Evlilik öncesi eğitim
Aileden Sorumlu Sosyal Politikalar Bakanımız sayın Fatma Şahin, ailenin korunması konusunda oldukça hareketli ve de gayretli...
Geçimsizliğe dayalı boşanmaların yoğunluğu baz alınarak İzmir AK Parti Kadın Kolları tarafından hazırlanan Ailem Projesi bakanın gündeminde. Proje gereği, evlilik öncesi aile adaylarına 10 gün eğitim verilecekmiş.
Daha sonra Kadına Şiddet tasarısına konulacakmış.
Eğitimi kimler mi verecek? Sosyologlarla psikologların yanı sıra bir de müftü...
Müftüyü geçelim... Keşan Müftüsü Hıristiyan aleminde mitoloji kabul edilen Noel Baba için adam olan kapıdan girer, bacadan girmez deyince, az kalsın rejim baronları tarafından linç ediliyordu. Hal böyle iken, müftü evlenmekte olan gençlere ne anlatacak?
Zina dese suç değil, haram dese yasalarda öyle bir kelam yok, nikahsızlık dese o da sanatkar denilen sınıfın maydanozu, ne dese?..
Anlaşılan müftü bu projede dolgu malzemesi.
Asıl beni düşündüren, felsefelerin karıştığı ve de yabancılaşmanın dibe vurduğu ülkemizde eğitim denilen bir olay kaldı mı ki? Bu eğitim denilen iksir nasıl olacak?
Laik mi, çağdaş mı, liberal mi?..
Ve de sosyolog ile psikolog diyerek bel bağladıklarımız neyi biliyor?
Bu toplumu biliyorlar mı, bu yörenin insanını ne kadar anlıyorlar?
İstisnaları bir tarafa koyarsak, zaten o kesim başlı başına sorun.
Bakıyorsun, kafa ve kalpleri İslamdan arındırılmışların belden aşağısı liberal, belden yukarısı çağdaş ve de laik. Zavallının kendine hayrı yok, kime ne verecek?..
Cumhuriyetin inkılapları dedikleri yabancılaşma olayı yerine oturmuş vaziyette.
Her Allahın günü ekran kirliliğinde kadının kocasını veya erkeğin karısını nasıl aldattığı dizileri aile psikolojisinde etken. Şiddet gençlere alabildiğine şenlik.
Zinanın ve de fuhşun masum ve de sevimli gösterildiği bir ülkenin insanına hangi eğitimi vereceksiniz? Aileden sorumlu sosyal politika deyince, kirlilik öncelikli, değilse bataklık yerinde durduğu sürece hastalığı gidermek hayal.
Sayın Bakanın projesi İzmir kültürel antropolojisinden başlatılacakmış.
Oturmuş ailelerin çoğunlukta olduğu bu İzmire, eskilerin Gavur İzmir demeleri herhalde batılılaşmanın bu ilden daha hızlı devreye girmesinin sonucu olmalıdır.
Şimdi de evlenme öncesi eğitim projesi İzmirden yola çıkınca kafalar daha da karışmıyor değil. Nasıl olacak bu iş?
Çağdaşından mı, Müslümancasından mı?
Müftüyü de içerisinde bulunduracak eğitim kadrosu çocuklarımıza kadınların erkekler üzerinde, erkeklerin de kadınlar üzerinde hakları vardır diyebilecekler mi?
Daha doğrusu evrensel olan Veda Hutbesini anlatacaklar mı?
Daha açıkçası, ayaklarının altında cennet olan anayı mı baz alacaklar, yoksa bugünkü çağdaş kadını mı?.. Eğitim, hangi eğitim, kimin eğitimi?..
Evlilik öncesi çocuklarımıza Kadının cinsel teşhiri haramdır, hatta nikahsızlık çağdaş değil gericiliktir, berbattır, fuhuştur, insanlık suçudur, kadının kişiliğini horlamaktır, kadını meta halinde kullanmaktır diyebilecek miyiz?
Faraza desek bile bu iş 10 günde olmaz, bir iş yapılmak isteniyorsa gelin bu eğitimi milli bir havada ilköğretimden itibaren okullara mecburi ders olarak koyalım. Hocalarını da özel seçelim, o zaman belki bir sonuca varılır, değilse olur olmaz bilgilerle kart ağacı eğmeye kalkışırsanız ya kırılır veya yamulur... Dedim ya, toplumu tanımıyoruz. Minareyi gören Müslüman der, Noel Baba gören Hıristiyan der. Hangisi doğru?..
Malzememiz bu kadar, hep zannederiz ama bir türlü göremeyiz.
Örneğin kadın evlerinin durumunu da sayın bakanımız bilmez. Zanneder ki kadın evde şiddet gördüğünde sığınma evine alınca iş tamamdır. Hayır değildir, o evlerle ilgili geçmişte çokça yargılamalar yaptık, gördük ki kadın üzerinden ticaret yapanların oralara da kırılıca elleri uzanmış. Al ver işleri... Adı kadınları koruma evi, ama koruyor mu acaba?
Boşanmalar oldukça yoğun, kadın tacizi öylesine, istismar bir başka sorun.
O zaman önce bu eğitimin kitabını yazsak, okulunu kursak, sonra da seminere otursak, daha doğrusu bacadan girme yerine kapıdan girsek daha iyi olmaz mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.