Sevginin kaynama derecesi
Mecnunun ilk zamanlar Leylayı, Leylanın Mecnunu sevmesi, mecazîydi. Sevgi ve sevgililerin yaratıcısı Yüce Allah, Leylayı da yaratmış. Dolayısıyla hakiki sevgiye, yani Mevlâya ulaşmak için Leylayı terk etmek gerekmez.
Leylayı da Mevlâ vermiş; içine kalbi, kalbinin içine de sevgiyi O koymuş. Önemli olan Mevlâ yerini Leyla sevgisi almamalı, perde ve gölge olmamalıdır.
Mevlâ kalbe karşılık en nazik ve nazenin bir kalp, ahsen-i takvim (mükemmel, güzel, kıvamı) olarak yarattığı için sevmeli.
Hakiki sevgi ile mecazi sevgi arasındaki inceliği fark etmez, dengeyi sağlayamazsak, kalp sevgi çeşitleri adedince parçalanır; ruhumuzun dengesi bozulur. Düşmanlık ve sevgi, ışık ve karanlık gibi zıt unsurlardır; ikisi gerçek anlamda kalpte birleşmez.
Ya aşk nedir? İnsanlık tarihi boyunca hakkında çok şeyler söylenen, yazılan, çizilen, hikâyeler anlatılan, filmler çevrilen, oyunlar sahnelenen ve uğrunda garip, inanılmaz olaylar yaşanan bir duygudur.
Aşk tarihi, nice âşıkın aşk ateşinde yanıp gittiğini, mecazî aşkın girdaplarında boğulduğunu; nicelerinin de mecazî aşktan İlâhî aşka geçip mutluluğun zirvesine çıktığını yazar.
Burada, insanı gerçek sevgiye ve sevgiliye ulaştıran, edebiyatın cevelân meydanı ile iç hâlin, duyuşun dışa yansıması olan tasavvufun ulvî aşkından bahsediyoruz. Yoksa bugünkü ayağa düşürülen, pespaye, nefsanî, şehvânî sevmeklerden bahsetmiyoruz.
Aşk nedir? Herkes âşık olabilir mi? Kime, nasıl âşık olmalı? Aşk duygusu niçin verilmiş?
Yüzlerce tanımı yapılabilen aşkın, diğer duygular ve manevî meselelerde olduğu gibi metreye, teraziye, litreye vurulabilecek bir nesne olmadığından tarifi çok zordur. Ancak, kal/söz ve hâl/davranış dilinden onun şiddetli bir sevgi (Mektubat, s. 37) ve muhabbetin karesi olduğunu anlıyoruz. Duygu yoğunluğuna göre bir şeye meylederiz. Bu meyil sevgidir. Ve basamak basamak yükselir, şiddet peyda eder, tutku halini alırsa o aşktır. Yani, sevginin kaynama derecesidir. Şöyle de tarif edilmiştir: Meylin iki katı ihtiyaç; ihtiyacın iki katı aşktır. Aşkın iki katı ise incizap; cezbeye (çekim alanına) kapılmaktır. (Sünuhât, s. 35.) Eğer çekim, Hakka yönlendirilirse, İlahî aşk olur.
Aşk duygusu; kulluk yoluyla, mahbûbiyete (sevgi makamına) kadar götürür. (Mektubat, s. 442.)
Aşk, mutlak seven ve sevilen Allaha ulaşmak için verilmiştir. Aşk, Esmâül-Hüsnadan Vedûdla; çok şefkatli olan ve çok sevgi beslenen, seven, sevilenle hemhâl olmaya vesiledir. (Mektûbât, s. 34.)
Sevgi bir sermayedir. Marifet, sevgiden, sevgiyi, sevgi sebeplerini, sevgilileri yaratana gidebilmektir
Aşk da böyledir. Mecazi aşktan hakiki aşka ulaşmak gerekir.
Sevgiden hakiki Sevgiliye...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.