Şero'nun hatırı için...
Şero, Şaro veya başka iddiaya göre Şerro (burada doktriner bir içtihat farklılığı var), yaklaşık bir buçuk seneden beri CHP genel merkezinde ikamet ediyor; "kadrolu" olup olmadığını bilmiyorum.
Şero kim? Şero bir kedi. CHP genel merkezi henüz inşaat halindeyken burada çalışan işçilerle dostluk etmiş; bina tamamlanınca Sayın Baykal'ın talimatıyla CHP genel merkezindeki yerini sağlamlaştırmış. Şero'nun bakımıyla ilgili görevli, bir gün havalandırmak için Şero'yu dışarı çıkarınca gazeteci milleti, "CHP'liler yaramaz kediyi sokağa attı" haberi yapmışlar, derken hayvan hakları savunucuları ayağa kalkmış, Sayın Baykal'a mektup bile yazmışlar.
İşte bu Şero geçenlerde bunalıma girmiş. Zavallı hayvan günlerce yemek yemeyip depresyona girmiş. Bu haber de basına aksedince genel merkez yârânı hemen harekete geçip veterinere muayene ettirmişler. Şero'nun son sağlık durumuyla ilgili ayrıntılı bir rapor yayınlandı birkaç gün önce. Durumu şimdi fena değilmiş.
Memnun, mesrûr, hatta mutmain olduk. En azından, "bir kediye bile bakamadı bunlar" yollu dedikoduların önü alındı; elbette bu noktadan hareketle çok zengin espriler üretmek mümkün, fakat CHP içindeki en sempatik figürün Şero olup olmadığı hakkında spekülasyona girişmek hafiflik olur; o faslı geçiyorum. CHP gibi anayasal ve tarihî bir müessesede elbette dirâyetli ve aklıselim sahibi insanlar çoktur; bugünlerde varlıklarını pek hissettiremiyor olsalar da CHP, bizim hakikatimizin bir yüzüdür.
Bazı okuyucular, "CHP'nin anayasal bir kurum olduğu nereden çıktı" diye itiraz edebilirler; öyledir, CHP, anayasanın mânevî şahsiyetinde mündemiç bir ruhtur, ilk üç madde zımnındadır ve bu yüzden tâdili teklif dahi edilemez. Kuvvetler ayrılığı denilen kavramın içindeki "kuvvet"tir o; bu prensip, CHP kendi kendine zarar vermesin diye ihdâs olunmuştur. Ayrıca her şeyin öyle elifi elifine, kabak gibi anayasaya yazılması da gerekmez (bkz. son karar).
Neyse efendim, Şero bunalıma girmiş ve CHP'nin üst yöneticileri tarafından uzmana havale edilerek kendisine gereken ilgi ve hazâkat gösterilmiştir. Bundan memnun ve müftehir olduğumuzu ifâde ettik. Şimdi CHP üst yönetimini bir başka insânî göreve davet etmek isteriz. Sizlere oy veren veya vermeyen insanları, yine en azından Şero kadar sevip değer verdiğinizi var sayarak ifade etmeliyiz ki, maalesef millet de bunalımdadır efendim. Adını bilmiyorum, depresyon veya başka bir şey olabilir; hayır, yiyor, içiyor, gündelik hayat devam ediyor ama -nasıl derler-, sanki "doktor ne yerse yesin dedi" havasını andırır bir garip hâlet içinde. Dışardan bakınca pek bir şey farkedilmese de balataları kâmilen sıyırmak üzere.
Tamam, biliyoruz, çalışıyor, didiniyor, basın açıklamaları ve toplantıları yapıyor, hatta "vurdukça tozuyorlar; bir kroşe daha vursak garanti indiririz" şevkiyle elinizden geleni ardınıza koymuyorsunuz. Belki de mesele buradadır ve budur; derinden derine kaynayıp uğuldayan bürokrasi kazanına dikkat kesileceğinize biraz da millete kulak verseniz daha iyi olacaktır. Artık teslim etmelisiniz ki CHP, bir şey yaptığında değil, bilakis yapmadığında ülkemiz için daha faydalı olmaktadır; bu fizik kurallarına ters bir durum gibi görünse de böyledir. Titiz bir perhiz ve uzun bir yatak istirahati. Durum o kadar berraktır ki, CHP'nin "sosyal demokrat" bir parti olmak için kendini dönüştürmeye kalkışması, hem sosyalizmi, hem demokrasiyi fecî şekilde kendini tâcize uğramış gibi hissetmesine yol açmaktadır.
Şero'yu bizzat CHP üst yönetiminin tedavi etmeye kalkıştığını düşününüz; neyi kasdettiğimi hemen anlayacaksınız. Ne yani, bizi Şero kadar sevmiyor musunuz?