Küçük Resim!.. Bu ülkede bunlar da var!..Bize neler oluyor?..
- Diyarbakır’da N.S., cinnet getirerek, eşini ve 5 yaşından küçük 3 çocuğunu öldürdü.
- İşsiz genç Celal G., benzin istasyonundaki önemsiz bir tartışmada silahını çekti ve havaya ateş etti. Olay yerine gelen polis memurlarından Emniyet Müdürü Uğur Gökcan’ı öldürdü.
- Aşkına karşılık bulamadığı için öğrenci servisini tarayan genç, iki kız çocuğunu öldürdü, bir süre sonra da intihar etti...
- Trabzon’da bir temizlik işçisi, Karakol’un kapısına kafa attı!..
(...)
Bir dolu vak’a...
İdeolojiyle, terörle alakası olmayan cinayetlere şahit oluyoruz bu günlerde.
“Âdi” cinayetler.
Tam bir cinnet hâli!..
¥
Geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğim Sendika Başkanı dostlarımdan Mürsel Turbay, “Türkiye toplumsal patlamaya karşı oldukça korunmalı bir ülke ama dikkatli olmak lazım, iyi sinyaller gelmiyor” demişti.
Mürsel Bey, Belediye Başkanları’ndan birini ziyaret için gittiği makama girerken kapının önünde belediye kıyafetli bir personel görmüş...
Söylenip duran adam, sigarayı özel kalem odasının ortasına atmış ve bir yenisini yakmış...
Ve oralarda sinirli sinirli volta atmaya başlamış.
Mürsel Bey, Özel Kalem’deki bayana, “Bir Belediye Başkanı’nın makamında bir belediye çalışanı nasıl böyle davranır?” diye sorunca şu karşılığı almış:
“Başkanım, bunlar taşeron olarak çalışanlar. Sinirleri burunlarında... Biz de korkuyoruz Valla!..”
¥
Sayın Mürsel Turbay, bu ve benzeri sahneleri aktardıktan sonra dedi ki bana:
“Bu taşeron işçilik meselesine dikkat. Neredeyse hiçbir güvenceleri yok. Karı koca çalışıp açlık sınırında yaşıyorlar. Buradan bir sosyal patlama çıkmasından endişe ediyorum. Çok fazla sıkıştırırsanız Allah muhafaza patlar!..”
¥
Benzeri bir durum okullarda da söz konusu...
Bir Lise’nin müdürü “Eve gidip gelirken üç buçuk attığını” söyledi geçen gün.
Çocuklar çeteleşmişler...
Tamamen parayla ilgili değil ama tamamen ilgisiz de diyemeyiz.
Ailelerinin harçlık veremediği çocuklar, “maddi ihtiyaçlarını giderecek kaynak” arayışına giriyorlarmış!..
¥
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, hâlâ SGK açığından vesaire bahsediyor ama...
Emeklilikte Yaşa Takılanlar da ciddi bir patlama kaynağı.
Adamlar primlerini fazlasıyla tamamlamış, yıllarını tamamlamış ama DSP’li MHP’li hükümet döneminde IMF emriyle konulan saçma sapan bir “Yaş” kuralından dolayı prim ödemeksizin ve maaş almaksızın bekliyorlar!..
Kimine on yıl “geçti”, kimine sekiz kimine beş yıl!..
Bu insanlar emeklilik için başvurduklarında “gençsin”, iş için başvurduklarında ise “yaşlısın” cevabıyla karşılaşıyorlar.
Saçma sapan “Yaş bekleme” uygulaması kalksa, bunların büyük bölümü piyasadan tamamen çekilecek ve gençlere yeni iş kapıları açılacak...
Bu da, “cinnet”e darbe!..
¥
AK Parti, “yoksul” yığınların ümitlerini temsil eden oylarla iktidara geldi, bu oylarla seçim üstüne seçim kazandı.
Pekçok olumlu çalışmanın gerçekleştirildiği ve pekçoklarının da sırada olduğu bu sürecin devam etmesi de bu desteğin sürmesine bağlı.
Eğitim kesintili veya kesintisiz parayla dönüyor.
İyi bir dershaneye gönderilmeyen çocuğun iyi bir bölümü kazanması neredeyse hayal.
Su faturasına ödediğiniz paranın ancak yarısı “su” almak için, gerisi vergiye, şuna, buna kesiliyor.
Adam, “üç bin” lira değerindeki 90 model otomobilinin deposunu doldurmak için, dört tekerleğine karşılık gelen parayı ödemek zorunda...
Ödenenin kahir ekseriyeti vergi...
¥
Tok adam, aç adamın halinden anlamaz derler ama zorluklarla büyüyen adam “aç” vatandaşın derdinden anlar.
Bugünlerde nereye gitsem, “sıkıntı” dinliyorum...
Durumlar sıkışıyor.
Havayı biraz boşaltmak şart.
Anayasa, Ergenekon, Balyoz, kesintili, kesintisiz, Hrant, dersim, Jitem, Mit...
Bunlar “Büyük Resim”den parçalar.
“Büyük Resmi” tartışmak iyi de...
“Küçük Resmi” ve oradaki milyonlarca “Küçük Vatandaş”ı da atlamamak lazım...
Çok değil;
“Küçük Vatandaş”a nefes aldıracak birkaç “küçük” adım.