Cacabey Gökbilim Medresesi
Cacabey Gökbilim Medresesi Kırşehirde. Bugün Cacabey Camii olarak ibadete açık medrese, 1273 yılında Uzay Bilimleri Fakültesi olarak vazife yapmış.
Cacabey Gökbilim Medresesi, Din ile bilim bir arada olamaz diyen; din, dil ve düşünce fakiri kişiler için elle tutulur, gözle görülür bir belgedir.
Geçen hafta yolum Kırşehire uğradığında, Cacabey Camiine de vardım ve hakkında Valilik ile Ahi Evran Üniversitesinin yaptığı çalışmalardan bilgi edindim.
Evliya Çelebi seyahate çıkarken devrin Padişahı IV. Murat der ki;
Gittiğin, gördüğün yerleri yazasın ve duyurasın ki, tebaamız yurdumuzda ne var ne yok bilsin.
Ben de Evliya Çelebiye yapılan tavsiyeye uyarak, fırsat ve imkân buldukça gördüklerimi paylaşmaya gayret etmekteyim.
.........................
Cacabey Gökbilimleri Medresesi veya Cacabey Camii hakkındaki resmi bilgiler şöyle:
Kırşehirin merkezinde bulunan Cacabey Gökbilim Medresesi, H.671/ M.1272-1273 yılında, Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Kırşehir Valisi Nureddin Cibril Bin Cacabey tarafından yaptırılmış.
Rasathane meraklıları için Cacabey Gökbilim Medresesi, halen bulunmaz yapılardan birisidir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen medreseyi ya da camiyi, Kırşehirliler ile Kırşehire yolu düşenlerin mutlaka görmesi lazım derim.
Medresenin kuzey cephesinde, girişi sağlayan ve Selçuklu dönemi özelliklerini yansıtan taçkapı bulunmakta.
Yapının kuzey doğusunda, medreseye bitişik olarak yapılmış, Cacabeyin kümbeti ve yapının güney batısında ise minare yer almakta.
Cacabey Gökbilim Medresesinin karakteristik özelliği, cephe ve köşelerde bulunan roket sütunlardır.
Toplam üç adet olan bu sütunlar ya da sütunceler; roketin, ateşleme ve fırlatma halini göstermekte ve bugünkü roketlere tıpa tıp benzemekte.
XIII. yüzyılda roket çiziminin bu yapıda kullanılması, işlev ve mimari arasındaki uyumun önemli bir göstergesidir.
.....................
Medrese, tamamen kesme taş ve moloz taş, minare ise sırlı tuğladan yapılmış. Taçkapı cepheden taşkın ve anıtsal olarak harika bir görünüm sergilemekte.
İki renkli taşın dönüşümlü olarak kullanıldığı taç kapının mukarnaslı kavsarası, iki sıra kuşatma kemeri ile çevrelenmiş.
Kapının cephe duvarının iki dış köşesine, değişik biçimde kaideleri olan bir çift burma gövdeli sütunce işlenmiş.
Bunların kaidelerinin askı, kandilleri hatırlatır biçimde işlenmiş olması çok ilginç. Ayrıca kavsara kuşatma kemerinin iki yanında, simetrik düzenlenmiş dairesel birer kabara mevcut.
Giriş kemerinin üstünde bulunan tek satırlık kitabede, Besmele ve Nahl Sûresinin 90. ayetinin baş kısmı yer almakta.
Bunların altında bulunan ve uçları iki yana dönen diğer kitabede, ise Âl-i İmran Sûresinin 18. ve 19. ayetleri yazılı.
Bu yazı şeridiyle kapı kemeri arasında iki satır halinde yerleştirilen ve sağ köşesine de bir metin eklenen kitabede ise, bazı vergilerin kaldırıldığına dair emirname mevcut.
Kitabelerle ilgili bilgi yarına İnşaallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.