Yeni Asya, yeni anayasa
Bugün Yeni Asyanın kuruluş yıldönümü. 21 Şubat 1970 günü başlayan bu yolculuk, her türlü imkânsızlığa ve zorluğa rağmen şükürler olsun ki istikametini bozmadı. Yeni Asya, herkesin konuşabildiği zamanlarda değil, bilhassa milletin susturulduğu zamanlarda mücadele vermiştir. Çünkü, rahat dönemlerde doğruları söylemek insanın başına iş açmaz, ama aynı doğruları zor zamanlarda ifade edenler susturulmak istenir.
Şu an Türkiyenin önemli gündem maddelerinden biri, yeni ve sivil bir anayasa hazırlanması çalışmalarıdır. 2012 yılında bile darbe anayasası ile idare ediliyor olmak ülkemiz için bir handikaptır. Büyük ekseriyet mevcut 12 Eylül 1980 darbesinin ürünü olan 1982 Anayasasının değiştirilmesinden yana. Ancak hatırlamak lâzım ki, toplumun kurtulmak istediği bu anayasa bir şekilde yüzde 90ların üzerindeki bir evetle kabul ettirilmişti. İşte, Yeni Asyanın ayırt edici özelliği burada ortaya çıkıyor. O günkü şartlarda ekseriyetin evet ve kabul dediği 1982 Anayasasına hayır ve red demiş, böyle dediği için de onuncu köye kovulmak istenmiştir.
Bugünkü gazete ile birlikte okuyucularımıza hediye edilen 12 Eylülden Bugüne Anayasa Mücadelemiz adlı ek, bu haklı mücadelenin önemli bir belgesidir. Bu çalışma incelendiğinde görülecektir ki, o gün ifade edilen tesbitleri geçen zaman doğrulamış, millete zorla ve baskıyla kabul ettirilen 1982 Anayasası Türkiyenin önünü tıkayan ve ufkunu karartan bir belge olmuştur.
Bugün twitt atanların, yazanların epey bir kısmı, 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrasında yaşanan hadiselerden gerektiği ölçüde haberdar değil. Yakın zamandaki 28 Şubat 1997 sürecinde yaşananların bile unutulduğu ya da unutturulduğu bir vasatta, 30 yıl öncesini kim hatırlar?
12 Eylül 1980 darbesi, darbeciler açısından iyi paketlenmiş, asıl niyetler itina ile gizlenmiş bir darbeydi. Darbe öncesi çalışan sistem milleti canından bezdirmiş, her gün meydana gelen anarşi olayları dolayısıyla millet darbe bekler hâle getirilmişti. Bugün bunları hatırlatmak ve kabul ettirmek kolay, ya o gün? 12 Eylül darbesinin sonrasında Darbeciler, şartlar olgunlaşsın diye anarşiyi önlemedi dediğinizde en yakın arkadaşınızdan, komşunuzdan ve secde arkadaşınızdan itiraz sesi yükselirdi. Çünkü darbeciler, önceki darbelerden kendilerince ders ve ibret almış, şartları daha bir olgun hâle getirmişlerdi.
İşte Yeni Asya, en yakın dostlarının itirazlarına göğüs gererek o gün bu hakikatleri dile getirdi. Israrla, darbelerin ve darbecilerin asıl maksatlarını deşifre etmeye, ortaya çıkarmaya çalıştı. O gün için tesbitlerine kulak tıkandı, ama şükürler olsun ki geçen yıllar Yeni Asyayı tasdik etti.
Yeni Asyanın, o günkü Anayasa Komisyonu Başkanı Orhan Aldıkaçtının tavrını eleştirirken sorduğu soru, bugün bile geçerliliğini koruyor: Yıllarca hukuk dersi verdikten ve bir de Hukuk Fakültesi Dekanlığı yaptıktan sonra, insan, nasıl olur da hâlâ demokrasinin alfabesini şaşırabilir ve tek şahıs idaresini her derde deva bir demokrasi modeli olarak millete takdim edebilir? (31 Temmuz 1982)
Aradan yıllar geçti ve gündemimizde yine bir anayasa meselesi var. Hazırlanacak yeni anayasanın kabul edilebilir olması için tek şahıs ideolojisini esas almaması lâzım. Bugünkü sıkıntımızın temelinde de bu yatmıyor mu? Yeni ve sivil anayasada tek şahsın fıkri, bakış açısı, korunması, kollanması ve tabulaştırılması olmasın. Gerçek anlamda hür, âdil ve demokrat olsun dedikçe itiraz edenler, 12 Eylül 1980 rejiminin devamını istemiş olmaz mı?
Hak mücadelesinin öncüsü Yeni Asya ile nice yıllara inşallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.