AK Partide 3 Dönem
AK Parti, kurulduğu dönemde Ankara partilerinin yerleştirdiği siyasi anlayışı sil-baştan yerle bir edeceğinin sinyalini vermişti de, bunu hayata geçirebileceğine inananların sayısı azdı. 3 Kasım seçimlerine kadar kendilerini vazgeçilmez zanneden siyasi elitler şimdilerde AK Partiye ve lideri Erdoğana bakıp nerede yanlış yaptıklarını anlamaya çalışıyorlar.. Ve hâlâ Erdoğan ve arkadaşlarının günün birinde kendilerine benzeyeceğine inanıyorlar.
Kendisinin cumhurbaşkanı olma imkanı ve de fırsatı varken adayımız kardeşim Abdullah Güldür diyen Erdoğanı , 5 yıl 7 yıl tartışmasıyla Gülle pazarlık içindeymiş gibi göstermeye çalışanlar da bunlar işte. Çünkü öyle görmüşler. Koltuk, ülke menfaatlerinin hep önünde gelmiş onlar için. Kendilerini istikrar sembolü olarak pazarlamışlar.. Söyleyin Allah aşkına, Demirelin nesi vazgeçilmezdi? Ebedi cumhurbaşkanı olabilmenin yolunu aradı durdu görev süresinin son iki yılında.. Hâlâ bile, CHP eliyle siyaseti dizayn etme telaşında. O yüzden de sanıyorlar ki, Erdoğan da öyle olacak. Sanıyorlar ki, bugün kabinedeki isimler de öyle olacak. AK Parti 3 Kasım 2002den bu yana kaç kez kadrolarını güncelledi biliyor musunuz? Vazgeçilmeyeceği tahmin edilen kaç milletvekili ya da bakan artık yok farkında mısınız? Nevzat Yalçıntaştan Ali Coşkuna, Nimet Çubukçudan Atilla Koça, Kürşat Tüzmenden Kemal Unakıtana çok sayıda isim artık yok.. Peki hiç orada-burada haklarının yendiğine dair beyanatlarını okuyor musunuz? E okuyamazsınız tabi. Çünkü bu kadrolar, milletvekilliği ya da bakanlığı, birer meslek değil hizmet olarak görüyorlardı. Üzerlerine düşeni yaptıklarında ise gece yastığa başlarını huzurla koyuyorlardı. Bu kadar basit. Demirel gibi 70 kere gidip 80 kere gelmenin hesaplarını yapmadılar. Şimdi de işte burada AK Parti tüzüğündeki 3 dönemden fazla arka arkaya aday gösterilemezler ifadesinin değiştirileceğine inanıyorlar. Sanıyorlar ki, bugün görevdeki çok saygın bakanlar, 2015 sonrasında da görevde kalabilmek için, yani kendi menfaatleri için tüzük değişikliğine giderler.
Bana sorsanız keşke derim. Keşke bugünkü kabine hiç bozulmasa.. Hatta keşke Tayyip Erdoğan hep yürütmenin başında kalsa. Ama zihniyet devrimi tamamlanmak üzere olduğu için, içim rahat. Ne Tayyip Erdoğanın bırakacağı koltuğa gelecek kişi, kendine yeni bir AK Parti bina etme gayreti içine girecektir, ne de bu dönem son kez TBMMde olanlar, 2015 sonrası haksızlığa uğradıklarını düşüneceklerdir. Bu ham hayalin sahipleri, AK Partinin güç kaybetmesi üzerinden kendilerinin güçleneceği fantezisini sürdüren cahillerdir.
Bir defa tartışmaya bile gerek yok ama hatırlatmakta yarar var. Evet kabinedeki isimlerin önemli bir bölümünün son dönemi. Eyvallah. Fakat öyle isimler var ki, bu dönem kabinede değiller ama parlamentodaki ilk dönemleri. Prof.Dr.Mustafa Şentoptan tutun da Emekli Büyükelçi Volkan Bozkıra, Prof.Dr.İdris Bala, Prof.Dr.Nabi Avcıya, Prof.Dr.Naci Bostancıya, Doç.Dr.Yalçın Akdoğana, Prof.Dr. Seyit Sertçelike kadar onlarca kıymet-değer şu anda AK Parti sıralarında hizmete başlamış durumdalar.. Dahası adını sayamadığım onlarcası da.. Dahası, 2015te başka kimlerin katılacağını da bilmiyoruz. Kim diyebilir ya da iddia edebilir ki, 2015 sonrası AK Partinin (eğer seçimi kazanırsa) kuracağı hükümet bugünkünden kötü olacak?.. İnşallah belki de bugünkünden daha parlak bir hükümet kurulacak. Kim bilebilir ki?.. Üstelik bugünden daha 4 yıl sonrasının hesabını yapacak bir bakan olduğuna da inanmıyorum. O eskidendi anlayacağınız.. Demem o ki, bu 3 dönem meselesi üzerinden AK Parti içine nifak sokmaya kalkacaklar.. Umarım bu tuzağa düşen olmaz. Kalın sağlıcakla.