Bu nasıl devlet?
Bosna-Hersek, 1 Mart 1992 tarihinde ilan edilen, bağımsızlık kararının bedelini üç buçuk sene boyunca akan kan, gözyaşı, soykırım ve tecavüzlerle ödedi. 1995 yılına gelindiğinde; Boşnak direnişinin kırılamayacağını ve saldırgan Sırpların mağlup olacağını anlayan Batılılar, 14 Aralık 1995’de imzalanan Dayton Anlaşması ile bu kanlı şarlatanlığı sonlandırdılar. Ancak Dayton, bu ülke için sürdürülebilir bir barış ortamı sağlayamadı. Aksine, Bosna-Hersek, her geçen gün biraz daha derinleşen siyasi bir krizin içerisinde çırpınıyor.
Bosna-Hersek’te yaşanan siyasi krizin temelinde, Dayton Anlaşması üzerine inşa edilen, karmaşık ve çözümsüzlüğe odaklı yönetim sistemi bulunuyor. Dayton Anlaşması; ülke topraklarının yüzde 48.52’sini ‘Sırp Cumhuriyeti’ adı altında, nüfusun sadece yüzde 35’ini teşkil eden, Sırplara verdi.
Ülke topraklarının yüzde 51.46’sı ise, on kantondan oluşan ‘Bosna-Hersek Federasyonu’ adı altında; nüfusun yüzde 48’ini teşkil eden Boşnaklar ve nüfusun yüzde 17’sini teşkil eden Hırvatlar arasında paylaştırıldı.
İki entite arasında, ‘Brçko Özerk Bölgesi’ adı altında bir tampon bölge bulunuyor. Bu bölge, ABD gözetiminde bulunuyor ve özel statü ile yönetiliyor. İki yüz sekiz kilometre karelik Brçko bölgesi, aynı zamanda, Sırp Cumhuriyeti topraklarını ikiye ayırıyor.
Bir başka ifadeyle, Dayton Anlaşması, Sırpların soykırım ve tecavüzlerle genişlettikleri toprakları resmileştirildi.
Bosna-Hersek’te, on altı ayrı parlamento ve on üç ayrı hükümet görev yapıyor. Ülkede yüzü aşkın bakan bulunuyor. Bu bakanların her biri, ticaret ve sağlıktan eğitim ve polis teşkilatlarına kendi görev alanlarında siyaseti yönlendiriyor.
Dayton Anlaşması, Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti’ni, zayıf bir Bosna-Hersek Merkezi Hükümeti’yle birleştiriyor. Saraybosna’daki merkezi hükümet, daha çok dış politika ve dış ticaret alanlarında yetkiye sahip. Temel hizmet ve siyasetler ise, Boşnak ve Hırvat nüfusun ağırlıklı olarak yaşadığı Bosna ve Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti’nden oluşan iki entiteye bırakılıyor.
Bosna-Hersek’te, dünyadaki diğer devletlerden farklı olarak; Sırp, Hırvat ve Boşnak temsilcilerden oluşan Cumhurbaşkanlığı Konseyi bulunuyor. Bu üçlü konseyin üzerinde de Avrupa Birliği Yüksek Temsilciliği bulunuyor. Yüksek Temsilci’nin onaylamadığı bir karar, Bosna-Hersek Parlamentosu ve Cumhurbaşkanlığı Konseyi onaylansa dahi, hayata geçirilemiyor.
Bosna Hersek’te, istihbarat ve güvenlik teşkilatları da hesaba katıldığında, on dokuz ayrı güvenlik ve emniyet teşkilatı görev yapıyor. Polis, devlet değil, entite ve kanton düzeyinde örgütleniyor. Polisin ortak bir telsiz frekansı yok ve sabıka kayıtları bir yerde toplanmıyor. Saraybosna’da kapkaça uğradıysanız ya da arabanız çalındıysa ve suçun zanlıları entite sınırını geçtiyse, polis devriyesi bir kaç kilometre sonra aracını durdurup “kusura bakmayın, bizim yetkimiz buraya kadar” diyebilir. Çünkü entite sınırını geçen zanlının peşine düşmek için Sırp Cumhuriyeti’ne bağlı Doğu Saraybosna polisinin haberdar edilmesi, izinler alınması gerekiyor. Elbette, maaşı 300 Euro civarında olan polisleri, hırsızı yakalamak için ikna etmeniz de gerekiyor.
Bosna Hersek’teki üç etnik unsur için “milli” kavramı farklı anlamlar içeriyor. Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti, farklı milli günlere sahipler. Mesela, Bosna-Hersek Federasyonu 1 Mart tarihini resmi tatil ilan edilen “Bağımsızlık Günü” olarak kutlarken, Sırp Cumhuriyeti’ndeki Bosnalı Sırplar, bu günü kabul etmiyor ve sıradan bir gün gibi iş yerlerine gidip çalışıyorlar.
Bosna-Hersek Federasyonu’nda Latin alfabesi, Sırp Cumhuriyeti’nde Kiril alfabesi kullanılıyor. Her iki entitedeki okullarda, üç kurucu halkın, kendi bakış açılarına göre ayrı ayrı tarih dersleri okutuluyor. Ancak Bosna-Hersek Federasyonu’ndaki okullarda bile, 1992-95 yılları arasında Sırp-Karadağ ve Hırvatların gerçekleştirdiği katliam ve tecavüzlere dair hiçbir şey anlatılmıyor.
Devlet televizyonu BHT’nin yanında, FTV ve PTPC isimli iki ayrı entite televizyonu bulunuyor. Bosna-Hersek Milli Takımı maçlarını sadece Bosna-Hersek Federasyonu’ndaki kanallar yayınlanıyor. Sırp Cumhuriyeti’nde ise, Sırbistan’ın maçları yayınlanıyor.
Siyasetten eğitime, emniyet teşkilatından medyaya, hayatın her alana sirayet eden bu çok başlılık Bosna-Hersek Federasyonu’nda yaşayan halkın yüreğine derin bir güvensizlik ve bir korku salıyor. Savaşın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, insanlar “saldırganlar, bir gün yeniden harekete geçebilir” korkusuyla yaşıyorlar. Ki bu hiç de yersiz bir korku değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.