Şok etmeyen bilgiler
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde, terör ve şiddet olayları kapsamında yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesine yönelik kurulan Alt Komisyon, Yazar Kemal Burkayı dinlemiş. Burkay, Türkiyeyi tıkayan terör konusunda önemli tesbitlerde bulunmuş, ama bakıldığında bu bilgilerin hiç kimseyi şok etmediğini de görüyoruz. Acaba bu bilgiler gerçekten şok etmesi gereken bilgiler değil mi? Yorsa, sürekli aldığımız şok edici bilgiler sonrasında bünyemiz bu şoklara alıştı mı?
Karanlık dönem ve onun üzerindeki örtünün kaldırılması gerekiyor diyen Burkay, Tam bu noktada, kontrgerilla denilen örgütün çalışmalarının da iyi incelenmesi gerekiyor. (...) Aslında, Ergenekon denilen örgüt, isim değiştirmiş kontrgerilladır. Bu meseleyi partiler arası bir iç çekişme konusu haline getirmeden, herkesin desteğiyle aydınlığa kavuşturmak lâzım şeklinde konuşmuş.
PKK olayında devletin parmağının olduğunu bizzat Öcalanın kendisi itiraf ediyor diyen Burkay, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonundaki sözlerini şöyle sürdürmüş: (PKKyı kurduktan sonra devlet bizzat ekmeğini, suyunu, silâhını verdi) diyor Öcalan. Ekmeğini, suyunu devlet sağlıyor 3 yıl boyunca. Sonra sen düşmanını şaşırtıyor, onu kullanıyor oluyorsun. Yani, oyun oynadığını söylüyorsun. (...) Öcalan, Türkiyeye getirildiğinde Ergenekonun kontrolü, denetimi altına girdi. Yıllarca politikalar kendisine dikte ettirildi. Unutmayın, geldiğinde, pişmanım dedi. Örgüt de silâhları bırakmaya hazırdı. (...) Bildiğimiz kadarıyla bu darbe hazırlıkları dönemine denk geldi. Öcalana, hareketlen dediler. Neden? Darbe koşullarını oluşturmak için. Tıpkı 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinde olduğu gibi. (AA bülteni, 12 Ocak 2012)
Elbette bu bilgiler bir kısmı daha önce de çeşitli şekillerde ifade edilmişti. Fakat, Öcalanın Türkiyeye getirildiğinde Ergenekonun kontrolü altına girdiği ve darbe koşullarını oluşturmak için işler yapıldığının dillendirilmiş olması yabana atılmamalı. Her darbe öncesi şartları oluşturmak için harekete geçen derin yapı demek ki son yıllarda da boş durmamış.
İnsanları ve kamuoyunu şok etmeyen bir bilgi de Diyarbakırdan geliyor. Bilindiği gibi Diyarbakır Sur ilçesi, tarihî İçkalede insan kafatasları bulunması üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştı. İnsan kemikleri ve kafatasının bulunduğu yer bir dönem ceza ve tevkifevi olarak kullanılmış. Başlatılan soruşturma devam ediyor, ama sanki böyle bir yerde insan kemikleri çıkması sıradan bir hadiseymiş gibi davranılıyor. Yine herkesin bildiği gibi bir dönem bu bölgede çok sayıda katili belli olmayan cinayetler işlenmişti. Gerçekten bu katiller bilinmiyor muydu? Muhtemelen bilenler biliyordu, ama bu bilgiler sır olarak saklandı. Sonraki yıllarda itiraflar başladı ve bazı toplu mezarlar ortaya çıkarıldı.
Şimdi de benzer bir toplu mezar hadisesiyle karşı karşıyayız. Bu insan kemikleri tarih öncesinden kalmadığına göre ortada bir cinayetler dizisi olmalı. Bu mekâna canlı girip, bir daha haber alınamayan insanlardan bahsediliyor. O halde yapılacak iş, bu iddiaların üzerine mümkün olduğu kadar acil ve mümkün olduğu kadar ciddiyetle gidilmeli. Bir ihmal varsa gereği yapılır gibi bir yaklaşım, ancak hasarlı trafik kazası sonrası dillendirilebilir.
Bu iddia ve bilgiler başta Türkiyeyi yönetenler olmak üzere kamuoyunu ve medyayı şok etmiyorsa ne demeliyiz?
Allah (cc) sonumuzu hayırlı etsin... Âmin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.