İbrahim Tenekeci

İbrahim Tenekeci

Hâkimler değil, hâkim güçler

Hâkimler değil, hâkim güçler

Ankara’da hâkimler değil, hâkim güçler var.

Bunlardan, buralardan çıkan kararları tartışmayın diyorlar.

Olur.

Bizler bu geminin forsalarıyız.

Geminin nereye gittiği, kimlerin elinde olduğu, hatta hangi ülkeyle savaşa tutuşacağı bizim için önemli değil.

Biz, karın tokluğuna kürekleri çekelim yeter.

Böyle isteniyor.

İstiklal Mahkemesi kararları gibi...


Kapanan dükkân sayısı, açılan dükkân sayısını ikiye katlamış...

12 milyon insan günde bir dolara mahkûm olmuş...

çeyrek milyondan fazla insan, dün gece aç yatmış...

Terör nedeniyle, neredeyse her gün bir garibanın evladı şehit ya da gazi oluyor...

ülke bölünmenin eşiğine gelmiş...

Bunlar hiçbirinin umurunda değil.

Aksi olsaydı, böyle davranmazlardı.


Amerikan Patent Dairesi Başkanı’nın 1895 yılında söylediği bir söz var. Şöyle diyor: “Boşuna uğraşmayın, her şey icat edildi, artık icat edilecek bir şey kalmadı.”

Bilimi, teknolojiyi ve bunlara benzer şeyleri bir kenara bırakıp söylersek; Ankara’daki “hâkim güçler”, neredeyse her gün yeni bir şey icat ediyorlar.

Amaçları belli: Bu milleti değerli kılan bütün unsurları yok etmek...

“İslam’da kadının yeri evidir” dediğiniz zaman, onları kızdırabilirsiniz.

Bildiğiniz gibi, Alman Nazi partisinin 1930’lu yıllardaki programında “kadının evi yeridir” deniliyordu. Bu programı kaynak gösterip “kadının yeri evidir” derseniz, o zaman sorun çıkmayabilir.

Yani meseleleri kadınlar değil, kaynaklar...


Ama unuttukları, hesaba katmadıkları bir şey var.

At Sırtında Anadolu isimli kitap, bir İngiliz yüzbaşının İstanbul’dan Batum’a uzanan yolculuğunu anlatıyor. Hem de Ruslarla yapılacak olan 93 Harbi öncesinde... Seferberlik zamanında...

İngiliz yüzbaşı, Erzincan civarında gönüllü Kürtleri görüyor. Perişan vaziyetteki Kürtler, türkü ve ilahiler söyleyerek, şen şakrak bir şekilde Ruslarla savaşmak için cepheye gidiyorlar.

Kürtlerin hiçbirinde silah yok...

üstleri başları dökülüyor...

Ayaklar çıplak...

Karınlar aç...

Yüzbaşı, kılavuzu aracılığıyla Kürtlere soruyor: “Rusların her şeyi var. Hepsi donanımlı. Siz, bu halinizle, onlarla nasıl savaşacaksınız?”

Kürtlerden bir tanesi şöyle diyor: “Bizim padişahımız fakir... Bize bir şey gönderemiyor... Silahları ve giyecekleri, Rusları yenip onlardan alacağız...”


Yazımızı ilgilendiren bir diğer olay, yine 93 Harbi zamanında geçiyor. Bunu, yanılmıyorsam, Başımıza Gelenler isimli kitaptan okumuştum.

Harpten, daha doğrusu bozgundan sağ kurtulan askerlerden biri köyüne döner. O zamanlar haberleşme ve haber alma vasıtaları pek olmadığı için, köylülerin olan biten hakkında bir bilgileri yoktur.

Hemen askerin çevresini sararlar, “ne oldu, anlat bakalım” derler.

Asker, kısa bir sessizlikten sonra sadece şunu söyler: “Onurumuzdan başka her şeyimizi kaybettik...”


Evet...

Her türlü olumsuzluğa ve yokluğa rağmen, bu milletin direnme azmini, Allah’ın izniyle kimse kıramayacaktır.

Şu kadar insanımız yoksullukla, bu kadar insanımız açlıkla boğuşsa da, İslam sancağı hiçbir zaman yere düşmeyecektir.

çünkü o bizim onurumuzdur...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Tenekeci Arşivi