TRT reyting olayında örnek olmalı
Milletin kültürüne çivi çakan karanlık odaklar işin bir durakta asimilasyonla sonlanacağını gayet iyi biliyorlar. Hem bir milleti tarih sahnesinden silmek proje olaydır.
Sevr projesi, Lozan projesi...
Şimdi de Ortadoğu projesi.
Tarihi seyrindeki fotoğrafımızı görmek istersek uzaklara gitmeye gerek yok, ekranlar her şeyi ile sosyal yapımızın aynasıdır. Eskiden bakmaya utanırdık, şimdilerde ne halden ne hallere geldik. Gülerken bile haya sınırını aşmamaya özen gösteren hanım anlayışı reyting kültüründe arsız, yüzsüz ve de yol yordam tanımayan maskara haline getirildi.
Asrımızın insanı sömürü şekli kadın cinselliği birinci planda, eşittir para...
Ekran kirliliği sokak kirliliğine benzemez.
Sokağı yıkama şansınız olur da, şuur altına yerleşen ekran kirlettiğini yıkama şansınız pek olmaz. Bu cenahta milli eğitim de aciz.. .
Kapitalizmin insana bakış açısı hep para... Batıllılaşma hastalığına yakalandığımız günden beri yıldızlaştık, çağdaşlaştık, laikleştik...
Geri kalmışlık o kadar sıkmıyor canımızı, magazin sokak kültüründeki sanal alemin çizdiği ufuklar yetiyor bize. Daha açıkçası, ruhumuzu esir alıyor.
Kokuşmuş her taraf...
Boşanma davasında bir hanım öyle demişti, “baktım ki dizilerde evli hanımlar rahatlıkla bir başka erkeklerle sevgili adı altında ilişkiye girebiliyor, ben de o sahnelerden esinlenerek kendime sevgili edindim, yoksa fena mı yaptım?”
Dizler artık öncü, halk da bu dizilere bağımlı...
Daha ne iğrençlikleri her akşam ekranlarda seyredip geçiyoruz.
Ama arkadan gelen nesillerin şuur altlarına yerleşenler oldukça yıkıcı ve de düşündürücü. Bu dizilerde her ayıp mubah, her ahlaksız sevimli, her ürkütücü davranış çağdaş.
Erkekle erkek ilişkileri şerefsizleşmenin belgesidir.
Tedbir dendiğinde ilk açıklamayı TRT Genel Müdürü Şahin’den görüyoruz.
Şahin, “Bu reyting ölçüm sisteminde toplumun değer yargılarını zedeleyen yapımlar da güç kazanıyor” diyor...
Doğru da, TRT işe başlasın da görelim...
Kimseler şu ana kadar çıkıp bu reyting rezaletine bir çare arayalım diye ne kafa yordu, ne de resmi bir davranışta bulundu. Reyting aktörlerini içeri tıkmak da kalıcı bir sonuç vermez. Eğitimi ile ailesiyle bir çözüm gerekiyor...
Gelinen noktada birileri Müslüman halkı laiklik, çağdaşlık safsataları ile susturdu.
Daha açıkçası presledi.
Reyting ile reyting yaşayanlara laf kondurdun mu çağdaşlıktan çıktınız demektir.
Fransa’nın laikliğini de din gibi tutuyorlar ellerinde.
Aslına bakılırsa bu bir sosyal baskı, resmi ideolojinin bir kesime tanıdığı ayrıcalık, bu kesim parayı dolaylı olarak hazineden lüpleniyor. Başka bir deyimle, milletin alın teri, vergileri. Senden alıyor, sana kurşun sıkıyor...
Devlet adamı bu cenahın şirretinden korkuyor, siyasetçi oy alamam diye yalakalık yapıyor, aydın geçinenler de “ekran yasağı” getirirler diye rüşvet yemiş gümrük avukatı gibi susuyor. Meydan cambazlara kalıyor...
Bu durumda görev TRT’nin.
TRT bu ülkenin aile yapısına bağlı ve de kendi kültürümüzün temsilcisi olmalıdır.
Çocuklarımızla torunlarımıza yeni şeyler vereceksek daha örnek, daha temiz yapıda ki dizilerden başlamalıyız. Bakmakla kir gitmez, kir ancak yıkanırsa kaybolur.
Ne var ki bu reytinglerin birinci seyircisi diğer kesimden ziyade İslami kesim olunca kime ne demeye hakkınız olur. Ben merak ediyorum, bu diziler ekrana geldiğinde kaçımız düğmeyi başka kanala çevirmek gibi bir cesaretimiz oluyor?
Oluyor mu? Yoksa, “bırakalım gençtirler” gibi zavallılığa mı soyunuyoruz.
Hastalığı bir noktadan itibaren geldiği yerlere geri iade etmek zor bir iş değildir.
Yeter ki mikroplarla mücadele isteği öncelikle iktidar erkini elinde tutanlarla ülkesini seven bürokrat kesimde ve bir de rahatsızlık duyan ailelerde olsun.
Özellikle Müslüman ailelerde.
Bu sahada TRT örnek davranış sergilemelidir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.