen bir adam da; “Kürt azınlığı”nı değil, “Kürt çoğunluğu”nu temsil eder!..

PKK, KİMİN TEMSİLCİSİ?

Peki, “Kürtleri temsil ettiğini” iddia eden bir BDP gerçekte kimin temsilcisidir?

Açık ve net konuşalım;

“BDP, Kandil’in, yani PKK’nın ovadaki temsilcisidir... Çünkü PKK’nın güdümündedir!.. PKK izin vermezse nefes bile alamazlar!”

O halde, bir soru daha;

“PKK kimi temsil etmektedir?”

Fazla geriye ve derinlere gitmeye gerek yok... Birkaç gün önce Ağrı’da düzenlenen bir operasyonda yakalanan M.A. isimli terörist, verdiği ifadede “PKK’nın iç yüzü”nü gayet güzel açıklamış:

“Bizim gıda ihtiyaçlarımız Suriyeli, Çiye kod adlı biri tarafından karşılanıyordu.

Örgüttekiler zaman zaman da domuz eti yiyorlardı, ben yemiyordum. Dini inanışlarıma göre haramdır. Ben domuz eti yemediğim zaman bana tepki gösteriyorlardı. Ben de bu tepkiden kurtulmak için midemin rahatsız olduğunu, eti sevmediğimi söylüyordum.

Örgütte bulunduğum sürede örgüt mensuplarına Zerdüştlük eğitimi verilmektedir. Zerdüştlüğün de kutsal bir din ve Kürtlerin gerçek dini olduğu öğretilmektedir. Zerdüşt’ün Kürtlerin peygamberi olduğunu söylüyorlardı.

Örgüte yeni katılanlardan namaz kılanlara ve oruç tutanlara hemen tepki çekmesin diye ilk başta karışmıyorlar, daha sonra yavaş yavaş imkanları kısıtlanarak namaz kılmaları engelleniyordu. Abdest alacak su bulmalarına imkan verilmiyordu. Hatta ben de örgüte ilk katıldığımda oruç tutuyordum. İftar ve sahur saatinde yemek vermiyorlardı.

Örgüt kamplarında ayrıca, bizleri topladıklarında Ermenilerin de iyi insan olduğunu ve onların da Kürt olduğunu söylüyorlardı... Hatta İsrailli Yahudiler ile Kürtlerin kardeş olduklarını bizlere söylüyorlardı.”

Düşünebiliyor musunuz;

“Kandırarak” veya “kaçırarak” ya da “tehditle” dağa çıkardıkları “Kürt çocukları”na “domuz eti” yediriyorlar, “namaz ve oruç”u yasaklıyorlar, onların beyinlerini “Kürtlerin dini Zerdüştlüktür” diye yıkıyorlar, dahası “İsrailli Yahudiler ile Kürtlerin kardeş olduğu” yalanını empoze ediyorlar!..

“KÜRT YAHUDİ” NE İŞ?

Ne yalan söyleyeyim;

Ben de, aynen sizler gibi, “Polisin elindeki bir genç, elbette böyle konuşur... Bu ifadeleri polisin yazmadığı ne malûm?” diye düşünmüştüm.

Ancak, önceki günkü Akit’te yer alan “belgeli bir haber”den sonra gördüm ki, “Alevi ve Zerdüşt Kürtler”den sonra, şimdi de “Yahudi Kürtler” meselesi ısıtılıp, masaya sürülmeye başlanmış!..

Haber, özetle şöyleydi:

“Kuzey Iraklı bir Kürt olan Davud Begastani tarafından çıkartılan “İsraelkurd” adlı dergi, Türkçe, Arapça, Kürtçe ve İngilizce yayın yapan bir internet sitesi de kurdu. Sitede Türkiye, İran ve Suriye arasında bir çatışma ortamının sağlanması için çağrılar yapılıyor, sözde PKK bayrağı ile İsrail ve ABD bayraklarına sarınmış halde Kürt ve İsrailli gençlerin Tel Aviv’deki görüntüleri veriliyor. Derginin sitesinde, İsrail’de yaşadığı öne sürülen ve sayıları 200 bin olarak verilen silahlı eğitim almış “Yahudi Kürtlerin” İsrail’in PKK ile geliştirdiği olumlu işbirliği sayesinde örgütün egemenliğinde olan Kuzey Irak’taki köylere yerleştirilmeleri projesinin raftan indirildiği de kaydediliyor.”

Bu kadar da değil...

Söz konusu dergi, İsrail eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile yaptığı bir röportaja da yer vermiş... Livni demiş ki;

“Hiç şüphesiz ki İsrail-Kürt dergisi, Kürt ve İsrail milletleri arasında ilişki ve dostluk kanallarından biridir. İsrail’de çok sayıda Yahudi Kürt yaşıyor. Bunların Kürdistan’a gidip orada yaşama hakkı, kültürlerini özgürce müdafa hakkı bulunuyor. Biz Kürtlerle olan ilişkilerimizin devam etmesini ve ilerlemesini çok istiyoruz. Kürt ve Yahudilerin birbirlerine yakın olmayı başarabilen iki millet olduğu gerçeği yakın gelecekte net bir şeklide ortaya çıkacaktır.”

Görüyorsunuz ya; başımıza, bir de “Yahudi Kürtler” meselesi çıktı ki; herhalde yakında “Budist Kürtler”i de peydahlarlar!..

Buna da, elleri mecbur!..

Çünkü “Müslüman Kürtler”e karşı tahammülleri yok...

Ama, bereket ki; Ahmet Aydın gibi “Kürt”ler var da; göğsünü gere gere “Elhamdülillah Müslüman’ım” diyor...

HA SARKOZY, HA SIRRIKOZY!

Bu meseleye açıklık kazandırdıktan sonra, gelelim BDP’nin, bir “Türkiye Partisi” olup-olmadığı meselesine...

Malûm, BDP’liler; sadece bir “Kürt Partisi” değil, aynı zamanda “Türkiye’nin partisi” olmak istediklerini söylüyorlardı... Bunun için de; son seçimlerde “Türkiye’nin her tarafından” aday göstermişlerdi... Ki, bu adaylar arasında Ertuğrul Kürkçü gibi “Marksist”ler de vardı.

Ancak bunlar, “Türkiyeci” olmayı şöyle bırakın, “Rum’dan daha Rumcu” ve de “Fransız’dan daha Fransız” olduklarını gözler önüne serdiler.

Herkes gördü ki;

Böyle “dost”(!)lar varken, Türkiye’nin “düşman”a hiç ihtiyacı yok!..

Meselâ, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün şu sözleri;

“Kıbrıs’a düzenlenen harekât, bir barış harekâtı değil, işgal harekatıdır... Türk askeri Kıbrıs’ta işgalcidir... Şimdi, oradan askerimizi nasıl çıkaracağımızı bilemiyoruz... Dahası, bunları Kıbrıs halkı da istemiyor!”

Lütfen dikkat;

Bu sözleri bir “Rum milletvekili” değil, “T.C. kimliği” taşıyan bir “BDP milletvekili” söylüyor!..

Dahası da var...

19 Aralık Pazartesi günü TBMM Genel Kurulu’nda konuşan BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da demiş ki;

“Geçmişimizde katliam kültürü var!.. 1915’te Ermenilere ve daha sonra Yahudiler ile Kürtlere uygulanan zalimane politikalar!..”

“Katliam kültürü” ifadesine; AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ve CHP’li Güldal Mumcu itiraz edince, sözlerini şöyle sürdürmüş Sakık;

“Bunu ben değil, tarih söylüyor. Gerçek tarihten neden rahatsız oluyorsunuz... Yalan yanlış tarihtir, sizi buraya getiren!.. Kürtlere karşı siz bu politikaları uygulamadınız mı? Kahramanmaraş’ta ‘Allahu ekber, Bismillahirrahmanirrahim’ sloganlarıyla orada Aleviler katledilmedi mi?.. Sivas’ta, Çorum’da, Gazi’de yakılmadı mı?..

Kahramanmaraş’ta Alevilere karşı bir katliam projesi yapılmadı mı?.. Bunu herkes bilir, niye inkar ediyorsunuz, tepki gösteriyorsunuz. Bunlar olmadı mı?.. Hâlâ o insanların yaraları sarılmadı. O katliamı yapanları niye savunuyorsunuz? Hani geçmişimizle yüzleyecektik?.. Demek ki siz bu kadar demokratsınız.”

Söyleyin Allah aşkına;

İçimizde böyle “Sırrıkozy”ler varken, Fransa Devlet Başkanı “Sarkozy”lere ne hacet?..

Ha Sırrıkozy, ha Sarkozy!

Fransa’ya karşı bütün Türkiye ayakta, bütün Türkiye “infial” halinde... Diyoruz ki; “Bizim tarihimizde katliam yok!.. Siz, kendi kirli ve kanlı tarihinize bakın!”

İşte böyle, Fransa’daki “kritik bir oylama” öncesinde, “Sırrıkozy” de çıkmış; “Geçmişimizde katliam kültürü var” diyor... Tıpkı, Orhan Pamuk gibi; “1 milyon Ermeni’yi kestik, 25 bin Kürt’ü öldürdük” diyor!..

Dedim ya; böyle “Türk vatandaşları” varken, Sarkozy’lere ne lüzum var, Sarkisyan’lara ne lüzum var, Hristofyas’lara ne lüzum var?..

Uzun lâfın kısası;

BDP’liler, “Ermenilerin temsilcisi” olabilir, “Rumların temsilcisi” olabilir ve hatta “Yahudilerin temsilcisi” bile olabilir ama asla “Kürtlerin temsilcisi” olamaz!..

Çünkü, Kürtler, “Müslüman”dır ve onları ancak “Elhamdülillah Müslüman’ım” diyen “Kürt”ler temsil edebilir!..

Bilmem, anlatabildim mi?..



İki güzel teklif

Dün, “iki konuda, iki güzel teklif” yapılmış... Birinci teklif, “soykırım” konusunda... Fransa’nın; “Ermeni soykırımını inkâr edenlere 1 yıl hapis ve 45 bin avro para cezası” öngören yasa teklifine “misilleme” olarak, MHP milletvekili Özcan Yeniçeri ile CHP milletvekilleri Tanju Özcan ve Sinan Aygün, ayrı ayrı teklif sunmuşlar Meclis’e...

Özetle demişler ki; “Fransa tarafından Cezayir’de uygulanan insanlık suçları soykırım sayılsın ve inkâr edenlere de 1-5 yıl hapis ile 45-100 bin avro para cezası verilsin!”

Ne yalan söyleyeyim, tuttum bu teklifleri... Dilerim bu teklifler gündeme alınır ve Meclis’ten “yasa” olarak çıkar.

Bir “güzel teklif” de, eski Devlet Bakanı Ekrem Pakdemirli’den gelmiş... O da; “Bize hakim değil, YARSAV militanı gibi çalışacak adam lâzım” diyen ve daha sonra “Sözümün arkasındayım” açıklaması yapan CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan’ın geçmişte verdiği kararların “yeniden incelenmesini” istemiş...

Gerekçesi de şu:

“Bu hatun kişi, kendini tarif ederken hukuk dışılığı bir erdem olarak gördüğüne göre, baktığı dâvâlarda kim bilir ne yolsuzluklar ve haksızlıklar yapmıştır... Kim bilir, kaç kişinin canını yakmıştır!.. Dolayısıyla, baktığı dosyalar, HSYK tarafından yeniden incelenmelidir!”

Tuttum bu iki teklifi... MHP’lilerin ve CHP’lilerin teklifi de, Ekrem Pakdemirli’nin teklifi de, gerçekten dikkate alınmalı ve gereği yapılmalıdır!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi