Yunanistan’a yine yardım etsek mi acaba?
Yunanistan’ın bugünkü ekonomik perişanlığı hafızamı 940’lı yıllara götürdü…
O zaman daha perişan bir haldeydi. Yokluk ve yoksulluk içindeydi. Üstelik Alman ve İtalyan işgalcilerle savaşıyor, yetmezmiş gibi bir de iç karışıklıklarla boğuşuyordu.
Gerçi aynı tarihte Türkiye’de kötü durumdaydı. CHP kodamanları dışında kimsenin cebinde kuruş, sofrasında ekmek, sırtında doğru düzgün elbise yoktu...
Ancak komşusu Yunanistan’ın kendisinden daha muhtaç halini görünce, “Komşusu açken tok uyuyan bizden değildir” fermanını hatırlayıp tüm düşmanlık hislerinden arındı ve Yunanistan’ın yardımına koştu.
1940 yılına gelindiğinde, Yunanistan iyiden iyiye tükenmiş, pes etmesine ramak kalmıştı! İşte tam bu sırada, “Direnin, arkanızdayım!” dercesine, eski efendisi Osmanlı’nın torunları “eski eyaletleri Yunanistan”ın yardımına koştu...
Kurtuluş Gemisi, ilk kez 19 Aralık 1940 sabahı, ambarları yardım malzemesiyle dolu olarak İstanbul Limanı’ndan ayrıldı. Kurtuluş, uğradığı her Yunan sahilinde, Yunan halkı tarafından karşılanacak, “Kurtarıcılarmız geldi” çığlıklarıyla selamlanacaktı. Çünkü Kurtuluş Gemisi’nin taşıdığı salt yiyecek, giyecek değil, onların yanı sıra da umuttu: Kurtuluş umudu. Yunanlı direnişçilerin ise, o gün için, en fazla umuda ihtiyaçları vardı.
Kurtuluş, vatana her geriye dönüşünde–o zamanki bir gazetenin haberine göre– “Açlık ve vitaminsizlikten mağdur olan ve sayıları yaklaşık olarak bini bulan Yunanlı çocuklar”ı getirdi Türkiye’ye. Yunanlı çocuklar, “Türk Kızılay’ının şefkatli kollarında bakım ve gözetim altında” tutuldular.
1941 yılında, Yunanistan’dan memleketimize sığınan mültecilere büyük miktarda yiyecek ve giyecek malzemesi dağıtıldıktan başka, Yunanistan’a da on binden fazla battaniye gönderildi.
Ayrıca, o yıllarda İtalyan işgalinde olan, Rodos Adası’nda yaşayan yoksullara 11 bin 181 kilo yiyecek yardımı yapılarak, Yunanistan Kızılhaç’ına 44 milyon 578 bin 50 TL. (yaklaşık olarak 34 milyon Dolar) değerinde 6 hastahane aracı, 3 bin battaniye ve çeşitli miktarlarda tıbbi ilaç ve malzeme yardımı yapıldı.
Kurtuluş Gemisi, Türkiye’nin Yunanistan’a yardımlarının bir simgesi oldu, yine bir Yunanistan seferi dönüşünde batana kadar (19 Ocak 1942) toplam 298 ton soğan, 168 ton patates, 528 ton nohut, 393 ton bezelye, 80 ton yumurta götürdü Yunanistan”a. Tüm gıda maddesi halktan toplanıyor, halkımız kendi yiyeceğinden keserek Yunanistan’a yardım ediyordu.
Yıllar içinde binlerce ton gıda maddesi ve çeşitli malzemeler Yunanistan’a ulaştırıldı.
Kurtuluş, bu seferlerin birinde batınca, görevi Dumlupınar Gemisi devraldı. 1942 yılında İstanbul’dan Yunanistan’ın Selanik ve Pire limanlarına toplam 12 sefer gerçekleştirdi, bu seferler sonucunda 28 milyon 861 bin 80 TL tutarında (21. 864 Amerikan Doları) 22 bin 245 ton kurutulmuş sebze ve meyve ile 4 bin 154 sandık yumurta ve diğer gıda maddesi taşıdı.
1943 yılında da yardımlar devam etti. Fakir milletimiz, “kendisi himmete muhtaç” olduğu halde Yunan milletine toplam 860 bin 294 Dolar tutarında hibede bulundu; ayrıca Yunanistan’da yapılan bir hastahaneye 100 yatak takımı yolladı. Öte yandan Türkiye’ye sığınan Yunanlı mültecilere sahip çıktı, barınma ve bakım masraflarını üstlendi.
Türkiye, 1944, 45 ve 46 yıllarında da Yunanistan’a yardımı sürdürdü. Çünkü insanımız “büyük devlet”in yetiştirdiği insandı ve “dünkü eyaleti”nin yaralarını sarmayı tarihi sorumluluğunun gereği sayıyordu.
Bu bağlamda, Yunanistan Kızılhaç Derneği Başkanı, Türk Kızılayı’na, 15 Kasım 1941 tarihli mektubunda şöyle diyordu:
“Türk Hükümeti’nin kendi halkının yiyeceğinden kısarak deniz yoluyla göndermiş olduğu bu yardımlar iki halk arasındaki asil bağları güçlendirmiştir. Yunanistan halkı, Türk insanının bu anlayış ve dostluğunu hiçbir zaman unutmayacaktır.”
İnsanın aklına takılıyor işte: Komşumuz (ama pek “dostumuz” değil sanırım) Yunanistan yine zor durumda: Acaba Türkiye olarak yardım etsek mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.