M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Dindar ve Dinsiz Olma Hakkı

Dindar ve Dinsiz Olma Hakkı

Biz söylüyorduk ama CHP’li bazı dindarlar bize kızıyorlardı. Şimdi bakıyorum da “biz de dindarız” diyen CHP müntesiplerinde tık yok! Aksine, CHP yönetiminin dindarlığa tepkisine sessiz kalarak adeta bunu onaylıyorlar. Gerekçeleri de, tek tip insan yetiştirilmezmiş! Sanki Cumhuriyeti kurup şekillendirdiklerini her fırsatta söyleyen, altı oku cumhuriyetin ilkelerine dönüştüren ve onuncu yıl nutkuyla tek tip yeni bir nesil yaratacaklarını(!) söyleyip her mitingte tekrar eden bunlar değil!

CHP’nin nasıl bir nesil istediği belli. Kuruluşundan bu yana arşiv konuşmalarından teker teker çıkarıp buraya yazacak değiliz. Ancak şu kadarını söyleyelim. Dindar bir nesil istemedikleri kesin! Aksine, Allah’ın ayetlerini dogma diye niteleyip eskilerin masalları gibi gören, dinin insan beynini afyonlaştırıp uyuşturduğuna inanan, müslümanları gerici, çağdışı ve örümcek kafalı bulan bir anlayışın hakim olduğu resmi ideolojinin hep savunuculuğunu yaptılar bunlar!.. Sınırlarını kendilerinin çizdiği Atatürk Milliyetçiliğine mecbur ve mahkum tek tip bir nesildi istedikleri. Dün de böyleydi, bugün de böyle.

Şimdi soralım CHP’lilere: ”Sizin dindar olmayan bir nesil yetiştirme hakkınız var da, başkasının dindar bir nesil yetiştirme hakkı yok mu?” Bu hakkı siz kullanırken doğru oluyor da, başkaları kullanırken neden yanlış olsun? Bu bir çelişki değil mi? Ya karşı çıkışınız yanlış, ya da yaptıklarınız! Ama siz, ikisinde de varsınız!

***
Şimdi gelelim dindar nesil yetiştirme meselesine. Öncelikle söyleyelim ki, pratikte böyle bir şey tümüyle mümkün değil! Peygamberler bile, toplumun tamamını dindar yapma imkanını bulamamışlar. Kendi dönemlerinde, dine doğrudan karşı çıkanlar olduğu gibi, farklı din ve inanca mensup kişiler de peygamberlerin yönetiminde hayat sürmüşler!

Bu durum, din ve vicdan hürrriyetinin, inanç ve yaşama özgürlüğünün en çarpıcı örneğidir. “Dinde zorlama yoktur” hükmü, bunun için değerlidir. İsteyen istediği dine inanır, o dinin gereklerini özgürce yerine getirir. Kehf,29’daki “Dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin” ayeti de bunu kanıtlar. Ama sonuçta, herkes inandığının ve yaptığının karşılığını mutlaka görecek, bulacak ve buna katlanacaktır.

Aslında, Din’den/İslam’dan korkanlar, kendi inançsızlıklarının teminatının yine Din’de olduğunu bir bilseler, bu korkularının ne kadar boş ve hayal olduğunu görecekler! Ama, o kâbus dolu dünyalarında hem korku senaryoları üretiyorlar, hem de ürettikleri bu hayali korkularla dine durmadan saldırıyorlar! CHP’liler de yıllarca bu sendromu yaşıyor!

***
Tekrar edelim; Din, herkesi zorla dindar yapmak, müslüman etmek için gönderilmemiştir. Yüce Allah: “Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın!” buyuruyor.(Yunus,99). O yüzden peygamberler ve onların varisleri ancak tebliğle mükelleftirler.

Ancak, burada dine inanmakla, dindar olmak konusunu birbirine karıştırmamak lazımdır. İnsanlar seçimini imandan, müslüman olmaktan yana kullandıktan sonra, İslam’ın hedefi elbette onları İslam’ın dindarları yapmaktır. Kur’an ve onun pratiği olan Sünnet, nasıl dindar olmak gerektiğini, imanın yeterli olmayıp salih amellerle, ahlaklı ve ihlaslı davranışlarla nasıl müttaki bir Müslüman olunacağını örnekleriyle açıklar.

İşte, devletten ve devleti yöneten iktidarlardan Müslüman vatandaşların beklediği, bu dindarlığı onlara yaşatma imkân ve ortamını sağlamasıdır. Başka din ve inanç mensupları için de bu aynen geçerlidir. Peki, bugün de dahil, acaba bu imkan ve ortamlar Müslümanlar için sağlanmış mıdır? Kadın-erkek, büyük-küçük, resmi-sivil tüm Müslümanlar, dinlerini sorunsuzca öğrenip özgürce yaşayabiliyorlar mı? Dini farzlarını her yerde engelsiz yerine getirebiliyorlar mı? Buna hiç kimse evet diyemez. Şaşkınlıkla evet diyenler olursa, onlara cevabımızı yine bu sütunlardan veririz.

***
Başbakan’ın dindar nesil yetiştirme arzusu, şüphesiz her hangi bir dine mensup insanlar içindir. Elbette yüzde doksandokuz diye övündüğümüz halkı Müslüman olan ülkemizde bir iktidarın en önemli görevi, halkının inandığı dini hiçbir engelle karşılaşmadan öğrenmesini ve yaşamasını sağlamaktır.

Sonuç olarak, halkın dindar olması da, dinsiz olması da devletin teminatı altında olmalıdır. Fakat bugüne kadar ki uygulama, dinsiz ya da dine düşman olanların devlet teminatında oldukları bir süreç olmuştur. Bu uygulamadan Müslümanların da yararlanması niye CHP’lileri rahatsız ediyor ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi