Sabri-Hamit ve büyük zafer!
Hani Orhan Gencebay’ın bir şarkısı vardır; Hor görme garibi… Hah işte, çek takımı bizi öyle gördü ve gözünün üzerine de yumruğu yiyiverdi. 2-0’dan sonra, bir de kale direğimize çarpan çek vuruşu, kenarda oturan yaşlı kurt hocayı, “Bu iş bitti. Bari Hırvat maçına hazırlanayım” anlayışı ile Placil ve Sionko gibi önemli oyuncuyu dışarı almaya yöneltti. Bu bize, Fatih hocanın Sabri-Hamit doğrusunu buluşunun yanına eklenmiş bir “Buyurun beni yenin” davetiyesi çıkarmaktı.
Evet, Milli Takım, bana göre değil, bütün otoritelere göre, bir futbol olmazını başardı. çek takımı karşısında iki farklı yenilgiye düşüp, üstelik bir oyuncu değişikliği yaptıktan sonra bir de stoperini kaybetmek maçı da yitirmek anlamına gelirdi. Yetti mi? Hayır… üstüne üstelik Mehmet Topal’ı da değiştirmedik mi? Yani tam anlamıyla kamikaze konumuna girdik. Girdik ama kaç maçtır kuramadığımız Sabri-Hamit kulvarını kurmuştuk… İntihar etmeye kalkışmıştık ama bir de çok ama çok önemli doğrumuz sahadaydı. Ya Tuncay… Hiç oynayamadığı sağ kanattan, İngiliz takımında son maçlarda çok başarılı olduğu ve golleri sıraladığı uç adam arkası veya uç adamla değişken ortadan saldırma yerindeydi. Böylece önemli oyuncuları oyundan almış çeklere karşı, bizim savunmayla onlarınki arasında ciddi bir ağırlık oluşturmaya başladık… Direğimize çarpan top, sanki inanılmaz bir zaferin de gürültüsünü çıkarmıştı. Hamit’in önde oynadığı zaman neler yapabileceğini Fatih hoca sanırım, Arda’ya attırdığı ilk golde pasını nereye çıkardığıyla anlamıştır. Bitti mi? Hayır… Büyük kaleci Cech’in ikramı ile Nihat nihayet sahne alırken, aynı Nihat, ofsaytı kıl payı sıyırdığı pozisyondan bir İspanya ligi gol çıkararak büyük zaferi ilan etti. Ama ya Volkan? Oldu mu şimdi? Oynamayacak olman çok önemli değil ama ya o hareketi bir saniye önce yapsaydın? Ne mi olurdu, kırmızı kartına bir de penaltı eklenirdi… Sonra mı? Uzatmalarda kalecimiz Tuncay olacaktı… Şimdi otur bunu sakin sakin düşün Volkan…
Sonuç? Sadece futbolda değil, sporun herhangi bir branşında karşısında ne olursa olsun bir rakip olduğunu unutmayacaksın… Yoksa insanı acı hatıraları unutulmaz hale sokuverirler…
Şimdi Aurelio, Volkan, büyük ihtimalle Emre Güngör’den yoksun kaldık… Emre ile Tümer zaten yoklar… Gökhan’ın durumu nedir bilemem… Neyse, inşallah Hırvatlar da bizi “Onlar zaten eridi” diye düşünür de…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.