Siyasal İslâm tuzağı
Müslümanlar, İslâm nûrunun insanlığın ufkuna doğduğu miladi 6. asırdan 11. asra kadar; Kurânı ve onun talim, ders ve terbiyesiyle kâinatı okudukları, İslâmı anlayıp yaşadıkları nispette düşünce, ilim, hukuk, teknik, sosyal ve kültürel sahalarda harika keşifler yaptılar, orijinal çalışmalara imza attılar.
Bilhassa Ortaçağda altın devirlerini yaşadılar. Ancak, başta İslâmiyetten uzaklaşmaları olmak üzere dahilî-hâricî muhtelif sebeplerle, okuma ve tecdidi (yenilenmeyi) terk ederek gerilediler.
1870li yıllardan itibaren, Batı karşısında toparlanmak için, siyasal İslamcılık hareketini başlatarak kurtarmaya çalıştılar. Ne var ki, İslâmcılık hareketinin öncüleri, bütün güçleriyle yalnızca siyasî sahaya eğilip ana kaynaklardan koparak, 19. asrın ulusal devlet havasına kapılıp, oradan siyasal İslâm tuzağına düştüler. Bu arada, İslâmî mefhumları bir kenara bırakarak, hazırcılığa konup Batı felsefesinin ve Hıristiyan kültürünün kavramlarına sarıldılar.
Oysa, İslâm âleminin asıl zaafı, inanç ve kimlik problemi idi. Batı, Haçlı seferleriyle İslâma olan teveccühleri durduramamış; Müslümanların inanç ve ahlâkî değerlerini dejenere etmeyi plânlamıştı. Osmanlı topraklarının stratejik konumu, hassas yapısını nazara alan Avrupa, onu parçalayıp yutmak için İslâmcılık hareketini siyasal tuzak ve şiddete çevirerek kriz ve kaoslara yol açtı. Halbuki, sözlü şiddeti dahi yasaklayan İslâm, nasıl şiddetin kaynağı olabilirdi?
Bunları nazara almayan ve devreye sokulan beynelmilel gizli ifsat komiteleri hedeflerine ulaşmak için, Osmanlı Devletini geriletme, sömürme ve parçalama faaliyetlerine kültür emperyalizmi çerçevesinde hız verdi. İslâm tarihi boyunca Müslümanlara kurduğu tezgâh, iftira ve yalanları, ilim, fen ve kültür ambalajlarına sararak pompaladı.
Tanzimatçılar özelde Osmanlı, genelde de İslâm âlemini tekrar ihya etmek; gerilemeyi durdurmak için bir dizi ıslahat hareketlerine girişti. Lâkin, fen ilimlerinin İslâmın malı olduğunu, Kurândan uzaklaştığımız derecede onları da kaybettiğimizi anlatamadıklarından halka mâledemedi ve kendilerine destekçi bulamadılar. Üstelik birçoğu, kolaycılığa kaçarak Batının ilim, fen ve teknolojisi ile insanlığa faydalı, Kurânla barışık medeniyeti yerine, sefahet ve rezaletini aldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.