Türkiye’nin misafir öğrencileri
Zincirlerinden kurtuldukça, kapılarını her geçen sene dışarıya daha çok açması ve son yıllarda her sahada dışa açılmasının da bir neticesi olarak Türkiye, pek çok ülkeden muhtelif meslek grupları için olduğu gibi, öğrenciler için de önemli bir cazibe merkezi haline gelmeye başladı.
Bir yandan yapılması planlanan temel eğitim reformu ve açılan iki yüze yakın üniversitesi ile cumhuriyet tarihinin en kapsamlı momentumunu yakalayan Türkiye’nin yabancı (misafir) öğrenci konusunda da hem sayı ve kalite hem de hizmet bakımından önümüzdeki yıllarda cazibesiyle ve tarihi önemiyle orantılı bir seviyeye ulaşması arzu ediliyor.
Bugün Türkiye’de 147 ülkeden 26.200 uluslararası (veya misafir) öğrenci bulunuyor. Bu sayının yaklaşık 96 ülkeden 8 bini İstanbul’da eğitimine devam ediyor. Ekonomik olarak dünyada 110 milyar dolarlık bir pazarı olan yabancı (misafir) öğrenci sayısının Türkiye’de 8 yıl içerisinde 100 bini geçmesi ve kazancın da 3 milyar dolar olması hedefleniyor.
UNESCO verilerine göre 3,1 milyon öğrenci bugün kendi ülkesinin dışında eğitimine devam ediyor ve bu sayının 2020 yılında 7 milyon olması bekleniyor. ABD (690 bin), İngiltere (340 bin) ve Avustralya (280 bin) sektörde başı çekiyor. Fransa ve Almanya’da okuyan öğrenci sayıları ortalama 250 bin civarında. Malezya, Çin, Singapur ise toplam uluslararası öğrenci ‘pasta’sının %12’sine ulaşmış durumdalar. Ülkesi dışında eğitim gören Çinli öğrenci sayısı bile yaklaşık 500 bin. 340 bin öğrenci ise kendi ülkesinden ayrılmadan İngiltere’deki herhangi bir üniversitede eğitimine devam ediyor. Bu da meselenin bir başka ciheti.
Türkiye bu sahada sayı bakımından, Sudan ve Çek Cumhuriyeti ile neredeyse aynı seviyede; yani henüz yolun başında.
Yolun başında olmakla birlikte, gerek resmi gerekse sivil ölçekte misafir öğrencilerin önünü açacak yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, altyapı eksikliklerinin giderilmesi, burs vs. imkânlarının artırılması gibi mevzularda son yıllarda ciddi bir hareketlilik yaşanıyor Türkiye’de. Sözgelimi iki sene önce kurulan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı sırf misafir öğrenciler için bir daire başkanlığı tesis etti. Diyanet Vakfı bu sahadaki faaliyetlerini son yıllardaki ‘bakış açısı’ değişikliğine uygun olarak artırdı.
Sevindirici olan, teknik imkânların geliştirilmesinden çok, bu konudaki bilincin istikametli olması. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in geçtiğimiz şubat ayında Ankara’da düzenlenen öğrenci buluşmasında sarf ettiği şu sözler bile konuya, en üst seviyede doğru yaklaşıldığının işareti: “Sizlerle yüzlerce yıllık ortak tarihin ipliği ile dokunmuş sevgi ve gönül bağımız bulunuyor. Yabancı öğrenci çalışmalarına sadece ekonomik kazanç olarak bakan ve eğitim öğretimin insani boyutunu göz ardı eden ülkelerden bu noktada ciddi bir şekilde ayrışıyoruz.”
Bu doğru anlayışa sahip, tecrübeli sivil toplum kuruluşlarının varlığı ve kendilerini gittikçe geliştirmesi ise asıl önemli gelişme Türkiye için. Yabancı öğrenci tabirinin yerini ‘misafir öğrenci’ye bırakması bile seviyenin nerede olduğunu gösteriyor. Bu konuda başı çeken M.Ali Bolat başkanlığındaki Bâb-ı Âlem Uluslararası Öğrenci Derneği son zamanlarda tecrübesini ve başarısının sırlarını benzer kuruluşlarla paylaşarak tüm Türkiye’de önemli bir hamleye vesile oluyor ve Uluslararası Misafir Öğrenci Platformu’nun da kurulmasına ön ayak oluyor.
Türkiye’deki pek çok köklü sivil toplum kuruluşu farklı faaliyetlerinin yanı sıra misafir öğrencilere yönelik de hizmetler veriyor. Sahanın hassasiyeti ve önemi sebebiyle sırf bu alanda hizmet vermesi amaçlanan kuruluşlar ise yeni dönemin ürünleri.
‘Sadece’ misafir öğrenci konusunda hizmet veren başlıca kuruluşlar şunlar: Sefire-i Âlem Ulus. Öğrn. Derneği (İstanbul), Mevlana Ulus. Öğrn. Derneği (Konya), Asma Köprü Ulus. Öğrn. Derneği (Ankara), İpekyolu Ulus. Öğrn. Derneği (Bursa), Yunus Emre Ulus. Öğrn. Derneği (Eskişehir), İzmir Ulus. Öğrn. Derneği (İzmir), Kayseri Ulus. Öğrn. Derneği (Kayseri), Güldünya Ulus. Öğrn. Derneği (Isprata), 19 Mayıs Ulus. Öğrn. Derneği (Samsun), Karadeniz Ulus. Öğrn. Derneği (Trabzon).
Son dönemde ‘yumuşak gücünü’ fark eden, dış politikasını kartografik (coğrafi) değil, beşeri prensiplere göre yeniden düzenleyen, ‘kardeş’leriyle yeni ve sağlam köprüler kuran ve İslam dünyasındaki tarihi ve stratejik rolünün ve kimliğinin şuurunu çok daha iyi gören Türkiye; yakın gelecekte, misafir öğrencilerine mükemmel hizmetler vererek bilhassa İslam dünyasına ve insanlığa mensup olduğu medeniyetin esaslarını ve mesajını kolaylıkla ulaştırabilir.
O vakit, esecek rüzgârların tesirini hayal etmek bile muhteşem!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.