Serdar Arseven

Serdar Arseven

Denktaş ve Kuzey Kıbrıs Yahudi Cumhuriyeti!..

Denktaş ve Kuzey Kıbrıs Yahudi Cumhuriyeti!..

Evet...

Dünkü yazımızda belirttiğimiz üzere, Kıbrıs’ta iş bitti!..

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti işgal altında!

Cumhuriyet’in en güzel yerleri, kıyı şeridinin en stratejik mahalleri “siyonistler” tarafından işgal edildi...

Biz bu gerçeği hayli zaman önce dile getirmiştik...

Yeni yeni uyananlar şunları yazmaktalar:

“Kıbrıs çıkartmasına hazırlanan İsrail hükümeti, ilk önce Yahudi işadamlarına finansal destek verdi. Hükümet yetkilileri, ‘KKTC ve Türkiye’nin güney kıyılarına yakın arazileri toplayın’ dedi.

Bunun üzerine, Yahudi işadamlarının planı, bölgedeki avukatlar üzerinden paravan şirketler kurup adanın en kıymetli arazilerini parselledi. Özellikle, Büyükkonuk, Bahçeli, Tatlısu, Kapraz, Dipkarpaz, Yenierenköy ve Sadrazamköy bölgelerinde arazi kalmadığı öğrenildi...”

•

Bunlar büyük ölçüde doğru...

Biz, işin tam olarak işten geçmediği günlerde buna benzer ifadelerle yazmıştık...

Ve hatta bununla da yetinmeyerek, “Konu hakkında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilgili birimlerine Yahudi işgalini ortaya koyan birer dosya sunulmuştur” bilgisini de vermiştik!..

•

Yazık ki olan oldu.

Bu noktadan sonra ne yapılabilir, “hükümranlığını” ilan etmiş bulunan Siyonistler’den o topraklar nasıl geri alınabilir?..

Bunları bilemiyorum...

Korkarım ki, yapacak bir şey de kalmadı.

Ve korkarım ki, gün gelecek, İHH’ya, Kıbrıs’a da ‘yardım gemisi’ göndermek düşecek!..

•

Bir de Denktaş meselesi var.

Esas mesele!..

Geçtiğimiz günlerde toprağa verilen Denktaş, başımıza gelenlerin maalesef en büyük müsebbiplerinden.

Rahmetli Erbakan Hocamız’la yaptığımız röportajı hatırlayanlar olacaktır...

Diyordu ki Erbakan Hoca:

“Kıbrıs’taki manevi yıkımı biraz olsun durdurabilmek için bir imam hatip okulu yaptırmak istedik, bir yandan Demirel diğer yandan da Denktaş engelledi!..”

Evet; Kıbrıs’ta “ruh” çökünce, her şey çöktü.

Anavatan’la, atalarının inancıyla bağları kesilen nesillerin “milli” bilinçleri yokluğa mahkum edildi.

Öyle bir noktaya geldi ki Kıbrıslı, “Rum paraportu” pardon, “pasaportu” almak için ilk başvuranlardan biri de Denktaş’ın torunu oldu!..

Kıbrıs’ta misyoner faaliyetlerine hiç müdahale edilmezken hatta bu tür faaliyetlerde bulunanlar on yıllar boyunca teşvik edilirken, Kur’an öğretmek isteyenlere, velev ki Din İşleri Başkanı olsunlar, türlü sıkıntılar çıkartıldı.

Düşünebiliyor musunuz; bir Din İşleri Başkanı, “Kur’an öğretmek” suçundan (!) içeri alındı.

Sadece o değil, öğrencileri de geçirildi aynı tezgahtan...

Denktaş Ekibi’nin, 28 Şubat uygulamalarının Kıbrıs’taki uzantısı olarak faaliyet gösterdiğini de unutmamak lazım.

Türkiye’de Demirel zihniyeti neyi yaptıysa, Kıbrıs’ta Denktaş zihniyeti onu yaptı!..

Ve bugün...

Bugün ne olup bittiğini yazdık işte!..

Ah şu “ulusalcı” kafa!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi