Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Taşlarda teselli arayan Müslümanlar

Taşlarda teselli arayan Müslümanlar

Mescid-i Aksa’dan kopmak kolay olmuyor. Nasıl Mekke ve Medine’ye gidenler, hep gitmek isterlerse, Mescid-i Aksa da insana aynı duyguyu yaşatıyor.

Sabah Namazı’nın birinde Mescid-i Aksa’nın avlusunda yürürken, Filistinli bir kardeşimizle karşılaştık ve sohbet ettik.

Filistinli Müslüman kardeşimiz, iki sözünün arasında ısrarla şunları söylüyordu:

“Dünya Müslümanlarından en büyük beklentimiz, buralara gelip ziyaret etmeleridir. Ekmekten, aştan, paradan daha önemlidir buralara gelmeleri.”

Sohbetimiz bitip veda ederken şu ifadesi ayrı bir dokundu:

“Buralara siz gelmeyince biz Osmanlı’nın yaptığı bu eserlerdeki taşlara elimizi sürerek teselli buluyor ve içimizi taşlara döküyoruz.”

Ben de bu dokunaklı sözü üzerine;

-“Türkiye dışındaki İslam ülkelerinden gelen giden yok mu” diye sordum.

Meğer çok fazla değilmiş. Kim nasıl yapar bilemem ama dünyanın her tarafına giden Müslümanların yolu mutlaka Kudüs’e de uğramalıdır.

¥

Kudüs’ten bu kadar söz etmişken, Kudüs’ün Fatihi Selâhaddin Eyyûbi’yi anmamak olmaz.

Selâhaddin Eyyûbi’nin Kudüs’e girişi mealen şöyle anlatılır:

Kudüs’ün fethi gerçekleştiğinde Mescid-i Aksa’ya büyük bir tevazu ve muhabbetle girer büyük Fatih Selâhaddin.

Hemen Haçlıların tahrip ettiği ilk kıblegâhı elleriyle süpürüp gül yağı ile yıkar. Şehrin yeniden imarı için emirler verir ve kendisi de bizzat koordine eder.

Külliye’deki tüm makam-ı şerifleri, evleri, Kubbetü’s Sahra’yı tamirden geçirtir.

Diğer inançlara mensup halkların bir arada barış içerisinde yaşaması için Kudüs’ün her yanında, hastahane, medrese ile her türlü sosyal imkânları sağlar.

Sultan Selâhaddin’in şehre verdiği önemi ve topluluklara gösterdiği müsamaha, merhamet ile insan ilişkileri, Haçlıları utandırır ve özür dilettirir.

Mesela Kudüs’ten ayrılmak isteyen insanlara isterlerse 40 gün içinde güvenlikli bir şekilde ayrılabileceklerini söyler ve gerekli önlemleri aldırtır.

Fetih sırasında esir düşenleri fidye ödemek için fazla zorlamaz. 7 bini aşkın esiri Kudüs’ün imarı için harcanmak üzere 30 bin dinara serbest bırakır.

Selâhaddin Eyyûbî’nin gösterdiği bu insani ve İslami tavır karşısında, Avrupalı tarihçiler ve devlet adamları takdirle karşılar ve pek çoğu düşüncelerini dile getirirler.

Yerli Hıristiyanlar ve Mûsevîler onun idaresini, Frenklerinkine tercih ederler.

Büyük fethin sahibi Fatih Selâhaddin, bu tavrı ve idareciliği ile sadece İslam âleminde değil, bütün bir batı dünyasında isminden, “adil komutan” diye söz ettirir.

¥

Eğer gerçekten dünya barışı isteniyorsa, barışın önce Kudüs’ten başlaması lazımdır. Ayrıca Kudüs ve Kudüs’te yaşayan halklar bu barışa çok hazırlar ve istekliler.

Yüzyılımızda veya önümüzdeki yıllarda, ne sıcak savaş ne de soğuk savaşla bir yere varılmayacağı aşikârdır.

Kudüs ve civarında yaşayan üç toplum da savaş yorgunu. Kudüs’te yaşayan halkların; Selâhaddin Eyyûbi, Hz. Ömer, Kanuni ve Yavuz’un adaletine ihtiyacı var.





Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi