Bab-ı Amrın feryadını işitenler!
Suriyenin Dostları grubu geçen Cuma günü Tunusta Esad yönetimini nasıl durduracaklarını tartıştıkları sırada, Esadın çeteleri, Esadın dostlarından aldıkları cesaretle Suriye halkını katletmeye devam ediyorlardı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun ifadesine göre her şeyin masada olduğu süreçte barışçıl ve diplomatik çözüm imkânları neredeyse tükendi. Katar asıllı Amerikalı diplomat Walid Maoloufa göre sebep gayet açık: Esadın dostları, Suriyenin dostlarına göre daha etkili çalışıyor.
Maolouf, Esadın dostları dediği Rusya, Çin, İran ve Hizbullaha ilaveten meselenin kilit ülkesi Türkiyedeki medyada, iş dünyasında, siyaset ve sivil toplum sahasında bulunan Esad dostlarını ve onların cansiperane Esadı müdafaa ettiklerini bilseydi Suriyenin dostlarından tamamen ümidini kesebilirdi.
Hafta sonu gerçekleşen yeni anayasa referandumunu izlemek üzere Suriyeye (daha doğrusu Şama) giden bir grup gazetecinin gerek Suriye Dışişleri Bakanı Valid Muallimle mülakatlarında gerekse Şamdan aktardıkları izlenimlerinde bile Esad dostlarının marifetli desteklerinin izlerini görmek mümkün. Laik Esad yanlılarının endişeleri, Nusayriliğin kafa karıştırıcı tarifleri, yeni anayasanın çok şeyi değiştireceği gibi safsatalar Şamın tecrit edilmiş caddelerinde konuşuluyor olabilir, bunları bizim Lazkiyeye, Humusa kör ve sağır medya mensuplarımız yazıyor da olabilir! İliştirilmiş gazeteci yazılarına inanmaya teşne, az ezberci aydın yok ne de olsa Türkiyede!
Tunusta Suriyeli muhaliflerin silahlandırılmasından yana görüş bildiren Suudi Arabistan ve Katar, alsında Türkiyenin açıkça ifade edemese bile kanaatimce taraf olduğu, çarnaçar kabul ettiği çözümü dillendiriyorlar. Uluslararası tüm diplomatik kanalların tıkandığı bir ortamda akan kanı durdurmanın başka yolu kalmadı çünkü: Suriyenin kilidini Suriyeliler açacak! Günlük 100ün üzerinde insanın katledilmesi, Humusun bombardıman edilmesi Suriyelileri silahlanmaya mecbur ediyor.
Katarın Suriyeye bir Arap barış gücü gönderilmesi teklifi ise bugün için temeli ve gerçekçi karşılığı olmayan içi boş bir teklif olarak kayıtlara geçmiş oldu.
Suriye Ulusal Meclisinin meşruluğunun kabul edilmesi ve Esad sonrası için çalışmaların zemininin tesis edilmesi, insani yardım fonunun kurulmasının kararlaştırılması, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annanın BM ve Arap Ligi adına Suriye için görevlendirilmesi ve yaptırımların artırılması gibi kararların alındığı Tunus toplantısı uluslararası çözüm adına bir mutabakat adımı olsa da maalesef bugün için saat başı beş kişinin öldürüldüğü Suriyede kanı durdurmaya gücü yetmiyor.
70den fazla ülkenin temsilcisinin bir araya geldiği ve yalan ve kurgu haber ustası olan Suriye devlet televizyonunun Amerikanın dostları dediği toplantının ikincisi mart ayında Türkiyede yapılacak. Bu toplantıya kadar muhtemelen 1000i aşkın Suriyeli daha şehit olmuş olacak!
Tüm bunlar olurken Suriye dışında yaşayan 17 milyon Suriyelilerden beş yüz kadarı Suriye Sivil Toplum Kuruluşları Birliği adı altında İstanbulda geçen hafta toplandı. Suriyeli işadamı ve sivil toplum temsilcileri hem kendi aralarında hem de merkezi İstanbulda bulunan İslam Dünyası STKları Birliği (İDSB) ve üyeleri ile istişareler yaptılar. Bir önceki hafta yine Suriye Türkmen Kitlesi adı altında Suriyeli Türkmenler İstanbulda teşkilatlandılar. Türkiyedeki insani yardım teşkilatları ve çeşitli sivil toplum kuruluşları da hem Türkiyedeki Suriyeli mültecilere hem de Suriyelilere her türlü yardımı yapmak üzere hemen her gün bir faaliyet içerisindeler.
Resmi ve diplomatik kanalların neredeyse tamamen kapalı olduğu şimdilerde sivil inisiyatifler Suriyede akan kanı durdurmak için gayret ediyorlar.
Kimileri de bu süreçte maalesef kara propagandalara veya dünyevi hesaplara alet olarak Esadın dostları sınıfına dâhil oluyor!
İmtihan çetin: Zaman, Humusun, Bab-ı Amrın feryadını işitip yardım edecekleri, Esadın dostlarından ayıklayacak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.