Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Duâ, telepatik telkin ve hipnoz arasındaki bağlantı

Duâ, telepatik telkin ve hipnoz arasındaki bağlantı

Nefis terbiyesinin önemli unsurlarından olan telkin; tıbbın özellikle psikiyatri dalında kullanılan hipnoz (yapay uyku hali), duâ ve efsun/sihir psiko-biyo-elektro-manyetik enerjinin olumsuz yönüyle ilintili olduklarından kısaca tahlil etmeyi uygun gördük.

Telkin, fikir aşılama, zihinde yer ettirme, öğüt verme, kulağa koyma anlamındadır. Buna göre, telkin (motivasyon), kabiliyetli bir kimse üzerinde söz, düşünce ve davranışlarla bir tür etkiyle bir fikrin zihne yerleştirilmesi fiilidir. Düşünceyi yoğunlaştırıp belli bir noktada odaklaştırmak şeklinde de tanımlanabilir. Dışardan gelen telkinlere açık olduğumuz gibi, içten gelenlerin de tesirinde kalırız. Uyanık, uyku-uyanıklık arası yakaza ve ipnoz halinde de “telkin” alış verişi yaparız. Aslında doğuştan itibaren; beşikten mezara hayatımızın her safhası telkin altında geçer. Hepimiz telkin alma ya da verme kabiliyetindeyiz. Tefekkür, vecd, zihnî antreman ve tecrübeyle bu yetenek geliştirilebilir. Mistik yoga, ipnoz çalışmaları da telkine dayanır.
Telkin nasıl gerçekleşir? Bir konu üzerinde odaklanılır. Vecd (trans) ve tefekkürle derin düşünce ortamına girilir; telkin verilir veya almaya hazır hâle gelinir. Zaten bizi, heyecanlarımız aşk-şevke getirir. Dikkat gücü, öğrenme cehdi, heyecan, korku ve ümitlerimiz dorukta olduklarında telkine daha da açığız. Tekrarlar telkini pekiştirir. Telkine, derin bir gevşeme hâlinde açık ve muhatap olunur. Aşırı heyecan, sarhoşluk, yorgunluk, sıkıntı durumları duyarlı anlardır.
Zihin okuma, zihinde geçen şeyleri anlama olan telepati de telkin konusu içinde mütalâa edilebilir. Telepatik telkin; belli bir düşünceye konsantre ile hedefe yöneltmedir. Hassas kişiler, uzaktan uzağa, herhangi bir cihaz olmaksızın fikirlerini telkin yoluyla alıcıya intikal ettirebilir. Kimi zaman, ayrı mekânlarda, ayrı kişilerin aynı şeyleri düşünüp söylemesi; birisinin isminden bahsedildiğinde çıkıp gelmesi gayr-i şuûrî/bilinçsiz bir fikir intikali sonucudur. Gelişmeler; beyin dalgalarını, düşünce frekanslarını okuma kerâmetini, insanlığın “akıl ve ilimle” keşfetmesinin arefesinde olduğunu göstermektedir.
Henüz deneme aşamasında olan sistemde, denek olarak bilgisayarın karşısına oturan kişi, beyin dalgalarının yardımıyla ekrandaki ‘curser’ı hareket ettirebiliyor. Berlin’de bulunan Frauenhof Enstitüsü’deki araştırmacılar, beyin dalgalarından yararlanarak, bilgisayar kullanan, protez organları çalıştıran bir program geliştirdiler. Aslında zihin okuma meselesi, insanlığın zihnine 1500 yıl önce aktarılmıştır. Mekke fethedilmiş; Hz. Peygamber (asm) Kâbe’yi tavaf ederken bir kenarda seyreden Ebu Süfyan, “Ah, bir ordu toplasam da, şu adamla yine savaşa başlasam, ne olur” diye düşünür. Yanından geçen Hz. Peygamber (asm) “O adam seni yine rezil ve zelil eder” deyince Ebû Süfyan dehşetlenerek tevbe eder ve: “Şimdi anladım ki, sen hak peygambersin, dediğin gibi zihnimde öyle bir kuruntu vardı.” diye itirafta bulunur.
Yine Resul-i Ekrem (asm) tavaf ederken, Fudâle bin Umeyr, onu öldürmek maksadıyla yanına yaklaşınca, “Sen Fudayle misin; ne düşünüyorsun?” demiş. O, “Hiçbir düşündüğüm yok, Allah’ın zikri ile meşgulüm” diye cevap verince gülerek, “Zihninde kurduğun şeyden tövbe ve istiğfar et” deyip elini göğsüne koyar. Kendisine gelen Fudayle, o dakikadan sonra sonra dünyada ondan başka sevimli kimse olmadığını açıklar.1
Dipnot: 1- Ahmed Cevdet Paşa-Muallim Mahir İz, Peygamber Efendimiz (asm), s. 250-251

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi