Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Olan yine Ermeni halkına olacak

Olan yine Ermeni halkına olacak

Masum bir insana değil silah çekmek, fiske atmak bile iman ehli Müslümanın şiarı değildir. Bu bağlamda Hrant Dink olayını kınadık, ama arkasından gelenleri hiç de hoş karşılamadık, şaşırmadık, yalpalamadık...

Biliyorduk öyle olacağını.

Yoksa durduk yerde Ermeni’dir diye, Rum’dur diye hiç kimse öldürülmez.

Hrant olayının arkasındaki hain parmak bir süre sonra Fransız parlamentolarından başını gösterdi. Aha dedi, ben Cezayir’de binlerce Müslümanı katleden Fransa’yım, Kahraman Maraş, Gaziantep benim işgalim, benim kirli yüzüm. Ben Anadolu düşmanıyım... Tanzimat, Islahat fermanı gibi paçavralar benim bataklığımdan türeme. Hastalıklar hep benden. Osmanlı’yı 1789 Fransız ihtilali ile ben parçalattım...

O yüzden şeytan Fransa yabancımız değil...

Ne var ki ASALA denilen eli kanlı örgüt nasıl ki İttihatçılar harmanından yetişme ise, şimdi de bu Hrant cinayetine bir mim koyun. Bu cinayet de onların işi...

Yine göreceksiniz, ileride kokusu Ermeni komitacılarından çıkacak.

Ermeni tehciriymiş. Kim yapmış? ASALA’yı besleyen İttihatçı çeteleri.

Bu çetelerin arkasında kim vardı? Fransa ile İngiltere...

Bazı Ermeniler bu gerçeği göremiyor veya göstermiyorlar...

Ben o açıdan Ermeni soykırım yasasına bakıyorum.

Sonra Taksim meydanında yürüyenlerin pankartlarına.

Hepsi aynı deliğe akıp gidiyor.

Hrant öldürüldü diye Ermeni mi olacağız?

Veya bir yanlışı kınamak için bir başka yanlışı mı kullanmak gerekiyor?

Hepsi oyun, hepsi dümen...

Bu ülke geçmişte Ermeni komitacılarından az mı çekti?

Ekmeğini ye, sofrasına pisle...

Dün Türküm diyenler, bugün ne oldu da Ermeni kesildiler?

Ne oldu ki Fransa durduk yerde Ermeni soykırımına ait yasa çıkardı?..

Uğur Mumcu cinayetindeki cenaze yürüyüşünü unutmadım. O yürüyüşe birkaç solcu hakim arkadaşımla katılmıştım. Kızılay’a geldiğimizde konvoya katılan MOSSAD ajanları bağırıyordu: “Kahrolsun şeriat, Mollalar İran’a...”

Havanın tertip koktuğunu anlayınca yürüyüşten hemen ayrıldık.

Sonra da bulunan kişileri mahkûm eden mahkeme başkanına sordum, o da bu işin İran kaynaklı olduğunu söyledi. Eldeki deliller öyle diyormuş...

Sonra ne gördük, Mumcu kimlerin kurbanı!

Hatta her gün oturup kalktığı kişilerin bağlı olduğu örgüt.

Danıştay cinayetinde gördüğümüz manzara ilginç değil mi?

Müslüman bir ailenin avukat oğlu cinayet işliyor, ne acı...

Hem de cebine Vakit gazetesini koyuyor ki masum insanlar tarih boyunca az hırpalanmadılar biraz daha hırpalansınlar...

Cenaze namazındaki manzarayı da gördük.

Hatta Danıştay Başsavcısı Çölaşan’ın çarpık ve kışkırtıcı açıklamalarını unutmadık.

Bilin ki Hrant cinayetinin arka planında Fransa var.

Oradan buraya uzanan bir köprü.

Her zaman ki oyun.

Birileri doğu kapımızdan bir Ermeni meselesi açıyor.

Baktılar ki Türkiye’nin ekonomisi sağlam gidiyor, o zaman ya ihaleleri vereceksin veya başına Ermeni olayını sararız. Sonuçta sıkıntıya girecek yine Ermeni halkı.

Tehcir olayında Ermeni halkının elbette ki bir kabahati yoktu, ama zalim düşman taşları yerinden oynatınca olan Ermeni halkına oldu.

Evlerinden barklarından oldular, üzüldüler, gözyaşları döktüler...

Halk o gün kullanıldı bugün de kullanılıyor.

Şimdi de bir oyunun bilmem kaçıncı perdesi, ama bilin ki proje hep aynı.

Olan yine Ermeni halkına olacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi