Bilal Şahan

Bilal Şahan

BENİ YANLIŞ ANLAYIN

BENİ YANLIŞ ANLAYIN

Saçlarımı berbere emanet etmiş bir durumdayken içeri giren arkadaşımın “traş mı oluyorsun?” sözü üzerine düşündüm de her gün binlerce evde zil çalınıp kapı açıldığında eve gelene “sen mi geldin?” deniliyor.
Kendimiz yaptığımızda farkına varmıyoruz da başkası yapınca bazen gözümüze batıyor.
Yıllarca Reha Muhtar’ın “acı var mı acı?” tarzındaki sözlerine az gülmedik.
Yanlış ifadeler, anlam kaydırmalar güldürü sanatında hep kullanılıyor. Hacivat ile Karagöz arasındaki diyalogları hatırlayın.
Bir de yanlış anlamalar var…
Aşk filmlerimizde esas oğlan sevdiği kızı, tam da tacize uğradığı bir anda görür ve arkasına bakmadan, aldatıldığını düşünerek terk eder gider. Gerçek ortaya çıktığında kötü adam veya aşıklardan biri ölüm döşeğinde yatmaktadır. Ama iş işten geçmiştir. Yaşanılan acılar kalmıştır geride…
Birçok filmin nirengi noktasını oluşturuyordu yanlış anlamalar… Film olduğu için kimseye zararı da olmuyordu.
Çok fazla “yanlış anlamalı” Türk Filmi seyredince toplumumuzda her şeyi yanlış anlar hale gelmiş ve en çok da siyasilerimizin söylediklerini yanlış anlıyoruz.
Bu yüzden de medya ve vatandaş hep suçlu…
Koskoca eski Başbakanımız gazeteci Enver Aysever’in sorusunu cevaplarken Susurluk Raporu’nda bazı bölümlerin “devlet sırrı” niteliğinde olduğu için çıkarıldığını söylüyor. Arkasından bu sırrı ifşa ediyor: "Devlet sırrı olanlar Azerbaycan’da darbe girişimi, Yunanistan’a orman misillemesi gibi konular."
Her siyasinin yaptığı gibi bu sözlerin ardından “Konu tamamen bir yanlış anlamadan kaynaklanmaktadır.” denildi ve gerçek! açıklandı: “Enver Aysever ile yaptığım bir telefon görüşmesinde devlet sırrı kavramının hangi hallerde geçerli olduğu sorusu üzerine bunun münhasıran dış politika konularıyla ilgili olduğu, örneğin 90′lı yıllarda Ege sahillerimizde meydana gelen orman yangınlarının Yunan gizli servisiyle ilişkili olduğuna ilişkin değerlendirmelerin, bu bilgiler kanıtlanmadıkça yayınlanmasının dış politikamız açısından sakıncalı olacağı ifade edilmiştir. Anlaşılacağı gibi olay Yunanistan’daki değil Türkiye’deki orman yangınlarıyla ilgilidir.”
Oğlum beş yaşındayken “var” ile “vardır” arasındaki farkı kavrayarak sorduğu soruya net “var” veya “yok” şeklinde cevap isterken….“Yunanistan’a orman misillemesi” ifadesini Türkçemizin kıtlığından dolayı yanlış! anladık, doğrusunu da öğrendik. Ama Yunanistan’da iyi Türkçe bilenler de yanlış anlamışlar Mesut Yılmaz’ı.
Şimdi Türkiye’den tazminat istiyorlar…
Eski başbakanımız duraksamadan konuşunca meramını iyi anlatamadı, para sıkıntısı içinde olan Yunanistan’da yolda cüzdan bulmuş fakir gibi sevinip fırsatı hemen değerlendirmeye aldı. Pendeli Belediyesi yanan 25 bin dönüm ormanı için Türkiye’den 46.587.500 Avro tazminat istemeye karar verdi. Diğer belediyeler de sırada…
Buradan Meclis Başkanı’na sesleniyorum. Milletvekilleri için kurs açınız… Eski başbakan ve bakanlar için “mesleki kaza sigortası” yaptırın, tazminat risklerini azaltın çünkü biz sizleri hep yanlış anlıyoruz. Artık yabancılar da bizim gibi oldu.
Buradan Milli Eğitim Bakanı’na da sesleniyorum. Türkçe derslerinin müfredatı yetersiz kalıyor. “Doğru anlama ve anlatma” dersi de koyun… Biz sizleri yanlış anladık bari çocuklarımız siyasileri doğru anlasın.
Allah beni yanlış anlamadan ve anlatmaktan korusun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bilal Şahan Arşivi

Tohum

18 Eylül 2014 Perşembe 13:33